Dersim’de Emek ve Demokrasi Güçleri, kentte 38’deki gibi bir insansızlaştırma politikası uygulandığını belirterek, valilik açıklamasına ilişkin ‘Huzuru ancak kitlelerin örgütlü mücadelesi sağlar’ dedi
Dersim’de Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’nun 5 Ocak’tan bu yana bulunamaması, kentteki kadın ve çocuklara yönelik tecavüz vakaları tepkilere neden oldu. Haber alınamayan Doku’nun bulunması için eylemler yapan Munzur Üniversitesi öğrencileri, tehdit edilerek kaçırılmaya çalışılırken, valilik, “huzur ve güven ortamından bozulmaması” gerekçesini öne sürüp açık ve kapalı alandaki eylem ve etkinlikleri 15 gün süreyle yasakladı. Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri, son dönemde yaşanan olayları Mezopotamya Ajansı’ndan Ayşe Sürme – Semra Turan’a değerlendirerek kentin dokusunu bozmaya yönelik özel politikaları geliştirildiğini söyledi.
‘Faillerin kolluk kuvvetleri olması tesadüf değil’
HDP Dersim İl Eşbaşkanı Nurşat Yeşil, kentte sadece Gülistan Doku ve Pertek’te başlayan olaylar olmadığını belirterek, 6 aydır il ve ilçeler dahil olmak üzere kentte bazı vakaların ortaya çıktığını söyledi. Kadın ve çocuğa yönelik cinsel istismarın son dönemlerde arttığını dile getiren Yeşil, “Gençleri madde bağımlılığı, kadınları ise cinsel istismar vakalarıyla düşürmeye çalışıyorlar. Savaşın bir yanı silahlı çatışmadır, bir yanı da özel savaştır. Faillerin bir kısmının kamu görevlileri ve kolluk kuvvetlerinin olması tesadüf değil. Pertek’te cinsel istismar, Gülistan’ın kaybolmasıyla birlikte kentte ciddi bir tepki oluştu” dedi.
‘Huzuru örgütlü mücadele sağlar’
Devletin Dersim’e özel bir yönelimi olduğunu dile getiren Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) üyesi Hıdır Yağmaz, özellikle cinsel istismar vakalarındaki faillerin kamu kurumlarında çalışan kişilerin olduğunu ifade etti. Bu kişilerin devletle iş birliği içinde olduğunu vurgulayan Yağmaz, bu kişilerin kolluk ve adli makamlar tarafından korunduğunu söyledi. Dersim’in, sosyalist, devrimci ve yurtsever bir kent olduğunu ifade eden Yağmaz, “Daha fazla sindirme, baskılama ve mücadeleyi bir alana kıstırmak istiyorlar. Yozlaştırmayı artırıyorlar. İnsanlar demokratik hak mücadelesi veriyor. Tunceli Valisi veya görev yapan kolluk, bu mücadeleyi direk ‘terör’ diye damgalayıp marjinalleştirmeye çalışıyor. ‘Huzur’ olarak ne geldi sorusunu sorduğumuzda, gerçekten huzur olarak hiçbir şey gelmedi. ‘Huzur’ diye tabir edilen nokta Dersim’de cinsel istismar, cinsel saldırı vakaları, insanların kaybettirilmesi, gözaltı, tutuklamalardır. Bunlar valinin bahsettikleri huzurdur. Buna alternatif olarak şunu düşünüyoruz. Huzuru ancak kitlelerin örgütlü mücadelesi, karşı durmakla sağlayacağız. Bu vakaların açığa kavuşmasının bir ayağını da kadın mücadelesi oluşturuyor” şeklinde konuştu.
‘Dersim sindirilmeye çalışılıyor’
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) üyesi Dilar Aras, Dersim’in daha önce hiç karşılaşmadığı durumlarla karşılaştığını ifade ederek, devletin Dersim halkını kendi kalıbına koymak istediğini dile getirdi. Dersim’in ideolojik, inanç ve yapı olarak çok farklı bir yere sahip olduğunu hatırlatan Aras, özellikle bu coğrafyada kadının özgün yaşadığını belirtti. Aras, “Emekçi kadınların kendi emeklerinin herhangi bir baskı altında olmadan üretebildiği, ekonomik bağımsızlıklarını elde edebildiği bir kenttir. Şu anda sistemin baskısı altında sindirilmeye çalışılan bir kent haline gelmektedir. Bunlara karşı özellikle kadınları eve kapatan zihniyete karşı kadınların kesinlikle dışarı çıkması, birlik olması gerekiyor” diye konuştu.
İnsansızlaştırma politikası
Çözüm sürecinde cinsel istismar olaylarının, insanların kaybolmaları neredeyse hiç karşılaşılmayan bir durum olduğunu belirten Emek Partisi Dersim İl Eşbaşkanı Ergin Tekin ise, darbe girişiminden sonra OHAL’in uzatılmasından dolayı bölgede savaşın giderek tırmandığını söyledi. Dersim katliamında yaşanan olayları hatırlatan Tekin, şunları söyledi: “Katliamı yaşayan birçok insan sürgün ve tehdit edildiği bir dönem yaşadı. Türkleştirme dayatmaları bir yanda, İslam’ı yayma anlayışı var. Öz kimliğinden asimile edilmeye çalışılan bir anlayış söz konusu. Dersim katliamı açısından bakarsak buradaki insansızlaştırma politikası son beş yıl içerisinde zaten aşırı bir şekilde devam etmektedir. Ekonomik, siyasi olarak, çoğu insanın mahkemelerde davası var. Bu tür durumlar birçok insanın göç etmesine sebep olmuştur.”
Halk tepkili
1937-1938’deki katliam sırasında kadın ve çocuklara yönelik yaşanan taciz ve tecavüz olaylarını hatırlatan Tekin, “Dersim 38’de yaşadığımızla benzerlik var. Kadın ve çocuklara olan şiddet ve insansızlaştırma politikası uygulanmaya çalışılıyor. Öğrenciler yaşanan istismar olaylarına tepki gösterince tehdit eden bir anlayış var. İstismarcıları koruyan bir anlayış söz konusu. Dersim halkının kendi kabuğuna çekilmiş bir durum söz konusu değil. Dersim halkı tepki ortaya koyuyor. Yaşananların önüne geçmek için bir araya gelmekten bahsediliyor. Böyle bir bilinç ve anlayış halkımızda var. Bunu büyütmek lazım” dedi.
Dersim halkına büyük görev düşüyor
İnsan Hakları Derneği (İHD) Şube Başkanı Gürbüz Solmaz ise, Pertek ve Ovacık’ta ortaya çıkan cinsel istismar olayları ve Gülistan Doku’nun kaybolmasıyla devam eden bir süreç yaşadıklarını ifade etti. Bir toplumu yok etmenin sebeplerinden birisinin yozlaştırmak olduğunu dile getiren Gürbüz, “Bunları başaramayacaklar. 38’den ve bunca darbe süreçlerinden sonra her dönem Dersim ayakta kalmıştır. Dersim onuruyla, inancıyla, yaşam kültürü ve doğasıyla bir bütündür. Bu yaşananlara tepkisini ortaya koydu. Yine Dersim halkına büyük bir görev ve sorumluluk düşüyor” diye konuştu.
Vali yardımcısıyla görüşüldü
Vali Tuncay Sonel, “halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği” gerekçesiyle önceki gün (16 Ocak) aldığı kararla kentte kapalı ve açık alanlarda yapılacak tüm eylem ve etkinlikleri 15 gün süreyle yasakladı.
Alınan bu yasak kararı üzerine kentin Emek ve Demokrasi Güçleri’nden oluşan bir heyet, Vali Yardımcısı Selçuk Yosunkaya ile görüştü.
Görüşmede, Vali Yardımcısı Yosunkaya kentte yaşanan kayıp, taciz ve tecavüz olaylarında güvenlik güçlerinin etki düzeyinin ne boyutta olduğu soruldu. Yöneltilen bu soru üzerine Yosunkaya, kentte yaşananlardan kaynaklı bekar olan tüm kolluk personellerine saat 19.00 itibariyle dışarı çıkma yasağı getirildiği bilgisini verdi.
Ancak alınan bu karara dair resmi bir açıklama yapılmış değil.
‘Burada yaşananlar sistemsel bir sorundur’
Görüşmede yer alan DİSK/Genel-İş Dersim Şube Başkanı Şükran Yılmaz, ‘Kentte yaşanan taciz ve tecavüzün arkasında mutlaka kolluk kuvvetleri çıkıyor. Eğer bunların arkasında onlar yoksa bu yasaklamalar ne içindir? Asker, polis, uzman çavuşların özelikle ismi geçtiği taciz ve tecavüz olaylarında bir tedbir kararı alma ihtiyacı duyuluyorsa, demek ki bu kişilerin dolaylı değil, direkt bu olaylarda etkin olduğu anlamına geliyor. Bu karar aynı zamanda kolluk güçlerinin gelişen olaylarda taraf ve fail olduğunun ispatıdır. Somut bir şekilde kabul etmektir. Farklı bir şekilde tanımlamak mümkün değildir’ dedi.
Alınan bu kararın çok bir karşılığı olmadığını vurgulayan Yılmaz, nedenini ise “Burada yaşananlar sistemsel bir sorundur” dedi.
HDP İl Eşbaşkanı Nurşat Yeşil ise, ‘Bu karar ildeki kolluk kuvvetlerine bağlı güçlerin olaylardaki etkisinin ne kadar önemli ve dahil olduklarının bir şekilde Valilik tarafından da kabulüdür. Kentte yaşanan taciz ve tecavüzlerde kolluk güçlerinin olduğunu biliyoruz. Valilik’te getirmiş olduğu yasakla bunun kabul ettiğini gösteriyor.’ dedi