KHK ile kapatılan DİHA’da Musa Çitil hakkında yapılan haberler gerekçesiyle 7 gazeteciye dava açıldı. Mahkeme beraat kararı vererek ‘ifade özgürlüğü’ dedi ancak Savcı, beraat kararına itiraz etti
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA), Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki sokağa çıkma yasağı sırasında “Kuşatmanın adı ‘Bayrak 12’, başındaki isim Musa Çitil” başlığıyla yayınlandığı haberi sosyal medya hesaplarından paylaştıkları gerekçesiyle gazeteciler Ömer Çelik, A. Vahap Taş, Çağdaş Kaplan, Selman Çiçek, Hamza Gündüz, İnan Kızılkaya, Kemal Sancılı ile Selim Gönenç hakkında “Kolluk görevlisini hedef göstermek” iddiasıyla, Çiçek hakkında ayrıca “örgüt propagandası” yaptığı gerekçesiyle dava acımıştı.
Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 18 Aralık’ta görülen duruşmasında 7 gazeteci hakkında beraat kararları verildi. Mahkeme, yargılamanın gerekçeli kararını açıkladı.
Kararda, yapılan paylaşımların “hedef gösterme olarak kabul edilemeyeceği, basının bilgi verme, eleştirme, yorumlama işlevi ve ifade özgürlüğü kapsamında” olduğu belirtildi.
Yargıtay kararına işaret edildi
Mahkeme kararının gerekçesinde, gazetecilerin alınan ifadelerinde paylaşımı haber amaçlı yaptıkları ve suçlamaları kabul etmediklerine değinerek, davaya konusu ile benzer bir olayla ilgili Yargıtay 16’ıncı Ceza Dairesinin 23 Haziran 2015 tarihli kararını hatırlatıp, Anayasa’nın 26 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddelerine işaret etti.
Gerekçeli kararda Yargıtay’ın aldığı karara atıf yapılarak, “3713 sayılı Kanunun 6/1. maddesinde düzenlenen hedef gösterme suçunun oluşabilmesi için kişilerin terör örgütlerine hedef gösterilmiş olmasının gerektiği, dava konusu internette yer alan yazı ve internet sitesinin niteliği bir bütün olarak değerlendirildiğinde; bu kapsamda hedef gösterme olarak kabul edilemeyeceği demokratik toplumun zorunlu unsurlarından olan basının bilgi verme, eleştirme, yorumlama işlevi ve Anayasanın 26, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddelerinde düzenlenen ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın atılı suçtan beraatı yerine yazılı gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı…” olduğu tespitinde bulunuldu.
Yine haberin yayınlandığı tarih itibariyle herhangi bir yayın yasağı kararının bulunmaması üzerinde duran mahkeme, “Atılı suçun oluşabilmesi için terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin hüviyetlerinin, onları hedef göstermek amacıyla açıklandığının/yayınlandığının ortaya konulması gerekmektedir” dedi.
Basının işlevi
Kararda gazetecilerin haberde ve yayında Çitil’in üst kamu görevinden bahsettiğini belirten mahkeme, aynı nitelikteki haberlerin ulusal medyada yer aldığına dikkat çekti.
Mahkeme, “Bu kapsamda yayının sanıkların, katılanı hedef göstermek amacıyla paylaştıklarına dair savunmalarının aksini ortaya koyan bir delil bulunmamıştır. Bu nedenlerle de, 3713 sayılı Kanunun 6/1. maddesinde düzenlenen hedef gösterme suçunun oluşabilmesi için kişilerin terör örgütlerine hedef gösterilmiş olmasının gerektiği, dava konusu internette/sosyal medya hesaplarında yer alan yazı ve hesapların niteliği bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yayının hedef gösterme olarak kabul edilemeyeceği, demokratik toplumun zorunlu unsurlarından olan basının bilgi verme, eleştirme, yorumlama işlevi ve Anayasa’nın 26’ıncı maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetildiğinde, atılı suçun unsurları oluşmadığından sanıkların atılı suçlamadan ayrı ayrı beraatlarına karar verilmiştir” diye belirtti.
Savcı beraat kararına itiraz etti
Mahkemenin paylaşılan haberde suç unsuru bulunmadığını bu gerekçelerle ortaya koymasına rağmen, gerekçeli kararının yazılmasının ardından karar duruşmasında gazetecilerin sözkonusu suçlamalarla cezalandırılmasını talep eden Cumhuriyet Savcısı, beraat kararlarına itiraz etti.
Savcının itirazı üzerine dosyanın gönderildiği İstinaf Mahkemesi’nin önümüzdeki aylarda karar vermesi bekleniyor.
Kaynak : MA