İnsanlar doğdukları yerde doymuyor, yaşamıyor ve ölmüyor; öldüklerinde bir mezar yeri dahi çok görülüyorsa, insanlık azaptadır. Kocaman dünya kendilerine dar edildiğinden, ailelerinden her bir kuşağı, ayrı bir coğrafyada toprağa veren Ezidilerin yaşadıkları, trajediler tarihidir. Size o acılardan bir kesit aktaracağım; bir Ezidi beyinin acı yaşamı ve kayıp mezarının öyküsünü.
Huti Bey, Digor’u terk etmeden önce, 16 köyden oluşan Ezidixanenin Golovasıymış.* Halk arasında Gılave olarak telafuz edilen ve kendilerinin seçtiği bu temsilciler, toplumla Çarlık arasında köprü görevi görüyorlarmış. Huti bey; yüreği atalarıyla birlikte, terk edilmiş topraklarda kalan ve kalemi hep ona dair yazan, yazar Wezirê Eşo’nun dedesidir. 1918 deki sürgünde baba Eşo on, dede Huti bey ise kırklı yaşlarındadır. Belgesel çalışması için aile ile görüştüğümde, yazar Wezirê Eşo’nun kızları Midia ve Karine, sanki yüz yıl önce buralardan hiç ayrılmamışlar da hep berabermişiz gibi büyük bir yakınlık gösterip, bana hazineler bahşettiler. Buralara, terk edilmiş vatana dair, Wezir amcanın daha yayınlanmamış eserlerini, büyük bir teveccüh ile paylaştılar. Yaralı bir tarihin günceleri olan bu eserleri, derin bir acı hissederek okudum. Bir beyin ve aşiretinin 40 yıllık hazin öyküsüydü anlatılan. Büyük baba Nıhoyê Mıho; 93 harbinden sonra, yerleşik oldukları bugünkü Ağrı Tutakta, Ezidilerin yaşama koşulları kalmayınca, Rusların elinde olan Kars’a gelip yerleşmek için gerekli izni almak üzere, Tiflis’e gidip Çar’ın Kafkaslardaki temsilcisi Voronsov Doşkov ile Ezidiler adına görüşme yapan birkaç kişiden biri. Ve aldıkları bu izin üzerine soğuk ve yıldızsız bir sonbahar gecesinde evlerini, yurtlarını ve mezarlarını ağır bir yas havasında geride bırakıp, anıları ve hafif birkaç öteberiyi yanlarına alarak çıkıp Kars’a gelmişler.
Kırk yıl sonra, tarih sanki tekerrür ediyordur, Torun Huti bey, dedesi Nıho Ağa ile aynı kaderi paylaşır. Bu defa da Ruslar Kars’tan çekilme kararı alınca, Ezidiler de yaşanacak olası trajediden kurtulmak için Kafkaslara çekilme kararı alırlar. Daha harekete geçmemişken, ‘askerler geliyor’ haberi ile on altı Ezidi köyüne velvele düşer. Talihleri fermanlara yabancı olmayan Ezidilerin Hawar sesleri yeri göğü inletir. Yağız doru atı Têro’ya binen Huti Bey, aşiretinin başına geçip uzaktan onlara kucak açan, Elegezi yol beller. Köpekleri Boğır, sahipleri mülklerini terk etmesine ve onu da götürmek için ısrarcı olmalarına rağmen, büyük bir sadakatle, eşiğinde kurşunlanarak öldürüleceği kapıyı terk etmez.
Bugünkü Türkiye ve Ermenistan sınırı kabul edilen, Karasu’yun kıyısın vardıklarında, bir başka tehlike beklemektedir onları; mayıs ayında kar suları ile deliren Karasu, yaşlıları ve çocukları kurban beller. Huti bey, can kaybı yaşanmaması için Têro ile Karasu’yun bir yakasından diğerine insan taşır. Axbaran bölgesindeki, Ezidi Pampe köyüne vardıklarında, kurtulduk diye sevindiklerinin ertesi günü, büyük Camuşvan köyünde, sağ kurtulan bir, iki kişinin anlatımları yüreklerine korku salar. Çok sürmez Pampe’nin etrafı da sarılır. Dost ve akrabaların iknası ile Huti Bey gizliden köyden ayrılır. Peşinden, askerler kardeşi Eli de dahil, yüz elli erkeği toplayıp Erzurum’a çalıştırmaya götürürler; bunlardan sadece iki kişi geri döner. Çok hasta olduğundan Eli’nin kaçamadığını söylerler. Elinin bir daha dönemediği yol, ailenin yemini olur.
Huti bey aileden geriye kalan kardeşi Meyan, eşi Xemê, çocukları Eşo ve Bacı’yı alıp Pampe’den Tiflis’e geçer. Birkaç tanıdık aile ile birlikte kiraladıkları bir bodrum katına sığınırlar. Hazıra dağ dayanmaz, bir süre sonra ellerindeki, avuçlarındaki biter. Aile nana muhtaç olur. Çaresizlikten, Meyan ve Xemê’nin evlerde gündelikçi olarak çalışması, beyin çok gücüne gider, yüreği dayanmaz, sonsuza değin susar.
Huti beyi yitirdiklerinde, artık ailenin Tiflis’te yaşama koşulları kalmaz, İki kadın ve iki küçük çocuk, Ermenistan’a, Pampe’ye, akrabalarının yanına geri dönerler. Acının boyutunun en yürek yakan yanı, ayrı coğrafyalarda defnedilen yakınlardır: Nuh beyin dedesi Mıho Ağanın mezarı Ağrı Tutak’ta, Nuh beyin ve babası Reşit beyin mezarları Digor şirinköy’de, Huti beyin mezarı Gürcistan Tiflis’teymiş; Eşo beyin mezarı Ermenistan’da, Wezir amcanınsa Belçika’dadır. Huti beyin Tiflis’te ki mezarını ziyarete giden aile, acı gerçekle karşılaşır; beyin mezarı yerinde yoktur, mezarlık alanının üzerine, başkalarına yaşam alanı inşa edilmiştir.