İki füze atıyorlar, bir yerden. İnsansız uçaklar bazen, bazen çok uzaklardan roketler diyorlar, nereden olduğunu bile görmüyoruz ve nasıl? Zaten pek bilmiyoruz ki bilsek ne olacak, uçuyor bir süre havada, sonra birilerini öldürüyor ya da uçak, insansızmış öyle diyorlar, pek matah bir şeymiş gibi. İnsansız zaten ama esas sizle olsa ne olur dünya devletleri? Hanginiz insanlısınız? İnsanlı devlet olur mu? Eğer insanı güzel br şey olarak kabul ediyorsak ve iyi.
Tabii ki insansız bütün devletler, başkanları var insanlık kırıntısı olmayan mesela ve iç ve dış bakanları filan işte, cem-i cümle insansız, uçakları olsa ne olur olmasa ne olur… Bir generalin başına düşüyor mesela füze. Biz maçı seyredenlere, -hani sağdan sola, soldan sağa tenis topu gibi uçuşan füzeleri diyorum- bu general için üzülmemiz ya da üzülmemiz gerektiği söyleniyor. Uyuyan seyirci istemiyorlar yani ve biz seyirciler arasında hararetli tartışmalar bazen…
Bu seyrettiğimiz şey, bizi hiç etkilemiyor olsa önemli değil ama hayatımızın ortasından geçiyor, değmiyormuş gibi görünüyor ilk başta ama bulutları parçalayan jet uçakları gibi, bir sürü şey değişiyor hayatımızda.
Biz… biz ise seyretmeye devam ediyoruz. Hani nereden çıkacak tenis topu, pardon füze ve neremizi parçalayacak nihayetinde…
Vietnam halk ordusu generali Vo Nguyên Giáp ölümünden beri hiç bir generalin ölümüne üzülmedim. (ki bu da simgesel) Neden üzüleyim canım, hepsi ölsün, sistemleriyle birlikte. Bazıları iki ya da üç sefer ölsünler, işleri öldürmek olanlardan hayır mı gelir.
Burada esas mesele bu tenis maçını seyretmekten nasıl kurtulacağımız? Yani seyirci olmaktan ne zaman vazgeçeceğiz ve sabah akşam ABD’nin tavrı, Rusya’nın kompleksi ya da İran başkanının iktidar iktidar deyişlerinden acaba bizim ve dostlarımızın başına ne geleceğini tahmin etmeye, soluklarından sonuçlarından çıkartmaktan vaz geçeceğiz?
Tek bir çözümü var bunun; Seyirci olmaktan çıkıp ‘Halk Diplomasi’sini anlatmak. Ortadoğu’da kimin kadın cumhuriyeti! istediğini, kimin seküler, eşitlikçi ve özgürlükçü olduğunu anlatmak. Bu halklar diplomasisi ancak bu maçın seyrini değiştirebilir.
Filozof Michael Lövy ile geçen yıl konuştuğumda; ‘Bir çeşit umudun işareti bu. Dünyada yerel deneyim anlamında, çok fazla ilham alınabilecek iki yer, Chipas ile birlikte. Bugün ilham alınabilecek iki ayrı yer var dünyada; devrimci demokratik örgütlemenin doğuşu, antikapitalist ve ekolojik ruhu ile’ diyordu.
Bunu anlatamazsak, bir şekilde tenis maçının füzesi başımıza düşüyor ve düşecek…