AKP’den istifa eden eski Başbakan Ahmet Davutoğlu öncülüğündeki Gelecek Partisi, kuruluşunu ilan ederek, parti programını açıkladı. Böylece Türkiye siyasetine adım attı. Partinin Türkiye siyasetine etki yapıp yapmayacağı tartışma konusu. Partiye dair merak edilen konuları Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün Mezopotamya Ajansı’ndan Selman Güzelyüz ve Berivan Altan’a değerlendirdi
‘Yeni bir söze ihtiyaç var’ iddiasıyla Türkiye siyasetine katıldınız. Sizin yeni olan sözünüz nedir?
Partimizde 152 kurucusu var. Kuruluşumuzda kapsayıcılığa çok dikkat ettik. Türkiye’nin her kesimini kapsasın istedik. Hem coğrafik hem bölgesel hem de etnik kapsayıcılığa dikkat çektik. İlk kez bir partide Hristiyanlardan, Rumlardan, Ermenilerden ve Süryanilerden kurucular var. Güney ve Doğu bölgesi kentlerinde çok sayıda kurucu talebi geldi. Biz tam güçlendirilmiş parlamenter sistem diyoruz. Kuvvetler ayrılığı diyoruz. Güçlü yürütme, güçlü Meclis, güçlü yargının olduğu bir sisteme dönelim diyoruz.
Kürt sorunu ve Kürtçe’ye dair ne diyorsunuz?
Kürtler bu ülkenin sorunu değil, Kürtlerin yaşadığı sorunlar var. Ama aynı zamanda muhafazakâr kesimin de sorunları var. Kim ne sorun yaşıyorsa, bu kesimlerin sorunlarına cesurca inmek durumundayız. Bakın demokratik vatandaşlık diyoruz. Yani herkes demokrasinin nimetlerinden faydalanacak. Herkes kanun önünde eşit olacak. Herkes kamu haklarından, kaynaklarından eşit oranda faydalanacak. Temel kriterimiz bu. Bu topraklarda ne kadar konuşulan dil varsa bunlar korunacak. Bu Türkçe olur, Kürtçe olur, Arnavutça olur, Boşnakça olur. Bu dillerin okullarda, kurslarda ve hayatın içinde öğretilmesi kesinlikle sağlanacak. Dolayısıyla bu konuda programımızda açık ve net ifadeler kullandık. En ileri söylemi söylüyorum size… Bu topraklarda kullanılacak bir dil varsa; bu korunacak ve kullanılacak. Bizim bu konuda özgüvenimiz tam.
Nasıl çözeceksiniz peki?
Demokratik vatandaşlık dedik. Bir defa demokrasinin nimetlerinden herkes istifade edecek. Belki kayyumlar meselesini de sorabilirsiniz. Bakın biz partileşmeden önce Sayın Davutoğlu ve bizler yargı kararı olmadan hiçbir belediye başkanının görevden alınmaması gerektiğini ifade ettik. Kendi mahallemizden de çok eleştiri geldi ama ilkeli olmak, doğruları savunmak cesaret işidir. Demokrasi konusunda sıkıntısı olduğunu iddia eden kim varsa, biz onlarla konuşmaya hazırız. Dolayısıyla biz meseleye buradan bakıyoruz ve bu şekilde çözeceğimize inanıyoruz.
Meclis’te Kürdistan demenin suç olduğu bir dönemde, Kürtlerin yaşadığı bölgeye Kürdistan denilmesinde bir sorun var mı sizce?
“Yallah Kürtler Kürdistan’a” dediklerinde, biz “Bu nasıl bir söz, böyle bir söz olabilir mi?” dedik. Hangi Kürdü Kürdistan’a göndereceksin. İstanbul’dakini mi, Mersin’dekini mi göndereceksin. Böyle bir söz olabilir mi? Buna partide ilk itiraz edenlerden birisi Sayın Davutoğlu ve bizleriz. Bu söylemin yanlış olduğunu ve seçim kaybettireceğini ifade ettik… Kürtlerin yaşadığı bir yer var. Bunu birileri coğrafi olarak, kimileri kültürel olarak tanımlayabilir. Ama şu anda Türkiye hudutları içerisinde, kanunlarımızda böyle tanımlanmış bir yer yok. Ama eğer bir kardeşimiz, bir siyasetçi, bir akademisyen bunu böyle tanımlıyorsa, böyle söylüyorsa bunun bir yaptırıma tabi tutulması kadar yanlış bir şey olamaz. Buna dair zaten bir yaptırım yok, ancak vahim olan bunun Meclis’te olmuş olması. O gün biz de Meclis’teydik ve bunun hatalı olduğunu ifade ettik. O hüküm Anayasa’ya da aykırı.
‘Partilerle görüşeceğiz’
Gelecek Partisi’nin Türkiye’deki diğer partilerle ilişkisi nasıl olacak? HDP’yle ilişkiniz toplum tarafından merak ediliyor…
Bizim için tüm partiler eşit. Herhangi bir partiyi kategorize etmiyoruz. Hepsi Anayasa’ya göre kurulmuş ve mevcudiyetlerini devam ettiriyorlar. Biz hiçbir parti ayrımı yapmadan tüm partilerden randevu alıp onları ziyaret etme kararı aldık. Bize randevu veren tüm partilere gideceğiz, onları kendi partimize davet edeceğiz. Biz hiçbir partiyi itmeyeceğiz. HDP’yi ötekileştiren bir konumda değiliz. Ne HDP’yi ne de HDP’ye oy verenleri…
Bazı çevreler sizi ‘post-AKP’, ‘güncellenmiş AKP’ gibi ifadelerle nitelendirdi. Ne diyorsunuz?
AK Parti 2001 şartlarında kurulmuştur. 2001 şartlarına göre özgürlükçü, ilerici ve reformist bir partiydi ama AK Parti son dört-beş yılda donmuş ve kalmış bir parti oldu. Kuruluş değerlerini tamamen yitirdi. Şimdi biz yeni bir parti kurduk. Yıl 2019. Aradaki farkı saydığınızda 18 yıl geçmiş. Toplum ve dünya değişti. Biz sıfırdan bir program, sıfırdan bir tüzük yazdık. Dolayısıyla yeni AK Parti olma gayretinde olmadık. Biz yeni bir partiyiz ve günün politik gerçeklerine göre bir programımız var.
Osman Kavala, Ahmet Altan, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ… Hepsi tutuklu. Sizin bakış açınız nedir?
Siyasi davaların kesinlikle tutuksuz bir yargılama şeklinde olmasını arzu ediyoruz. Türkiye’de her zaman her şey çok çabuk değişiyor. Bir bakmışsınız iktidara şu düşünce gelmiş, hadi bakalım karşı taraftakileri yargıla…
İktidarın dış politikasına dair eleştirileriniz nelerdir? Libya konusunda destek açıklaması geldi Sayın Davutoğlu’ndan.
Sayın Davutoğlu açıklamasında asker gönderme meselesinde temkinli bir dil kullanıyor ve “Bunun muhalefet partileriyle, Meclis’te faydaları, zararları görüşülmeli ona göre karar verilmeli” diyor. Mevcut iktidarın dış politikayı özellikle iç politikada malzeme haline getirmesi, iç politikada kendisine avantaj sağlayacak gibi hareket etmesi yanlış. Bu da iktidarı yanlışa sürüklüyor, atak davranmaya itiyor. Coşku vermek adına yapılan işlemler hem dış politikada hatalara sebebiyet veriyor hem de içeride aslında ters tepiyor.