İddialara göre Türkiye’nin savaş politikalarındaki ısrarın nedeni savunma sanayisinde havuz sisteminin oluşturulmuş olması. Erdoğan’ın yıllık 9 milyar dolar cirodan söz etmesi ise bu iddiaları doğrular nitelikte
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz gün Cezayir’e gitti. Cezayir’de düzenlenen basın toplantısında, Türkiye olarak son yıllarda ciddi ilerleme kaydettikleri sektörlerden birinin de savunma sanayi olduğunu belirterek, “Yıllık savunma sanayi ve havacılık ciromuz 9 milyar dolara yaklaşırken ihracatımız da 2.7 milyar dolara yükseldi. Silahlı insansız hava araçlarında dünyanın en ileri teknolojiye sahip dört devletinden biri olduk. Savaş gemisi, helikopter, tank, zırhlı araç, füze teknolojisinde de kendi ihtiyaçlarımızı karşılıyor hatta bunları dost ülkelere ihraç ediyoruz” demesi dikkat çekti.
Savunma da havuz sistemi Erdoğan konuşmasının devamında, “Milli SİHA, milli İHA, milli helikopter, gemi, tüfek, obüs, eğitim uçağı, elektro optik sistem, mühimmat gibi ürünler Türk mühendisliğinin geldiği seviyeyi ve kabiliyetleri göstermesi bakımından çok önemli. Bölgesel gerilimlerin arttığı bir dönemde Cezayir’in dostu ve kardeşi olarak savunma sanayi alanında işbirliğimizi ilerletmek istiyoruz” diye belirtti. AKP iktidarına yönelik yapılan iddialarda, ‘havuz’ sisteminin bir benzerini savunma sanayisinde oluşturulduğu söyleniyor. Erdoğan’ın açıklamaları iddiaların gerçek iddialar olduğunu ortaya koyar nitelikte.
Savaş politikaları ve 9 milyar
Erdoğan’ın 9 milyar dolar olarak açıkladığı ciro çok yüksek bir rakam. Bu durumda ihracattan arta kalan 6.3 milyar dolar cironun TSK’ye satılan savaş araçlarından elde edildiği anlaşılıyor. Böyle büyük bir ciro elde eden şirketlerin ve bu şirketleri himaye edenlerin savaş politikalarından asla vazgeçmeyeceklerini gösteriyor. Birçok farklı ülkelerle gerilimin yükseltilmesinin nedeni, savunma sanayisinin büyüme stratejisiyle ilişkili olabileceğini gösteriyor. AKP iktidarı son yıllarda halk desteğini yitirirken savaş politikalarını öne çıkarmaya başlaması, belirtilen ciro ile ilintili olma ihtimalini yükseltiyor. Suriye’ye ve Kürtlere yönelik sürdürülen düşmanca tutum şimdi Libya’ya kadar uzanmış durumda. Libya’da birçok İHA’nın düşürüldüğü haberleri resimlerle sunuluyor. Libya’nın Trablus hükümetiyle yapılan anlaşma sayesinde Akdeniz’de hakimiyet kurma hesapları yapan Türkiye’nin gerektiğinde Yunanistan’la savaşa girme olasılığı ise gündemde yerini koruyor.
İlk adım 696 sayılı KHK Çıkarılan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması dikkat çekmişti. AKP iktidarı süresince, kamu elindeki tüm olanaklar ve kamu gücü oluşturulan havuz sistemlerinin beslenmesine bağlandığı ve bu alanlarda çalışan havuz şirketlerinin ciddi oranlarda büyümesinin sağlandığı iddiaları çokça işlendi. Havuzların oluşturulduğu en belirgin alanlar ise enerji, inşaat, maden ve medya olurken, özellikle 2017 sonrası havuz sistemine savunma sanayisinin de eklendiği iddia ediliyor.
‘İHA ve SİHA’lar’
Türkiye’de bazı silah şirketlerinin son yıllarda dünyanın en büyük silah satıcısı şirketlerinin arasına girmeye başladığı izleniyor. Bu şirketler içinde Aselsan, Turkish Aerospace Industries (TAİ) ve Roketsan öne çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı olan Selçuk Bayraktar’ın aile şirketi ise İnsansız Hava Aracı (İHA) ve Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) üretiyor. AKP yöneticisi Ethem Sancak ile Katar Ordusu’nun sahibi olduğu BMC; zırhlı araç, tank, tankpalet ve İzmir eski milletvekili AKP’li İsmail Katmerci’nin sahibi olduğu Katmerciler Grubu, TOMA ve zırhlı araç üretiyor olması bu şirketlerin özel olarak desteklendiği iddialarını güçlendiriyor.
Tank üretemi Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile BMC arasında 13 Ekim 2017 yılında yapılan sözleşmeyle, yeni nesil hafif zırhlı araçların paletli konfigürasyonunun güç grubu ihtiyacının yerli imkânlarla karşılanması ‘görevi’ verilmişti. Bununla birlikte tanklar için motor yapılması planlandı. Altay Tankı içinse teklif verecek şirketler 24 Kasım 2017 günü müsteşarlığın resmi sitesinde yayınlandı. Bu şirketlerin BMC, TUSAŞ, TÜMOSAN, FİGES ve İSTANBUL DENİZCİLİK şirketleri olduğu duyuruldu. Alman basınında yeni çıkan bir habere göre, Alman silah şirketi Rheinmetall ile Türk firması BMC, Leopard 2 tanklarının modernizasyonu konusunda anlaşmaya vardığı duyuruldu.
Alman Rheinmetal
Ayrıca Rheinmetall’in Türkiye’nin yeni üreteceği tanklarla (Altay) ilgili projede tamamlayıcı firma olarak yer almak istediği açıklanırken bir ortaklık kurularak bu ortaklığa Malezyalı Etika Strategi şirketi de katıldı. Ardından Kasım 2018’de ihale BMC grubuna verildi ve ilk elden 250 tank için sözleşme yapıldı. Afrin müdahalesi sırasında Alman tanklarının kullanılması ve bunu haberleştiren gazeteci Deniz Yücel’in tutuklanması sonrası Alman Rheinmetall şirketinin projede danışman olarak kalacağı açıklanmasına karşın iddialar kapalı kapılar ardında Rheinmetall şirketinin işin içinde olduğu yönünde.
BMC her gün büyüyor Ethem Sancak ve Katar ordusunun ortak olduğu BMC birçok savaş aracı üretiyor. BMC, taktik tekerlekli araçlarından; VURAN’ın iki farklı sürümü ile AMAZON’u, mayına karşı korumalı araçlarından; KİRPİ, KİRPİ II ve KİRPİ II AMBULANS’ı; TOMA ve 5 ton kapasiteli 4×4 Zırhlı Kabinli Taktik Tekerlekli Araç üretimlerini gerçekleştirmeye başladı.
Alt şirketler dikkat çekici
Altay tankı projesinde dünyanın en büyük silah üreticileri olan şirketlerin alt yüklenici olarak projede yer alacak olması dikkat çekici. Bu şirketlerden ASELSAN: Aktif Koruma Sistemi, Atış Kontrol Sistemi, Haberleşme ve Komuta Kontrol Sistemleri, SARP Uzaktan Kumandalı Silah Sistemi ve Durumsal Farkındalık Sistemi gibi pek çok alt sistemin üretimini gerçekleştirecek. ROKETSAN: Pasif ve Reaktif Zırh Sistemi, MKEK: 120 mm L55 Ana Silah Sistemi HAVELSAN ise Eğitim Maketleri ve Simülatörler üreteceği açıklandı.
Sancak’ın Katar ortaklığı
Ethem Sancak Türk Savunma Sanayi Zirvesi’nde kürsüden BMC’yi alış hikayesini şöyle anlatmıştı: “Liderimiz bana dedi ki, ‘Sen o otomotiv şirketinin altından kalkabilir misin?’ Vallahi ne emrederseniz onu yaparım. Ama buna gücüm yetmeyebilir. (…) Katar’la neredeyse tek millet iki devlet haline geldik. Allah da gani gani para vermiş Katar’a. Emir de sizi kırmaz. Katar devletini ve silahlı kuvvetlerini bana ortak ederseniz bu işin altından kalkarız. Sağ olsun, sayın Emir’i aradı, o da kırmadı. BMC’nin yüzde 50 eksi birini Katar ordusuna sattım.Tek başına yapmak istemiyordum. Benim gibi deli bir Laz ortak da önerdi bana Sayın Cumhurbaşkanım. Onu da yanıma aldım: Talip Öztürk, eşit bölüştük.” Bu açıklamaya Talip Öztürk’ün, hakkında müebbet hapis cezası kesinleşmiş olan Metro Turizm şirketinin sahibi olan Galip Öztürk’ün kardeşi olduğunu not etmek gerekiyor.
Tank Palet Fabrikası
Sakarya’da kamuya ait olan Tank Palet Fabrikası Milli Savunma Bakanlığı tarafından kurulan ‘Askeri Fabrika ve Tersane İşletme Anonim Şirketi’ne (ASFAT) verildi. Devir yapılmadan önce bu fabrikanın BMC şirketine verileceği duyurulmuştu. İhalesiz olarak BMC’ye fabrikanın verilmesi bu takiyye yoluyla gerçekleşti. Ardından 25 yıllığına fabrika BMC şirketine verilmesi sağlandı. BMC’ye verilme gerekçesi olarak ise 50 milyon yatırım gerekiyordu, bu nedenle fabrikanın kullanım hakkının devredildiği duyrulurken, bu bağlamda birçok iddia ortaya atıldı.
Ekolojik kriz ve savaşlar
Dünyayı yok edecek olan ciddi bir ekolojik krizin yaşandığı günümüzde aynı zamanda savaş tamtamlarının çalınıyor olması insanlığın geleceğini yok ediyor. Zaten kirletilmiş olan tarım arazileri ve sular bir yandan giderek azalırken savaşlar bu sürecin tuzu biberi oluyor. Küresel ısınma nedeniyle 21. yüzyılın sonunda ortalama sıcaklıkların 4.5-5 derece artacağını belirten bilim insanları, dünya nüfusunun yarısının olumsuz hava koşulları yüzünden öleceği, diğer yarısı arasındaysa kalan kaynakları ele geçirmek için dünya savaşlarının çıkacağı öngörüsünde bulunuyor.
Isınma savaşları arttıracak
İsviçreli, Danimarkalı ve İngiliz bilim insanlarına göre ortalama sıcaklıkların 3-4 derece daha artması halinde mercan kayalıklarının büyük bölümü çökecek, kıyı bölgeler sular altında kalacak ve tarım büyük bir darbe alacak. Stanford Üniversitesi’ndeki uzmanlar, 2 derecelik artış halinde dünya savaşı çıkma olasılığının yüzde 13 olduğunu belirtirken, dört derecelik artışta ise bu olasılığın yüzde 26 olacağı görüşünde.
İnsanlık adına trajik durum
Tüm veriler kapitalist üretim süreçlerinin derhal sonlandırılması ve savaşlara son verilmesi gerektiğini gösteriyor. Ancak dünyayı yok oluşa sürükleyen aşırı üretim ve tüketimler büyütülmeye devam ederken bu üretim sürecinde kullanılan karbon enerji üretimlerinin hammaddeleri olan petrol, kömür, doğalgaz vb. için savaşlar yaşanıyor olması ise insanlık adına trajik bir durum.