Paris’te katledilen 3 Kürt siyasetçi kadının ailelerinin avukatlığını yapan Antoine Comte, cinayette MİT’in rolüne dikkat çekerek, ‘İnfazların asıl sorumluları bulunup dünya kamuoyuna açıkça gösterilmeden davanın bitmesi mümkün değil’ dedi
PKK’nin kurucularından Sakine Cansız (Sara), Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbin) ve Kürt Gençlik Hareketi Üyesi Leyla Şaylemez’in (Ronahi) 9 Ocak 2013 tarihinde Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda öldürülmelerinin üzerinden 7 yıl geçti. Cinayetten hemen sonra açılan soruşturma doğrultusunda cinayetleri işlediği tespit edilen katil zanlısı Ömer Güney, 8 gün sonra gözaltına alınıp tutuklandı. Olaydan önce, bir yılda 13 kez Türkiye’ye giriş çıkış yaptığı tespit edilen Güney’in MİT ile ilişkisi ortaya çıktı.
Şüpheli ölümle dava düştü
Cinayetin aydınlatılmasına yönelik başlatılan soruşturma, 2015 yılının Mayıs ayına kadar devam etti. Ardından katil zanlısı Ömer Güney’in, 5 Aralık 2016 tarihinde mahkemeye çıkarılmasına karar verildi. Ancak 3 Kürt siyasetçinin avukatları, duruşma gününe itiraz ederek, duruşmanın daha erken bir tarihe alınmasını istedi. Buna rağmen mahkeme, ilk duruşmanın tarihini bu kez 23 Ocak 2017 tarihi olarak belirledi. Ancak ilk duruşmaya 36 gün kala 17 Aralık 2016’da Güney’in rahatsızlanması üzerine kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiği açıklandı. Güney’in şüpheli ölümünün ardından da dava düştü.
Yeni soruşturma başlatıldı
3 Kürt kadınının aileleri ve avukatlarının girişimi sonucu Nisan 2017’de cinayette MİT’in rolüne ilişkin yeni bir ön soruşturma başlatıldı. Yaşamını yitiren Kürt kadın siyasetçilerin aileleri tarafından Mart 2018’de “cinayet emrini verenler ve suç ortaklarının” da soruşturmaya dahil edilmesi için yapılan başvuru sonucu soruşturmanın yeniden ele alınması amacıyla bir anti-terör yargıcı görevlendirildi.
Davanın avukatı konuştu
Mezopotamya Ajansı’dan (MA) Arjin Dilek Önce’nin sorularını yanıtlayan davanın avukatlarından Antoine Comte, cinayetin asıl sorumlularının kamuoyuna açıkça gösterilmeden davanın kapanmayacağını belirtti.
Fransa’nın göbeğinde 3 Kürt kadın siyasetçinin öldürüldüğü dönemde ülkenin İçişleri Bakanı Manuel Valls’ın Sosyal Demokrat Parti üyesi olduğunu hatırlatan dosya avukatı Antoine Comte, yaşanan olayda Fransa’nın rolüne dikkat çekti.
3 Kürt kadın siyasetçinin öldürülmesinden sonra ilk açıklamayı yapan Fransa İçişleri Bakanı Manuel Valls’ın cinayeti aydınlatacaklarına dair söz verdiğini hatırlatan Comte, “Kameralar kendisine döndüğü vakit, bu cinayetin Fransa’nın kalbinde yaşanmış korkunç bir suç olduğunu söylüyordu. Öte yandan aradan bir kaç gün geçtikten sonra, Türkiye Büyükelçisi tarafından ziyaret edildiğinde, Kürtlere karşı süren operasyonların devam edeceğini, Fransa’da ‘kendi aralarında’ çatışmanın sürmesine izin veremeyeceklerini dile getirdi. Bu da, cinayetlerin Kürtlerin ‘kendi aralarındaki’ çatışmalarından kaynaklandığını düşündüklerini gösteriyordu. Bütün bunlar Fransız sosyal demokratların ne kadar ikiyüzlü olduğunu net bir şekilde gösteriyor” dedi.
‘Davanın kırılma noktası’
Dosyada katil zanlısı Ömer Güney’in tek sanık olduğunu, ancak daha sonra savcılığın, Türkiye istihbaratının da cinayette rol aldığı üzerinde durduğunu kaydeden Comte, “Güney öldüğünde savcılık makamı çok ciddi bir suçlamada bulundu. MİT’in bu cinayetlere dahilini ifade etti. Bu da bizim Fransa’da geçmişte yaşanmış politik infazlarda daha önce görmediğimiz farklı bir şeydi. Bir devletin bu infazda dahli vardı. Bu devlet Türkiye’ydi. Bu da bence davanın en önemli kırılma noktasıydı” diyerek dosyada MİT’in rolüne vurgu yaptı.
‘Asıl sorumluları bulunmadan…’
Dosyanın tek sanığı Ömer Güney’in ölümünden sonra dosya savcısının yeni bir soruşturma başlattığını, çünkü cinayetlerde Türkiye istihbaratının da olduğunu gösteren delillerin mevcut olduğunu ifade eden Comte, “Daha önce Türkiye gizli servisinin bu cinayetlere dahil olduğunu gösteren kanıtlar olduğunu ifade etmiştik. Sulh Ceza Mahkemesi’nde devam eden bu davada Fransız Başsavcılığının Türkiye’nin bu infazlarla direkt ilgisi bulunduğuna dair tahminleri var. Bu hiç basit bir dava değil. O nedenle bir an önce çözülmesi beklenemez. Ancak en azından devam etmekte olan bir dava var. Bu tek bir anlama geliyor. Bu infazların asıl sorumluları bulunup dünya kamuoyuna açıkça gösterilmeden bu davanın bitmesi mümkün değil” dedi.