Sudan ve Mısır yenilgilerinden sonra Libya’da İhvancı güçlere hamilik etme projesi, ne dışarıda ne de içeride destek buluyor. AKP, Libya’da ateşkese razı olurken,yapılan anketlerde halkın yüzde 75’i ‘bu işlere karışmayalım’ diyor
Libya’nın küçük bir bölgesinde sıkışmış Serrac hükümetini desteklemek için tezkere çıkaran ve Suriyeli paramiliter güçleri bile Trablus’a yığan Erdoğan, Putin tarafından ateşkese zorlanırken, ‘İhvan’ın liderliği’ hülyaları Libya’da da çöküyor. “Türkiye’nin güvenliği Libya’da, Suriye’de başlar” diyerek yayılmacı bir politika izleyen Türkiye, her iki cephede de Rusya başta olmak üzere bütün dünya ile karşı karşıya gelince geri adımlara zorlanıyor. Bu kapsamda, daha düne kadar Hafter’i kast ederek ‘teröristlerle ateşkes ve arabuluculuk olmaz’ diyen Erdoğan, Putin’in baskısıyla ateşkese razı oldu. Buna karşın, Putin-Erdoğan ikilisinin Libya ateşkesi, ülkenin büyük bölümünü kontrol eden General Halife Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu (LUO) tarafından reddedildi. LUO Sözcüsü Ahmed el Mismari, yaptığı açıklamada, “başkent Trablus’u ele geçirmiş olan terör örgütlerine” karşı mücadelelerini sürdüreceklerini belirtti. Mismari, Rusya’yı “dostane bir ülke” olarak tanımlarken, açıklamada Türkiye’den bahsedilmedi. Sahadan gelen haberlere göre ise, Hafter liderliğindeki LUO’nun, ülkenin batısındaki Misrata şehrine doğru ilerleyişini sürdürüyor. LUO komutanları, Misrata şehrine giriş planı yaptıklarını söyledi.
Economist: Maliyet büyük
Bu arada, Türkiye’nin Libya macerası dış basında da bir tür ‘şans oyunu’ olarak yorumlanıyor. Türkiye’nin Libya’daki başarısı Rusya ile anlaşmasına bağlı olduğunu belirten İngiliz Economist dergisi, “Osmanlı’ya geri dönüş mü?” başlıklı haberinde, “Türkiye Birleşmiş Milletler tafaından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) halihazırda, içinde silahlı drone’ların da bulunduğu, silah desteği yapıyor. Erdoğan’ın muharip gücünün çoğunluğunu oluşturması beklenen Suriyeli paralı askerler de Libya’da faaliyet göstermeye başladı” dedi. Economist, UMH kazanırsa, Türk inşaat şirketlerine, Kaddafi’nin 2011’de düşürülmesiyle duran, değeri 20 milyar doları bulan işlerine geri dönme şansı vereceğini kaydederken, başarısızlık halinde ise maliyetin büyük olacağını hatırlattı ve “General Hafter kazanırsa çok büyük ihtimal deniz anlaşmasını yırtıp atacak ve Türk şirketlerin Libya’da iş yapmasını yasaklayacak. Ancak Türkiye’nin ülkeye büyük bir askeri çıkarma yapması akıntıyı tersine çevirebilir ama yaklaşık bin 500 km uçuş mesafesindeki Türkiye’nin savaş jetleri, büyük bir fark yaratamaz” diye yazdı.
Çıkmaz sokak siyaseti
Economist, Erdoğan’ın Libya’da bir Osmanlı rolü oynamak istediğini ama halkın bile buna karşı olduğunu hatırlatarak, bu hamlenin Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ı da provoke etmesi bir yana, Hafter yanında savaşan paralı askerleri bulunan Rusya ile sorun yaratacağını, Suriye’de yürüttüğü vekalet savaşını Rusya’ya karşı kaybeden Erdoğan’ın iyice çıkmaza gireceğini kaydetti.
Erdoğan’ın ve İhvan’ın son savaşı
Tunuslu Avukat Wefaa El Şazilî, “Erdoğan ve İhvan, Libya’da varlık-yokluk savaşı verdiklerini düşünüyor. Daha önce Mısır ve Sudan’da yenilmişlerdi” dedi. “Tunus halkı, Erdoğan’ın ziyaretinden rahatsız oldu. Tunus halkı, Osmanlı planlarını ya da bir başka deyişle Libya’ya ihaneti reddetti. Tunus halkını tanımayanlar iyi bilsinler Tunusluların atası Ali Bin Xezahim, Osmanlıya karşı bir devrim yaparak Bab-ı Ali’ye vergi ödemeyi reddetti. Tunus halkını tanımayanlar bilsinler ki biz Osmanlıyı reddediyoruz” diyen El Şazilî, “Erdoğan ve Serrac arasında yapılan anlaşma yasadışıdır. Skhirat anlaşması Serrac hükümeti başkanının tek başına uluslararası anlaşma imzalayamayacağını söylüyor” şeklinde konuştu.
Bıktık sizin hülyalarınızdan!
İstanbul Ekonomi Araştırma’nın hazırladığı Türkiye Raporu’nda çarpıcı rakamlar açığa çıktı. Daha önceki Suriye operasyonlarına yüzde 75 destek verdiği açıklanan yurttaşların yüzde 58’i Libya’ya asker gönderilmesini istemediği anlaşılırken, yüzde 34, “Evet gönderilsin” dedi. ‘Türk askeri Libya’ya gitmesin’ diyenlerin yüzde 30’u AKP, yüzde 78’i CHP, yüzde 91’i HDP, yüzde 88’i İYİ Parti ve yüzde 58’i MHP seçmeni olarak görünüyor. Ama asıl çarpıcı rakamlar, Türkiye’nin dış maceralarıyla ilgili alanda ortaya çıktı. “Türkiye’nin dış ilişkileriyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisine katılırsınız” diye sorulduğunda yüzde 75 gibi bir çoğunluk “Türkiye bölge ülkelerindeki çatışmalarda taraf seçmemeli ve arabuluculuk görevi üstlenmelidir” cevabını verirken, yüzde 15’lik bir kesim “Türkiye’nin taraf seçmesini, o tarafın kazanması için askeri ve siyasi olarak destek vermesini” savundu. “Türkiye tarafını seçsin” diyenlerin yüzde 23’ü AKP, yüzde 12’si İYİ Parti seçmeni. “Türkiye Arabuluculuk görevini üstlenmelidir” diyenlerinse yüzde 92’si HDP, yüzde 86’sı İYİ Parti, yüzde 89’u CHP seçmeni. Asker göndermeleri destekleyenlerin çoğunluğu gençler olurken, ‘arabuluculuk’ isteyenler yüzde 80’i 45-64 aralığında.
HABER MERKEZİ