Balibar’ın Paris’teki eviydi. Galiba kitaplarla dolu olmayan tek odaydı burası. Onun yaptığı kahve yeni bitmişti, masanın üstündeydi bardakları. Göremiyorsunuz fotoğrafta. Muhabbet de görünmüyor, halbuki her taraf onla dolu. Garip bir şey bu kelimeler hem rengarenk oluyorlar hem de saydam. Birisine çarpınca bulaşıyor daha çok. Herkese de değil.
Ve rüya gibi bir yandan, sadece hatırlanırsa var oluyor.
Kürtlerden, Zapatistalardan, Marx’dan, Altuhuser’den, Topraksızlardan filan bahsediyorduk. Sarı Yelekliler dışarıda döner kavşakları işgal etmişti. Koca koca adamlar, kadınlar. “Elysee Sarayı’nı yakalım” diyenler de vardı aralarında. Bu aklıma düşmüyor da değildi, ne de olsa sarayların yenilmişliği vardı bu şehirde.
-Yıkılsaydı saraylar güzel olurdu, yerine dutluk yapardık.-
Balibar; ‘Ulus fikri etrafında düğümlenmiş insan hakları topluluğu gibi modern bir siyasî topluluğu alırsanız, tam anlamıyla yabancı olanlar dışlandığı gibi, “hakiki milli olmayanlar” ya da faal yurttaşlığa elverişsiz olduğuna hükmedilenler de dışlanır. Kuşkusuz, sınırları yerinden oynatan bir itirazın konusudur bu. Kadınlar oy hakkına kavuşalı çok olmadı; işçiler ise hâlâ hakikaten seçilebilir değiller.’** diyordu bir Le Monde röportajında. Size pek tanıdık geliyor değil mi?
Ve bu günlerde biraz daha tanıdık…
Dünyanın küçük olduğunu ise bize 3-4 kahve önce anlatmıştı. Pek kimseye de anlatmamıştı daha önce. Belki de hiç. 1979’da Meksika’da Universidad Autonoma Metropolitana’da (UAM) ders veriyordu bir dönem. ‘Marksizmi Okumak’ seminerleriydi bu. “Daha klasik bir Marksisttim o zamanlar” diyordu. Bunu söylerken elini iki kere havada savuruyordu, küçük iki daire çiziyordu elleri. Dünyanın birçok diline çevrilmiştir zaten Balibar’ın bu ‘Marksizmi Okumak’ kitabı ve dünyanın onlarca ülkesinde seminerlerin konusuydu.
Bu yıl, yani yaklaşık kırk yıl sonra New York Columbia Üniversitesi’nde de ders veriyordu Etienne Balibar. Onun derslerine katılan Meksikalı genç bir kadın öğrencisi yanına gelip, “Sizinle özel görüşebilir miyim” demişti. “Size bir şey göstermek istiyorum.” Sonra odasına geldi. Elinde 1979 yılında UAM Üniversitesi’nde yazılmış bir tez vardı. Meksika’da komşularından biri Balibar’dan ders aldığını duyunca o göndermişti. Ona verdi. Teze baktı Balibar, kendisinden, o seminerlerden birçok alıntı vardı. Tezin yazarı ise Rafael Sebastian Guillen Vicente’ydi.
Rafael Sebastian Guillen Vicente kim mi? SubKumandan Marcos…
Meksikalı genç kadının Balibar’dan ders aldığını duyunca, Marcos’un annesi göndermişti tezi. Evine birlikte gittiğimiz arkadaşım, beni Marcos’un arkadaşı diye tanıtınca anlatmıştı bunu Etienne Balibar. “Dünya küçük” dedi. İnsanın Marksizm dersi verdiği öğrencisinin ünlü bir gerilla lideri olduğunu 40 yıl sonra öğrenebiliyorsanız dünya gerçekten küçük ya da biz hep birbirimizi biliriz…
*Son kitabı “Des Universels” (Evrenseller) üzerine Jean Birnbaum’ın röportajı. Çeviren Haldun Bayrı https://medyascope.tv/2017/02/12/etienne-balibar-evrensel-bir-araya-toplamazboler/