Cumartesi Anneleri, 1996 yılında ağır işkence görmüş, cenazesi menfeze saklanmış halde bulunan Abdullah Canan için bir araya gelerek, yargı kararına karşı 1 dakikalık sessizlik eylemi gerçekleştirdi
Yıllardır meydanlarda kayıplarının akıbetini soran ve faillerinin cezalandırılmasını isteyen Cumartesi Anneleri’nin 773’ncü hafta eylemlerinde de Galatasaray Meydanı’na gitmeleri polis tarafından engellendi. Bunun üzerine aileler, 73 haftadır olduğu gibi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta polis ablukası altında eylemlerini gerçekleştirdi. Kayıpların fotoğraflarının bulunduğu tişörtler giyen aileler, karanfiller taşıdı. Annelere bu haftaki eylemlerinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Oya Ersoy ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da destek verdi.
‘Suç duyurusu sonrası gözaltına alınarak kaybedildi’
Eylemde açıklamayı gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak okudu. 43 yaşındaki Abdullah Canan’ın Hakkari Yüksekova’da yaşayan bir iş insanı olduğunu belirten Maside, bölgede işlenen ağır hak ihlalleri nedeniyle Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında akrabası ile birlikte savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ve bu suç duyusu sonrası tehdit edilerek gözaltına alınıp kaybedildiğini ifade etti. Maside, “Abdullah Canan şikayetinden vazgeçmeyeceğini söyleyince, Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul tarafından tanıklar önünde tehdit edildi. Bu olaydan birkaç gün sonra, 17 Ocak 1996 sabahı Abdullah Canan, Hakkari’ye gitmek üzere Yüksekova’daki evinden ayrıldı. Tanık beyanlarına göre Van karayolunda askerler tarafından otomobil durdurularak gözaltına alındı ve askeri araçla Yüksekova Dağ Komando Taburu’na götürüldü. Ailesi yerel ve ulusal tüm makamlara başvurarak Abdullah Canan’ın bulunmasını istedi. Ancak onun gözaltına alındığı inkar edildi” diye konuştu.
‘Binbaşı ve Yüzbaşı hakkında soruşturma açıldı’
21 Şubat 1996 günü Abdullah Canan’ın ağır işkence görmüş cenazenin elleri, ayakları ve ağzı bağlı olarak Yüksekova-Esendere Karayolundaki bir menfeze saklanmış halde köylüler tarafından bulunduğunu söyleyen Maside, Abdullah Canan’ın yakın mesafeden 7 kurşunla katledildiğinin anlaşıldığını ifade etti. Maside, Abdullah Canan’ın ailesinin olay sonrası Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirti. Maside sözlerine şöyle devam etti: “Yüksekova taburunda görev yapan itirafçı Kahraman Bilgiç savcıya verdiği ifadede Abdullah Canan’ın taburda işkence ile sorgulandığını, tabur komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’un talimatı ile Bölük Komutanı Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Albay Kamber Oğur, Yüksekova Savcılığına başvurarak ‘Şubat 1996’da tabur karargahında Abdullah Canan isimli şahsı başı sarılı vaziyette revirde gördüm’ dedi. Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul ve Yüzbaşı Nihat Yiğiter hakkında Diyarbakır DGM Savcılığı’nca soruşturma açıldı. Bu kişiler Abdullah Canan’ı öldürmekle suçlandı.
‘AİHM ağır işkenceyi tespit etti’
Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, ailenin ve tanıkların iddiaları yeterli ve inandırıcı bulunmadı. 12 Kasım 1999 tarihinde sanıklar Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul 1’inci Ceza Dairesi beraat kararını onadı. İç hukuktan sonuç alamayan Canan ailesi davayı AİHM’e taşıdı. AİHM 3’üncü Dairesi, ‘Aralarında askeri personelin de er aldığı tanık beyanlarında da anlaşılacağı üzere Abdullah Canan’ın gözaltında öldürüldüğü mahkememizce saptanmıştır. Canan öldürülmeden önce ağır işkence görmüştür’ tespitinde bulundu.”
Sessizlik eylemi gerçekleştirildi
Açıklama sonrası konuşan Abdullah Canan’ın kardeşi Nuran Canan, kayıplar bulunup failler yargılanıncaya dek Cumartesi insanları mücadelesini sürdüreceklerini vurguladı.
Ardından konuşan Tayyup Canan ise, “DAİŞ çetelerinin insanlara yaptıklarının aynılarını bu çete 90’lı yıllarda bize yaptı. Bunlar DAİŞ’in öğretmenleridir. Çünkü bunlar insanlığa karşı suç işlediler. Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar çelişkilerle doludur. Bu katliamın sorumlusu Mehmet Emin Yurdakul’dur. Bu katliam sorumlusu Mehmet Emin Yurdakul ve Yüzbaşı Nihat Yiğiter insanlık suçu işlememişlerse babam nerede” diye sordu.
Tayyup’un konuşması sonrası katılımcılar katliam faillerine dönük yargının kararını protesto etmek üzere 1 dakikalık sessizlik eylemi gerçekleştirdi.
Açıklama bir sonraki haftada da bir araya gelme çağrısıyla son buldu.