Ömrünün 30 yılını baskı, göç, gözaltı, tutuklama ve cezaeviyle geçiren 70 yaşındaki Şafii Hayme, ‘İçerisi mi, dışarısı mı evim, karıştırıyordum bazen’ diyerek sorunlar yaşadıklarını, ancak yine de inandıkları değerlerden vazgeçmediklerini, mücadele ettiklerini belirtti
Arjin Dilek Öncel / MA
70 yaşındaki Şafii Hayme ömrünün 30 yılını baskı, göç, gözaltı, tutuklama ve cezaevi kapılarında geçirdi. Biriktirdiği cezaevi fotoğrafları, albümlere sığmadığından, bir kısmını yanında taşıyor. Masaya serdiği her bir fotoğrafın kime ait olduğunu tek tek anlatan Hayme, bazı fotoğraflarda 3 oğluyla birlikte aynı cezaevinde olduğunu gösteriyor.
Tüm aile cezaevi gördü
Hayme ailesinden cezaevi ve nezaretle tanışmayan tek bireyi konuşma ve işitme engelli oğulları. Anne Şaide Hayme (62) ile birlikte bir ömre sayısız cezaevini sığdıran ailenin mücadelesi Silvan’da başlar. Diyarbakır’ın Silvan ilçesi Kemuk köyünde yaşayan Şafii ve Şaide Hayme çiftinin Mahmut (39), Arif (37), Mehmet (Devrim) (33), Bejan (31) İbrahim (27), Şenay (23), Berivan (20) adında 7 çocuğu olur. 90’ların karanlığında sayısız kez gözaltına alınan baba Şafii Hayme’nin, 92’de köy korucuları tarafından evi yakıldıktan sonra aile Diyarbakır’a yerleşir.
Köy korucuları tarafından defalarca yaşadığı eve zarar verilen Hayme, evi yıkıldığı güne dair unutamadıklarını şöyle anlattı: “Evde bulunan yiyecekleri ve kıyafetleri bir yere toplayıp yaktılar. Ardından beni aradılar. Hayvanlarımın olduğu ahırı da yakacaklarmış, onlardan biri kapıyı açmış, neyse ki hayvanlar yanmaktan kurtulmuş. Evimden geriye bir şey bırakmadılar. Göç etmek zorunda kaldım.”
Defalarca kez tutuklandı
Diyarbakır’a göçtükten sonra sürekli evleri basılan Hayme ailesi baskılardan kurtulamadı. 1998 yılında gözaltına alınıp tutuklanan baba Hayme, bir yıl kaldığı tutukluluk hayatından sonra tahliye olur. “Tam hatırlamıyorum ancak bir yılı geçmedi tutukluluğum. Daha sonra 1999’da tutuklandım. Bir süre daha içeride kaldım. Tahliye edildim” sözleriyle gözaltına alınma ve tutukluluk süresinin ne kadar olduğunu hatırlamadığını dile getiren Hayme, ileriki yıllarda tekrardan cezaevine girecektir.
3 oğluyla aynı cezaevinde
2007’de 6 ay, 2009’da ise 1 buçuk yıl tutuklu kalan Hayme, tahliye olur. 2010 yılında Hayme, yine cezaevinde, ancak bu kez de sıra çocuklarına gelir. Hayme ailesinin fertleri değiş tarihlerde birçok kez “Örgüt üyesi olmak”, “Örgüte yardım etmek” ve “Örgüt propagandası yapmak” gerekçesiyle sık sık gözaltına alınarak tutuklanır. Şafii Hayme’nin oğlu İbrahim Hayme, 2010 yılında babasından birkaç ay önce tutuklanır. Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderilen İbrahim’den sonra Arif tutuklanır. O da kardeşiyle aynı cezaevine konulur.
İleriki yıllarda İbrahim, yargılandığı davadan 19 yıl ceza alır. “2 oğlum ve ben aynı cezaevinde kalıyorduk. İçerisi mi, dışarısı mı evim, karıştırıyordum bazen” sözleriyle içinde bulunduğu durumu özetleyen baba Hayme’nin oğlu Bejan da tutuklanır. Aynı aileden 4 kişi aynı cezaevinde bulunur. 3 buçuk yıl sonra baba tahliye olurken, 3 oğlunun tutukluluğu sürer.
Bir süre dışarıda kalan baba Hayme, bu sefer çocukları için cezaevleri kapılarındadır. “Diyarbakır cezaevinde olan çocukları her biri başka cezaevlerine sürgün edilir. Arif, önce Rize, ardından Bayburt Cezaevi’ne, Bejan Edirne’ye oradan da Bandırma’ya sürgün edilir. 7 yıl 2 ay sonra cezası biten Bejan tahliye olur.
20 yıl sonra ilk buluşma
Şafii Hayme’nin 18 yıl önce PKK’ye katılan oğlu Mehmet (Devrim) Hayme, 2016 yılında tutuklanır. Bolu Cezaevi’ne gönderilen Mehmet Hayme, kardeşi Bejan’la 20 yıl sonra ilk defa cezaevinde buluştu. Baba Hayme, o günü şöyle anlattı: “Bejan Diyarbakır’dan Edirne’ye gönderilmişti. Edirne’den de Bandırma’ya sürgün edildi. 6 yıl sonra cezası bitip tahliye edildiği gibi onu alıp İstanbul’a gittim. Ağabeyi Mehmet, Bolu Cezaevi’ndeydi. 20 yıl birbirlerini görmemişlerdi. Bejan ve Mehmet 20 yıl sonra kavuştular.”
Oğlu diye 2 defa başka cenaze taşıdı
Hayme’nin kızı Şenay ise 2018’de günlüğüne Kürt bilgesi Musa Anter için yazdığı bir şiirden dolayı tutuklanır, 5 ay sonra tahliye edilir. Hayme’nin en küçük kızı Berivan da girdiği bir çatışmada yaşamını yitirir. Kızının cenazesini bin bir zorluk ile alıp defneden Hayme, oğlu Mehmet için de iki defa mezar kazarak, taziye kurdu. Oğlunun ilk olarak 2001 yılında Bingöl’de girdiği bir çatışmada yaşamını yitirdiği haberini aldığını ifade eden Hayme, “Bana bir cenaze teslim ettiler. Açıp bakmama izin vermediler. Oğlum diye başka birine ait bir cenaze defnetmişiz. Bunu oğlumun yaşadığına dair haber alınca anladım” dedi.
Yıl 2008, yine bir çatışmada Mehmet’in yaşamını yitirdiği haberi gelir aileye, Hayme, kendisine teslim edilen cenazeyi, daha önce oğlu diye defnettiği mezarın yanına defneder. Taziye kurulur, mevlit verilir. Aradan 3 ay geçer. Baba Hayme, ikinci defnettiği cenazenin de oğlu Mehmet’e ait olmadığını, oğlunun yaşadığı haberini alınca anlar. Ayrı tarihlerde iki defa ölüm haberini aldığı Mehmet, 2016 yılında Muş’un Varto ilçesinde gözaltına alınır, tutuklanarak Bolu Cezaevi’ne gönderilir.
Cesur bir kadın…
Ailesi ile birlikte yaşadıklarını anlatırken her cümlenin başında, “anlatmakla bitmez” diyen Hayme, hikayesini kısa tutmaya çalışsa da her yutkunmasında yaşadıkları acının yanında direnişle dolu yaşantısını hissediyor. 7 çocuğundan ikisinin tutuklu olduğunu, birinin yaşamını yitirdiğini, 3 çocuğu ve eşi ile birlikte hala onurlu bir yaşamın mücadelesini verdiklerini dile getiren Hayme, “Dünya malı için başımızı eğmedik” diyerek, ekonomik sorunlar yaşadıklarını, ancak yine de inandıkları değerlerden vazgeçmediklerini vurguladı.
Eşi Şaide Hayme’yi “Çok cesur, dimdik duruyor” diye anlatan baba Hayme, eşinin çocukları için yıllardır direndiğini birçok hastalığına rağmen, aksatmadan iki oğlu için de cezaevinin yollarını tuttuğunu söyledi.
Hak ihlalleri
Tutuklu olan iki oğlunun da kaldıkları cezaevlerinde birçok hak ihlaline maruz kaldıklarını aktaran Hayme, şöyle devam etti: “4 aydır Bolu’da bulunan oğlumun yanına gidemedim. Hava koşulları iyi değil diye gitmemizi istemiyor. İki cezaevinde de mektup, bazen görüş, bazen de hücre cezaları alıyorlar. Gidip gelmek konusunda da çok zorlanıyoruz. Her görüşte çıplak arama dayatılıyor. Kemerde bulunan demir sinyal verince bile içeri alınmıyorsunuz. Pantolonunuzu çıkarmanızı istiyorlar. Size ait olmayan bir pantolonu giyip cihazdan öyle geçmenizi istiyorlar. Çocuklarımızı bırakacak değiliz. Tüm zorlukları gördük. Her zorluğa rağmen çocuklarımızın ve arkadaşlarının canı sağ olsun.”