Dilbilimci Bahoz Baran, Kürt kültürü ve diline karşı asimilasyon politikalarının uygulandığını söylerken, akademisyen Cuma Çiçek ise, “Kimliğimize sahip çıkmalıyız” dedi
Diyarbakır’da iki günlük çalıştay düzenleyen Kürt Dil ve Kültür Ağı’nın çalışmaları devam ediyor. Mezopotamya Ajansı’ndan Ayşe Sürme – Fahrettin Kılıç’a konuşan Dilbilimci Bahoz Baran ve akademisyen Cuma Çiçek, Kürt dili üzerinde yaşanan sorunları giderecek çalışmalar yürüteceklerini söyledi.
‘Program ve çalışma planlarımızı bir arada yapacağız’
Dilbilimci Bahoz Baran, kadim dil ve kültüre sahip olduklarını ancak Kürt kültürü ve diline karşı asimilasyon politikalarının uygulandığını belirterek, Kürtleri bir araya getiren noktanın dil olduğunu söyledi. Baran, “Elimiz boş durmamalıyız ve Kürt halkı bir arada olmalıdır. Buradaki amaç Kürtleri bir araya getirip dillerini konuşmasıdır. Hangi taraf, farklı siyaset ve fikir olursa olsun, biz dilimizin bayrağı altında için bir araya gelmeliyiz. Bu bayrak altında halk ve dilimiz için ne yapabiliriz? Bu asimilasyon nedir, Kürt halkına neler yapılıyor? Biz bu şekilde duracak mıyız veya bir çalışma program hazırlayıp asimilasyon politikalarına karşı mücadele mi edeceğiz? Özelikle bu soruların üzerinde duracağız. Biz ne yaptık? Eksiklerimiz ve yanlışlarımız nelerdir? Biz yarınlar için ne yapacağız? Kürt dili, kültürü asimilasyon politikalarına karşı Kürtlerin bir olmasını istiyoruz. Buna göre program ve çalışma planlarımızı bir arada yapacağız. Ağın amacı bu” dedi.
‘Birliğimiz için çalışabiliriz’
Kürt dil ve kültürüne yönelik asimilasyon politikalarına dikkat çeken Baran, “Başlı başına bizim derdimiz asimilasyon. Dikkat ederseniz Kürtler eskisi gibi değiller. Köylerden göç edip şehirlere yerleştiler. Şehirlerde Kürt kültür ve dilli yok. Bu kendimize sormalıyız. Eğer doğru soruyu sorarsak, doğru cevabı alacağız. Dünyada sadece Kürtler değil, birçok halka asimilasyon politikalarına maruz kalmıştır. O halklara bakıp asimilasyon politikalarına karşı ne yaptıklarına bakmalıyız. Sorun ne olursa olsun bizi bir araya getiren dildir. Ortak tarihimiz, aşklarımız, endişelerimiz, hayallerimiz var. Eğer dilimizi ve kültürümüzü kaybedersek bu dünyada çoğaltabilecek bir şeyimiz kalmıyor. Birliğimiz için çalışabiliriz” diye konuştu.
10 yıllık bir plan
Dil sorununun derinliğine değinen akademisyen Cuma Çiçek ise, asimilasyon politikalarına karşı güçlü bir çalışma için bir araya geldiklerini ifade etti. Kürt kurum ve kuruluşlarının 2020 yılında Kürtçenin canlandırılması ve günlendirilmesi için genel bir planlama ortaya koyulması halinde, 2021 yılında 10 yıllık bir plan açıklanabileceğini dile getiren Çiçek, “Her yönüyle çalışabiliriz. Bu toplantıları tüm şehirlerde yapabiliriz. Dil Kuzey’de sadece tehlikede değil. Bu büyük bir sıkıntı. Yabancı dil diasporadaki baskın dildir. Orada doğan ve yetiştirilen çocukların çoğu o ülkenin dilini konuşur. Dillerinden uzaklaşıyorlar. Kuzeyde bulunan kurum ve kuruluşlar bunu önlemek için çalışmalar yürütmesi gerekiyor” diye belirtti.
‘Kimliğimize sahip çıkmalıyız’
Kürt ailelerinin içinde bulunduğu psikolojinin, çocuklarının Türkçe öğrenmesine yönelik olduğunu söyleyen Çiçek, bunun da asimilasyonun bir parçası olduğunu belirtti. Asimilasyonun sadece dil değil, öncelikle bilinçaltı bir sorun olduğuna işaret eden Çiçek, “Kültür, dil ve şahsımızı yargılıyoruz. Asimilasyon eninde sonunda bunu yapıyor. Toplum içinde bu biraz kırıldı. Özellikle kimliğimize sahip çıkmalıyız. Aileler eğer çocuklarının Türkçe öğrenmese iyi iş sahibi olmayacaklarını düşünüyor. Dili güçlendiren, dile verilen değerdir. Mesela İngilizce öğrendiğinizde bir çok imkanlar sağlarsınız. Farklı ülkelere ve insanlara ulaşırsınız. Kürtçeyi değerli bir dil yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.