HDP Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Murat Çepni, Kanal İstanbul projesindeki belirsizliklere ilişkin Meclis Araştırma yapılması talebiyle önergesi verdi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Murat Çepni, İstanbul’un Avrupa yakasında yapılması planlanan Kanal İstanbul’a dair Meclis Araştırma önergesi verdi. Çepni, Kanal İstanbul projesinin ağaç kıyımına, olası bir depremi tetiklemesi, içme suyu ve gıda sorunları açığa çıkarması, ekolojik kirliliğe ve ekonomik zararlara sebep olması gibi risk faktörlerinin belirlenmesini talep etti.
‘Projenin olumsuz sonuçları defaatle belirtildi’
Önergenin gerekçesinde “Yapılması öngörülen proje kapsamında İstanbul’un Anadolu yakasında Küçükçekmece, Avcılar, Arnavutköy ve Başakşehir ilçelerinden geçecek kanal Marmara Denizi ile Karadeniz arasında bir bağlantı oluşturacaktır. Projenin olumsuz sonuçları ise bilim insanları, çevre örgütleri, ekoloji örgütleri, STK’lar, çevreciler tarafından defaatle belirtilmiştir” denildi. Bilim çevreleri ve ekoloji hareketlerinin kanalın açılmasıyla yer altı su rezervuarlarının tuzlanmasına, Trakya bölgesinde tarım alanlarının çoraklaşmasına ve bölgeden göçlere sebep olacağına dair uyarlılarına yer verilen önergede, tahribatın içme suyu rezervlerini de etkileyeceği vurgulandı.
‘Kuzey Ormanları’nın yok olması hızlanacak’
Gerekçenin devamında şu ifadeler yer aldı: “Ekolojik tahribatın sonuçları bugünle sınırlı kalmayacaktır. Küçükçekmece Gölü, Terkos Gölü ve Sazlıdere Barajı doğallığını yitirecektir. Sazlıdere, İstanbul’un endemik koridorudur. Yanı sıra Terkos ve Sazlıdere Barajları İstanbul’un su toplama alanlarıdır ve bu su kaynakları yok olacaktır. Bu bölgeler dünya ekosistemindeki önemli bölgelerdir. Birçok endemik tür burada yaşam sürdürmektedir. Bunlara ek olarak yapılacak bir projeyle 89 milyon metrekarelik bir alan yapılaşmaya açılacak. Toplam 41 milyon metrekarelik tarım alanı, 5 milyon metrekarelik orman yok olacak. Başta İstanbul’un akciğeri olan ve önceki projelerde tahrip edilen Kuzey Ormanları’nın yok olması hızlanacaktır, İstanbul’u nefessiz bırakacaktır.
‘Projenin amacı inşaat sektörüne hareketlilik kazandırmak’
Proje halka hizmet amaçlı değildir. Esas amaçlardan biri ekonomik krizin en derin etkilerini yaşayan inşaat sektörüne hareketlilik kazandırmaktır. İnşaat kalkınma projesi olarak planlanan Kanal İstanbul’a ilave olarak Karadeniz Konteyner Limanı, Marmara Konteyner Limanı, Küçükçekmece Yat Limanı projeleri başta olmak üzere birçok proje bulunmaktadır. İnşaat odaklı kalkınma projelerinin hem emek kırımına hem ekokırıma hem de yurttaşların borçlandırılmasına sebep olduğu bilinmektedir. Projenin geçtiği güzergah üzerinde arsa satışlarında bir hareketlilik bulunmaktadır. Basındaki haberlere göre bu güzergahta Katar Emiri’nin annesi 44 dönüm arazi satın almıştır. Katarlıların proje sonunda arazinin değerleneceği garantisiyle arsa alımına teşvik edildiği söylentilerinin açıklaması yapılmamıştır. Proje maliyetindeki belirsizlikle kamuoyunda güvensizliğe sebep olmaktadır. İhale bedelinin 75 milyar TL (12,6 Milyar Dolar) olduğu söylenirken bu rakam geçen yıl Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın resmi sunumunda 118 milyar TL (20 milyar dolar) olarak verildi. Ekonomik krizde olan, temel yaşam giderlerini karşılayamayan, çözümsüzlükle intiharlara yönelen kamuoyunun bu konuda net bilgisi olmalıdır. Yap-İşlet-Devret ya da kamu eliyle yapılacağı söylenen bu projenin yurttaşların sırtına yeni borç yükü yaratacaktır. Diğer zararlarıyla birlikte yurttaşların geleceği de ipotek edilecektir.
‘Meclis araştırması gerekli’
Projenin belirlenmiş bazı şirketlere verileceğine dair basında haberler yer almıştır. İşçilerin çalışma koşullarının nasıl olacağına, konaklama ve ücret koşullarının nasıl sağlanacağı gibi konuların belirlenmesi, projeye nasıl başlanacağı, ilerleneceği, sonuçlanacağı, projenin ekolojik ve ekonomik anlamda olumlu ve olumsuz etkilerin ne olduğu, yukarıda bahsedilen sorunlara nasıl çözümler üretilebileceği belirsizliklerle dolu olan Kanal İstanbul projesiyle ilgili öğrenilmesi gerekli olan bu bilgilerin elde edilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasının gerekli olduğu görüşündeyiz.”
ANKARA