Sur Belediyesi kayyumu yetkisi dışında olan Dört Ayaklı Minare’nin ‘çevre düzenlemesi’ için milyarlık harcama yaptı. Harcamalarla ilgili raporda ‘9 bin torba kireci üst üste koysan dört ayaklı minare kadar olur’ denildi
Giderek derinleşen tekçi, otoriter bir yönetim sistemi ile yönetilen Türkiye’de, gücü elinde bulunduran AKP iktidarının ele geçiremediği kurum ve kuruluşlara dair başvurduğu yol, bir gasp etme biçimi olarak ‘kayyum’ politikası oldu.
Türkiye, yabancısı olduğu kayyumlar ile ilk olarak bir zamanlar aynı yolda birlikte yürünen, ancak daha sonra köprülerin yıkıldığı Gülen Cemaati’ne ait şirketlere el konulmasıyla tanıştı.
Daha sonra ise siyaseten alt edemediği Kürt hareketine yönelik ‘bir silah’ olarak doğrultup Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) belediyelerine yönelik 11 Eylül 2016’da başlayan kayyum atamalarına girişti. Bu gasp politikasına giydirilen yasal kılıf ise, OHAL döneminde yayınlanıp Cumhurbaşkanı’na belediyelere kayyum atama yetkisi veren 674 Sayılı KHK oldu.
DBP, 29 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerde 105 belediye kazanmıştı. Fakat yapılan kayyum atamaları 3 büyükşehir, 10 il, 63 ilçe ve 22 belde olmak üzere DBP’li toplam 95 belediyenin eşbaşkanları adım adım görevlerinden uzaklaştırıldı, büyük çoğunluğu tutuklandı.
Sayıştay raporları Erdoğan’ı yalanladı
Yapılan ilk kayyum atamalarının ardından ‘geç atılmış bir adım’ diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, attıkları bu adımın gerekçesini ise “Seçimle iş başına gelmek kimseye elindeki imkanları terör örgütüne peşkeş çekme hakkını vermez” diyerek savunacaktı. Yöneltilen suçlama her ne kadar bu doğrultuda olsa da, kayyum atamaları öncesinde ne müfettişlerce yapılan araştırmalar ne de Sayıştay denetçilerince yapılan incelemelerde bu yönde tek bir bulguya rastlanamadı.
Kayyumların icraatları bir bir ortaya konuldu
El konulan DBP’li belediyelerden büyük bölümünün icraatlarına o güne dek tek satır olsun yer vermemiş olan havuz medyası, kayyum atamaları sonrası yapılan icraatları ‘hizmet’ olarak sayfa ve ekranlara taşıdı. Bu icraatların ne olduğu ise, yapılan hizmetlerden memnun olduğunu ileri sürülen halkın cevabı ise 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde tüm hile, baskı ve engellemelere rağmen oyunu Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) yana kullanmasıyla ortaya çıktı.
HDP, bu seçimler sonucunda 3 büyükşehir, 5 il, 45 ilçe ve 12 belde olmak üzere toplamda 65 belediye kazandı. Öncesinde 30 aylık süreçte hizmet yaptıkları iddia edilen kayyum yönetimlerinin icraatlarının gerçekte ne olduğunu ortaya koyan örnekler ise, belediyelerin içlerinde yapılan ‘kral banyolarının’ yanı sıra yüksek miktarda çerez, baklava alımları, binlerce kilometre öteden getirilen simitler ve pahalı hediyeler oldu.
Hesaplanabilen borç 6 milyar TL
İktidar cenahından ‘sıfır borç’ bulunduğu ileri sürülen kayyum yönetimindeki belediyelerde gerçekleştirilen yıkımın bilançosu HDP tarafından yapılan incelemeler sonucu ortaya çıktı. Kasalarındaki kaynakların tüketilmesi bir yana kayyumlar eliyle belediyelerin altına sokulduğu borç 6 milyar TL oldu. Parti tarafından bu konuda hazırlanan raporda vurgulandığı üzere bu rakam tahribatın sadece ‘hesaplanabilen’ boyutu oldu. Çünkü tahribatın bir bütünen ortaya çıkarılmasına fırsat tanınmadan, açık bir halk iradesi gaspı ile yeniden kayyum politikalarına başvuruldu.
19 Ağustos günü HDP’li Van, Diyarbakır ve Mardin büyükşehir belediyeleri eşbaşkanları görevlerinden uzaklaştırılıp, yerlerine kayyum atandı. 31 Mart’tan bugüne geçen yaklaşık 10 aylık süre zarfında bu üç büyükşehir ile birlikte HDP’li 31 belediyeye de kayyumlar atandı.
Sur Belediyesi’nde talan
Seçimlerden kayyum atamalarına uzanan süre ne kadar kısa olsa da kayyumların belediyelerde yarattığı tahribatların tespit edilebilen boyutları belediye binalarına asılan afişlerle teşhir edildi. Bu belediyelerden biri Diyarbakır’ın Sur Belediyesi’ydi. Borç kalemlerinin tek tek sıralandığı listeye göre, kayyum dönemine ait borcun miktarı 151 Milyon 743 bin 819 TL oldu. Belediyenin borcu bu kadarken halka hizmet götürmek için kasasında bırakılan para ise açıklandığı üzere sadece 6-7 bin TL kadardı.
Sur Belediyesi’ne 11 Eylül 2016’da atanan ilk kayyum İlçe Kaymakamı Bilal Özkan’dı. Genel seçimlerde memleketi Mersin’den AKP milletvekili adayı olması üzerine yerine yine İlçe Kaymakamı olarak atanan Abdullah Çiftçi getirildi. Kayyum olarak görev yapan Kaymakam Çiftçi, HDP’li Sur Belediyesi’nin astığı borç afişleri üzerine yine aynı yönteme başvurup, ilçenin farklı yerlerine “12.4.2019 tarihinde devredilen Sur Belediyesinin esnafa, işçi ve memura hiçbir borcu bulunmamaktadır” afişleri astı.
Dört Ayaklı Minare yolsuzluğun aracı yapıldı
Bu afiş savaşlarından sonra Sur Belediyesi eşbaşkanları Filiz Buluttekin ve Cemal Özdemir, 20 Aralık 2019’da gözaltına alındı. 21 Aralık’ta yerlerine İlçe Kaymakamı Abdullah Çiftçi’nin yine kayyum olarak atanmasının akabinde eşbaşkanlar tutuklandı.
Sur Belediyesi’nde afiş savaşlarına yansıyan talanı en çarpıcı biçimde gözler önüne serecek örnek, Dört Ayaklı Minare’nin ‘çevre düzenlemesi’ adı altında yapılan harcamalar. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 tarihinde korumaya çalıştığı o minarenin önünde kameralar kayıtta iken öldürüldü. Elçi’nin zarar görmemesini isterken canından olduğu Dört Ayaklı Minare, kayyum eliyle usulsüzlük ve yolsuzluğun aracı haline getirildi.
12 milyonluk bütçe ayrıldı
Dünya Kültür Mirası listesinde yer alarak, yanı başındaki Hevsel Bahçeleri ile birlikte UNESCO’nun korumasında bulunan Sur ilçesinde, sokağa çıkma yasakları döneminde yaşanan çatışmalarda zarar gören 14 tarihi eserden biri Dört Ayaklı Minare’ydi. Fakat UNESCO yetkililerinin tahribatı yerinde inceleme yapmak üzere Türkiye gelmesine bugüne dek izin verilmedi. Bununla birlikte UNESCO’dan habersiz ilçede çivi bile çakılamayacak olunmasına rağmen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü koordinesinde zarar gören 14 tarihi eserin onarılması için 2016’da restorasyon ve renovasyon çalışmaları başlatıldı.
Restorasyon çalışmalarına toplam 12 milyon 819 bin 719 TL bütçe ayrıldı. Bu bütçenin 1 milyon 085 bin TL’lik kısmı Dört ayaklı Minare ve Şeyh Mutahhar Camisi için ayrıldı.
Kayyumun çalıştığı şirketler hep aynı
Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkisindeki tescilli yapılar arasında olmasına ve hiçbir yetkisi olmamasına rağmen kayyum yönetimindeki Sur Belediyesi, Dört Ayaklı Minare’nin Çevre Düzenlemesi için eski TL ile milyarlık kireç, çimento, poli karbon ve profil alımları yaptı. Alımlar Aras Gezi Turizm Seyahat Oto. İnş. San. Ltd. Şti. ile Ezel Sosyal Hiz. İnş. Gıda. Turz. Tic. ve San. Ltd. Şti. adlı iki şirket üzerinden yapıldı.
Her iki şirket, kayyum yönetimleri döneminde belediyeden en fazla iş alan firmaların başında geliyor. Kesilen faturalara göre, Ezel Sosyal Hiz. İnş. Gıda. Turz. Tic. ve San. Ltd. Şti’ye 12.03.2018 tarihinde 9 bin torba kireç için 79. 119.00 TL, 7 bin torba çimento için 79.296.00 TL olmak üzere 158.415.00 TL ödendi.
Aras Gezi Turizm Seyahat Oto. İnş. San. Ltd. Şti’ye yine aynı tarihte bin 500 adet poli karbon için 79.296.00 TL, bin 500 adet profil için ise 79.650.00 TL olmak üzere 158.946.00 ödeme yapıldı.
Bu alımların gerçekte yapılıp yapılmadığının şüpheli olmasının yanı sıra dikkat çeken bir diğer durum kesilen dört faturanın tutarının neredeyse aynı olması. Yine faturalandırılan malzemeler için belirlenen birim fiyatlar da piyasanın üstünde değerlerde.
Dört Ayaklı Minare’nin çevre düzenlemesi adı altında yapılan bu ödemeler, yerel seçimler sonrasında HDP’li yönetimce oluşturulan Plan, Bütçe ve Denetleme Komisyonu tarafından hazırlanan rapora da girdi. Raporda, bu duruma dair şaşkınlık “Dört ayaklı minareye 9 bin torba çimento, 9 bin torba kireç alımı yapmışlar, hadi çimentoyu anladık da, 9 bin torba kireci üst üste koysan bir dört ayaklı minare kadar olur” ifadesiyle yer buldu.
Kaynak: MA