İnsan hakları savunucuları İstanbul, Ankara ve İzmir’de yaptıkları eylemlerde Sivas katliamı faili Ahmet Turan Kılıç’ın sağlık sorunları gerekçesiyle serbest bırakılırken diğer hasta mahpusların bırakılmamasına ‘çifte standart’ diyerek tepki gösterdi
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu’nun hasta tutukluların serbest bırakılması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda yapmak istediği F Oturumu’nun 410’uncu hafta eylemi, bir kez daha polis tarafından engellendi. Engelleme üzerine açıklama İHD Şube binası önünde yapıldı. Hasta tutukluların fotoğraflarının taşındığı eylemde, “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” ve “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır” pankartları açıldı. bu haftaki eylemde kafasında platin bulunan epilepsi hastası Veli İlhan Özdemir’in durumuna dikkat çekildi.
Açıklamada bulunan İHD Hapishaneler Komisyonu Üyesi Taylan Bekin, Cuma günü Elazığ’da yaşanan depremde yaşamını yitirenleri anarak konuşmasına başladı. Bekin, depreme ulaştırılmak istenen yardımların iktidar sahipleri tarafından sınırlandırdığına dikkat çekti. İnsani yardım konusunda bile ayrımcı davranan yetkililerin, cezaevleri ve tutuklular konusunda tam bir keyfi tutuma sahip olduğunu vurgulayan Bekin, “Depremde Adıyaman Hapishanesi hasar gördü. Artçı depremler sürekli olmasına rağmen tutuklular ancak 2 gün sonra başka cezaevlerine sevk edildiler. Bu durum bile mevcut iktidarın yaşamı korumak yerine kader ve tevekküle havale ederek ölümleri meşrulaştırmaya çalıştığının bir göstergesidir” dedi.
Yüzde 85 felç raporu
Veli İlhan Özdemir’in durumuna değinen Bekin, Özdemir’in 2015 yılında tutuklandıktan 14 ay sonra tahliye edildiğini aktardı. 2 Ocak 2017’de Özdemir’in ağır bir trafik kazası geçirdiğini dile getiren Bekin, Özdemir’in geçirdiği bu trafik kaza sonrası beyninde ameliyat olduğunu ve kafasına platin takıldığını anlattı. Bekin, “Kaza nedeniyle vücudunun sol tarafı felç olan Özdemir’e Doğubayazıt Hastanesi tarafından yüzde 85 felç raporu verildi” ifadelerini kullandı.
Özdemir’in fizik tedavi gördüğü sırada 12 Ekim 2018’de yeniden tutuklanarak Patnos L Tipi Cezaevi’ne götürüldüğünü aktaran Bekin, “Ağrı Hastanesi’ne bağlı İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Özdemir’e ‘kalabalık ortamda kalamaz, uzun yol gidemez’ raporu verildi. Rapora rağmen, onlarca insanla birlikte sağlık ve temizlik açısından olduğu kadar sık sık epilepsi ve buna bağlı sinir krizleri geçiren mahpusun yaşam hakkı risk altındadır” diye konuştu.
Koltuk değneği içeri alınmıyor
Özdemir’in eşiyle yaptıkları telefon görüşmesine de değinen Bekin, kendileriyle paylaşılan bilgileri şu şekilde aktardı: “Eşinin yarım kalan fizik tedavisini tutuklandıktan sonra yapılmadığını, bu nedenle eşinin az da olsa kendi başına hareket etme ve ihtiyaçlarını karşılayabilme gücünün ortadan kalktığını söylemiştir. Hapishanede kafasının arkasını ranzaya çarpması sonrası oluşan beze şeklindeki yumrunun ameliyatla alınması gerektiğini ancak bunun da hayati risk taşıması nedeniyle ailesi olarak da endişe duyduklarını belirterek, hastaneye götürülse bile tedavi anlamında hiç bir şey yapılmadığı belirtmiştir. Hapishane idaresi, X-ray cihazından geçmediği için kullandığı demir koltuk değneklerini alamamış, tahtadan yapılmış olanları ise kullanamadığını, tüm başvuru ve girişimlerine rağmen söz konusu demir koltuk değneklerini içeri aldıramadığı için de çok üzgün olduğunu vurgulamıştır. Sürekli ilaç kullanarak ve diğer tutukluların yardım ve desteği ile yaşamaya çalışan Özdemir’in yaklaşık 3 yıl daha bu eziyet ve işkenceye dayanamayacağını belirten eşi, sağlık koşulları dikkate alınarak bir an evvel cezaevinden çıkartılmasını istemektedir.”
‘Çifte standart’
Bekin, Sivas katliamı faili Ahmet Turan Kılıç’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından sağlık sorunları gerekçe gösterilerek serbest bırakılmasını ise “çifte standart “olarak tanımladı. Bekin, “Oysa aylarca kelepçeli ve yatağa bağlı bir halde yaşam mücadelesi veren birçok politik tutuklu bu haktan yararlanamamaktadır. Biz insan hakları savunucuları olarak, Özdemir’in kendi ihtiyaçlarını dahi karşılayamazken ve sürekli epilepsi nöbetleriyle yaşam mücadelesi veren bir insanın cezaevi koşullarında tutulmasının işkence olduğuna inanıyoruz. Bu işkenceye ve iktidarın çifte standardına son verilsin, Veli İlhan Özdemir ve onun durumunda olan binlerce hasta tutuklu serbest bırakılsın” diye konuştu.
Devrin Ayık’ın durumuna dikkat çekildi
İHD İzmir Şubesi üyeleri de hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek ve serbest bırakılmaları talebiyle Konak’ta bulunan Başbakanlık binası önünde açıklama yaptı.
Açıklamada, “Susma, suça ortak olma ölüyorlar” ve “Ağır hasta mahpuslar ölüyorlar” yazılı pankartlarının açıldı. Ege Tutuklu Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAYDER), Halkların Demokratik Partisi İzmir İl Örgütü, Barış Anneleri Meclisi ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de katıldığı açıklamada, kolon kanseri Devrim Ayık’ın durumuna dikkat çekildi.
9 ay boyunca tedavi edilmedi
İHD Şube yöneticisi Ahmet Çiçek, Ayık’ın tutuklanmadan önce ameliyat odluğunu ve bağırsaklarının bir bölümünün alındığını belirterek, tutuklanması ardından cezaevi koşullarından dolayı hastalığının tekrar nüksettiğini söyledi. Ayık’ın ikinci bir ameliyat geçirmesi ardından hastanede tedavisi devam ederken İzmir Kırıklar Cezaevi’nden Antalya L Tipi Cezaevi’ne sevk edildiğini ve burada 9 ay boyunca tedavi yapılmadığını söyleyen Çiçek, “Yemekten kesilmiş, aşırı kilo kaybı nedeniyle direncini tamamen yitirmişti. Bilincini kaybetmeye başlamıştı. Koğuş arkadaşlarının yardımıyla yataktan kalkabiliyor, lavaboya duvarlara tutunarak gidebiliyordu. Bağırsaklardaki zorlanma nedeniyle makattan kan atmaya başlamış, makattaki kanama ve tahrişten dolayı ciddi yaralar ve çukurlar oluşmuştu. Bundan kaynaklı makat deliğini bulmakta zorlanıyordu” şeklinde anlattı.
Ayık’ın sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine 04 Aralık 2018’de tahliye edildiğini anımsatan Çiçek, kansere karşı başlatılan tedavisi devam ederken, 7 Ekim 2019’da tekrar tutuklandığını söyledi. Çiçek, “Adli Tıp Kurumu (ATK) raporu için Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülmüş, henüz bir sonuç alınmamış. Her gelen doktor, hastalığından ziyade ne tür bir suçlamayla cezaevinde bulunduğuyla ilgilenmiştir” diye aktardı.
Doktorların hastanede tedavi altına alınması gerektiğini belirttiği ancak bunun aksine Ayık’ın cezaevine geri götürüldüğünü söyleyen Çiçek, “Yüzde 76 engelli Devrim Ayık, tahliye edildikten sonra, hastalığında, hapishanede kalabilmesine dair ne gibi bir gelişme olmuştur ki tutuklanmıştır. Doktorlar neden Devrim’in hangi suçtan tutuklandığını merak etmektedir. Doktor için suçun veya suçlunun niteliği değil, hastalığı önemli olmalıdır. Doktorlar, Devrim’in yatırılması gerektiğini söylemiş olmasına rağmen neden, komutanın söyleminden sonra, hemen çıkışı verilip hapishaneye götürülmüştür. Kendisi hapishanede olmasına ve davanın düşürülmesine rağmen Devrim neden tekrar tutuklanmıştır? Yetkililer,0 Devrim Ayık’ın ölmesini mi beklemektedir? Biz insan hakları savunucuları Devrim Ayık’ın yaşayacağı tüm sonuçlardan yetkililer ve iktidarın sorumlu olacağını ve bu süreci yakından takip edeceğimizi kamuoyuna ve yetkililere duyuruyoruz” diye noktaladı.
Ankara’dan tepki
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 282’inci haftasında İHD Ankara Şube önünde bir araya geldi. Eylemde konuşan İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen, geçtiğimiz hafta Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde mide kanaması geçiren ancak götürüldüğü hastanede “yer olmadığı” gerekçesiyle geri gönderilen tutuklu Hüseyin Polat’ın ölümüne dikkat çekerek, “Yüzlerce hasta mahpus cezaevinde ölümün kıyısında iken hala cezaevlerinde tutuluyor. Bir elin parmaklarını geçmeyen mahpuslar ya ölümün kıyısına geldiklerinde bırakılıyor ya da kısa bir süreliğine cezası erteleniyor. Ama yalnızca kısa süreliğine infazları erteleniyor. Bunların büyük bir kısmı cezaevinden çıktıktan sonra yaşamını yitiriyor” diye konuştu.
Çevirmen, Sivas katliamı sanıklarından Ahmet Turan Kılıç’ın da Cumhurbaşkanlığı affı ile serbest bırakıldığını belirterek, “Neden Ahmet Turan Kılıç af ile bırakılıyor da, yüzlerce ağır hasta ve yaşlı infazında ertelenme bile yapılamıyor?” diye sordu.
Ankara’da da Antalya L Tipi Kapalı Cezaevinde kalan hasta tutuklu gazeteci Devrim Ayık’ın durumuna dikkati çekti. Çevirmen, “Khron, bağırsak zehirlenmesi hastalığı vardır. Devrim Ayık, konulan teşhisin nadir olarak görülen bir hastalık olduğundan, tedavisinin tam olarak yapılamadığını beyan etmektedir. Hastalığından kaynaklı olarak diyetisyenlerin verdiği şekilde beslenme programına uyması gerekmesine rağmen, cezaevinde olmasından kaynaklı olarak bu diyet programına uyulamamakta ve cezaevi bu konuda yetersiz kalmaktadır” bilgilerini paylaştı.
‘Seyirci kalınamaz’
Ayık’ın yüzde 76 engelli olduğunu söyleyen Çevirmen, “Yaşamını cezaevinde devam ettiremeyecek kadar hasta olmasına rağmen ne tedavisi yapılıyor ne de infazı erteleniyor. Cezaevinde yaşamını yitirmeden bir an önce kalıcı tedavileri tam teşekküllü bir hastanede yapılmalı ve acil olarak infazı ertelenmeli, serbest bırakılmalıdır. Devrim Ayık’ın bu durumuna seyirci kalınamaz, ilgili tüm kurum ve kuruluşlar bir an önce harekete geçmelidir” çağrısında bulundu.
Çevirmen, “Tüm bu sorunlar kalıcı bir şekilde çözülünceye ve ağır hasta mahpuslar serbest bırakılıncaya kadar dile getirmeye, çözüm talep etmeye kesintisiz olarak devam edeceğiz” dedi.