HDP’li Tayip Temel, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Kürt basınına dönük baskıları Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a sordu
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Tayip Temel, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Kürt basınına dönük baskıları Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a sordu. Temel, “Geçmişte gazeteciler öldürülürken bugün ise gazetecilik öldürülmektedir denilebilir. Bu, işsizleştirme, itibarsızlaştırma, hedef gösterme, içeriklere müdahale, kriminalize ederek yargılama, tutuklama ve tazminat davaları ile yapılmaktadır” dedi
Bir çok gazetecinin 10 Ocak Gazeteciler Günü’ne cezaevinde gireceğinin hatırlatıldığı önergede, “Oysaki Türkiye, taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatları, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler insan hakları sözleşmelerinin yanı sıra Anayasa’daki 26’ncı Madde ile ‘düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti’ni; 28 Madde’de geçen ‘basın hürdür sansür edilemez’ ifadesi ile de basın hürriyetini koruma altına aldığını beyan etmiştir. Ancak tüm bu bağlayıcılara rağmen Türkiye medya ve ifade özgürlüğü bakımından Avrupa Konseyine üye devletler arasında her daim en kısıtlayıcı ülkelerden bir tanesi olma konumundadır” denildi.
Ziya Ataman’ın sağlık durumuna dikkat çekildi
Önergede, Türkiye’de özellikle Kürt basınına dönük 90’lı yıllardan bu yana baskı altında tutulduğuna dikkat çekildi. Önergede,“Geçmişte gazeteciler öldürülürken bugün ise gazetecilik öldürülmektedir denilebilir. Bu, işsizleştirme, itibarsızlaştırma, hedef gösterme, içeriklere müdahale, kriminalize ederek yargılama, tutuklama ve tazminat davaları ile yapılmaktadır. Öte yandan Kürt basınına dönük davaların OHAL’le birlikte yeni bir konseptle yürütüldüğü aşikardır. Söz konusu davaların büyük çoğunluğunun Basın Kanunu üzerinden açıldığı; fakat son yıllarda doğrudan ‘örgüt propagandası’ ve ‘örgüt üyeliği’ suçlaması üzerinden formüle edilerek uygulandığı bilinmektedir” ifadeleri yer aldı. Önergede, KHK ile kapatılan ve cezaevinde olan DİHA muhabiri Ziya Ataman’ın sağlık durumunu da dikkat çekildi.
Önergede, şu sorular yöneltildi:
“-OHAL ilanından bu yana Kürtçe yayın yapan kaç tane basın –yayın organı kapatılmıştır? Kapatılan bu basın-yayın organlarında çalışan gazetecilerden kaçı çalışamaz durumdadır?
-Kürt basınına yönelik ‘örgüt üyeliği’ ve ‘örgüt propagandası’ yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınan, tutuklanan ve hüküm giyen gazeteci sayısı kaçtır? Bu gazetecilerden kaçının cezaevi dışında tedavi görmeye ihtiyacı vardır?
-Dicle Haber Ajansı muhabiri Ziya Ataman’nın sağlık durumundan haberdar mısınız?
-Türkiye’nin, taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatları, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler insan hakları sözleşmelerinin yanı sıra Anayasa’nın 26 ve 28’inci maddelerine rağmen 2019 Dünya Basın Özgürlüğü Raporu’nda 180 ülke arasında 157’nci sırada yer almasını nasıl değerlendirmektesiniz? Söz konusu içtihatlar, sözleşmeler ve Anayasa’nın ilgili maddeleri, basın özgürlüğünün sağlanması açısından bağlayıcı değil midir?
-Türkiye’de yüzlerce gazetecinin tutuklanması ile halkın bilgi edinme ve haber alma hakkının gasp edildiğini düşünmekte misiniz?
-Türkiye’nin medya ve ifade özgürlüğü bakımından Avrupa Konseyine üye devletler arasında her daim en kısıtlayıcı ülkelerden biri olma gerçeğini değiştirmek için herhangi bir planlamanız bulunmakta mıdır?”