Zorlu Enerji’nin jeotermal ve elektrik projelerine 3.5 milyon euro AB desteği verildiği duyuruldu. Diğer taraftan Zorlu Enerji’nin doğalgaz çevrim santrallerini satması dikkat çekmişti
Aydın, Manisa, Denizli ve Çanakkale’de yoğunlaşan jeotermal enerji santralleri (JES) akarsuları, yer altı sularını ve tarım alanlarını zehirlerken JES’lere desteklerin sürüyor olması dikkat çekiyor. İsviçre’nin Basel kentinde JES sondajları ile birlikte depremlerin ortaya çıkmasının ardından JES’ler yasaklanmıştı. Almanya’nın Bavyera eyaletinde 22 adet JES’in yarattığı sorunlar ise halk tarafından tepkiyle karşılanmasına karşın JES yatırımlarına destek verilmeye devam ediliyor. Avrupa Birliği (AB) Zorlu Enerji’ye JES’lerle ilgili hibe olarak 3 milyon 500 bin lira destek vermesi dikkat çekerken Zorlu Enerji’nin Denizli’de yoğunlaşan JES’lerine tepkiler ise çığ gibi büyüyor.
JES’lere sermaye ilgisi
Türkiye’de AKP iktidarı ile birlikte hidro elektrik santralleri (HES) başta Karadeniz olmak üzere tüm coğrafyada ayrık otu gibi hemen her dere suları, boru içine hapsedilerek dereler kurudu. HES’lere yönelik sermaye ilgisinin günümüzde JES’lere yönelmeye başlaması dikkat çekici. Sermayenin temel ilgisi ise ilk yatırım maliyeti sonrası işletme giderlerinin en düşük sektör olmasına dayanıyor. Bu durum Türkiye coğrafyasının tamamında JES’leri ortaya çıkarırken bir diğer itici güç ise yenilenebilir enerji içinde değerlendirilip destek mekanizmasıyla (YEK-DEM) destekleriyle birçok ayrıcalığa sahip olmaları, yatırım maliyetleri açısından destekler almaları ve enerji alım garantisi veriliyor olması JES’lere sermayenin ilgisini arttırıyor.
Zorlu doğal gazdan çıktı!
Diğer yandan Zorlu Enerji’nin Türkiye’de devreye aldığı doğal gaz türbinlerini ABD’ye satması dikkat çekmişti. ABD’nin aldığı türbinleri elektrik üretiminde yaşanabilecek ani aksaklıkları dengelemek amacıyla yedek santral olarak kullandığı belirtildi. Zorlu Enerji; Bursa, Kayseri, Ankara, Yalova ve Lüleburgaz’da yaklaşık 370 megavat kapasiteli gaz türbinlerinin bir kısmını ABD’ye sattıklarını açıklamıştı. Zorlu’dan yapılan açıklamada, “Türbinlerin bir kısmını da önümüzdeki aylarda satacağız. Bunlar verimsiz santrallerimiz. Amerika bunları alıyor ve yenilenebilir enerji santrallerinde yedekleme (back up) santral olarak kullanıyor” ifadeleri yer almıştı.
JES’ler zehir saçıyor!
JES’lerin yoğunlaştığı Aydın, Manisa, Denizli ve Çanakkale illerinde büyük tepkiler ortaya çıkmış durumda. Tepkiler, nehir ve yer altı sularının ve tarım arazilerinin zehirlenerek kullanılamaz hale getirilmesinden kaynaklanıyor. Jeotermal santralleri için yer altının bin ila 5 bin metre altına kadar sondaj yapılıp zehirli ağır metallerle dolu akışkan yeryüzüne çekiliyor. Bu akışkan içeriğinde bor, cıva, arsenik, kurşun, amonyak, antimuan, lityum, karbondioksit, hidrojen sülfür gibi ağır metalleri barındırıyor. JES’lerden salınan akışkanın döküldüğü dere ve nehirlerde binlerce balık ölümleri yaşanırken, atmosfere salınan gazlarla binlerce incir, üzüm ve zeytin ağacı kurumuş durumda. Germencik’te yer altı sularında arsenik dahil birçok ağır metallerin ortaya çıkmış olması da JES’lerden kaynaklandığı raporlaştırılmıştı.
JES’ler öldürüyor!
Aydın ilinde JES’lerle birlikte kanser vakaları 3 kat artarken kansere bağlı ölümlerde de ciddi artışlar yaşanmakta. Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Hakan Karagözlü yaptığı bir açıklamada jeotermal enerji kaynaklarının çevreye ve doğaya olan etkilerinin yanı sıra insan sağlığına zarar verdiğine dikkat çekerek birçok veri paylaşmıştı. Karagöz, “Dünya literatürüne baktığımızda JES bölgelerinde kalp hastalıkları ile acil hastane başvuruları ve özellikle yaşlı nüfusta artıyor. Yine bir izleme çalışmasında tüm kanserlerde 1.21, pankreas kanserinde 1.93 meme kanserinde 1.48, prostatta 1.5, karaciğer 1.48, lenf ve kan kanserlerinde 1.54, non-hodgkinde 2.08 ve deri kanserlerinde 1.62 kat artış saptanmıştır. Kişilerin o bölgelerde yaşama süreleri ile jeotermal aktivitenin derecesi ile bu kanserlerin sıklığı ilişkili bulunmuştur. Sayıları gittikçe artan jeotermal santrallerinin havamızı, toprağımızı ve suyumuzu kirletmesine, inciri ve zeytinimizi yok etmesine müsaade etmeyeceğiz” dedi. EKOLOJİ SERVİSİ