İHD Hapishaneler Komisyonu Üyesi Muharrem Kurşun, hasta tutuklulara ilişkin konuştu
Yadigar Aygün / İstanbul
Türkiye’deki cezaevlerinde hak ihlalleri her geçen gün artıyor. En önemli sorunların başında da hasta tutukluların durumu geliyor. Geçtiğimiz gün Siirt Cezaevi’ndeki hasta tutuklu Nebi İlhan’ın yaşamını yitirmesi ile ağır hasta tutukluların durumu bir kez daha gündeme geldi. İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu Üyesi Muharrem Kurşun, hasta tutukluların yaşadığı sağlık hakkı ihlallerini gazetemize değerlendirdi.
Yaşam hakkı ihlal ediliyor
Muharrem Kurşun, siyasi tutukluların tedavi haklarının engellenmesinin yanı sıra yaşam hakkının da ihlal edildiğini
söyledi. Hasta tutukluların tedavi hakkının engellenmesini yaşam hakkı gaspı olarak değerlendiren Kurşun, “Geçtiğimiz yıl yaşam hakkı gasp edilen Kinyas Gülcan buna bir örnektir. Kinyas Gülcan’ın yeğeni ölümünden iki ay önce şubemize başvuru yaptı. Başvuruda Gülcan’ın tedavi hakkının engellendiği ifade ediliyordu. Yapılan başvuruların çoğunluğunda tedavi hakkının engellendiği ifade ediliyor. Hapishanelerde gerçekleşen her hak ihlali hasta tutuklular üzerinde diğer tutuklulara oranla iki, üç kat daha etkili oluyor.
Örneğin, kaloriferin yanmaması herkes için sorun, ama hasta tutuklular için bazen yaşamsal sorun haline gelebiliyor” diye belirtti. Ağır hasta tutukluların cezaevinde kalamaz raporlarına rağmen tahliye edilmemesine yönelik keyfi hukuk kurallarının uygulandığının altını çizen Kurşun, “Bir tutuklunun tahliye edilmesi için cumhurbaşkanlığı affı da dahil pek çok yasal düzenleme var. Hapiste tedavisi mümkün olmadığı için infazın ertelenmesi için yasal bir düzenleme var. Ama buna rağmen bu hak kullandırılmıyor. İki yıl içinde tek örnek İlhan Dikme’nin infazının 3 ay ertelenerek tahliye edilmesidir. Dikme beyin kanaması geçirmiş, komadayken infazı ertelenmişti. Geçen 3 ayda hastaneden çıkamadı” dedi.
Kurşun, ağır hasta tutukluların cezaevinde kalamaz raporu olmasına rağmen tahliye edilmediklerinin altını çizdi. Kurşun, ağır hasta tutukluların serbest kalması gerektiğini vurgulayarak, “Hasta tutuklulara, ‘hapiste kalamaz’ raporunu Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) vermesi şart koşuluyor. ATK ise ya hasta tutukluya randevu vermiyor, ya da tam teşekküllü hastaneden ‘hapiste kalamaz’ raporu olan bir hasta tutukluya aynı raporu vermiyor. Bununla birlikte ATK’den ‘hapiste kalamaz’ raporu alan ama serbest bırakılmayan hasta tutuklular var. Bunun en bilinen örneği Ergin Aktaş’tır. Aktaş yalnızca hasta değil aynı zamanda engelli bir tutukludur. İki eli olmayan ATK’den ‘hapiste kalamaz’ raporları olan Aktaş tahliye edilmiyor. Yani hukuken tahliye edilmesi gereken birinin tahliye edilmediği koşullarda hukuktan söz etmek anlamsız. Ağır hasta tutuklular serbest bırakılmalıdır” diye konuştu
Bir yılda 50 ölüm
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, cezaevlerinde 260 bin 144 kişi bulunurken, bunların 202 bin 434’ü hükümlü, 57 bin 710’u ise tutuklu. İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre cezaevlerinde 457’si ağır olmak üzere 1333 hasta tutuklu bulunuyor. 2019’da 50 hasta tutuklu yaşamını yitirdi. Bu tutukluların birçoğu ölüm kıyısında yaşam mücadelesi verirken, ATK ve hastane raporlarına rağmen serbest bırakılmıyor.