Aslında makalemizin başlığı gerçeği tam ifade etmiyor. Erdoğan Ağar’laştı demek daha doğrudur. Erdoğan Ağar’ın tehditlerini dolaylı yapıyor. Ağar ise açık yapmıştır. Çünkü Erdoğan kontr-gerillacılığın, kirli savaşın siyasetini yaparken; Ağar ise bu işin uygulama uzmanıdır. Bilindiği gibi Ağar’ın devlet için yaptıklarını söylediği 1000 tane eylem pratiği var. Babacan ve Davutoğlu’nun parti kurmalarına yönelik kontra bir eylem de 1001’inci olur. Çünkü bu kontr-gerillacılar, yani kirli savaşçılar için cinayet işlemek su içmek gibi bir şeydir. Onların kirli devletleri için yapmayacakları hiçbir şey yoktur. Vatan söz konusu olduğunda gerisi teferruattır dedikleri işte bu 1000 kirli eylemdir. Bunun içinde faili meçhul cinayetler, adam kaçırmalar, işkenceler, bazı eylemler yapıp PKK ya da başka güçlerin üzerine atma, eroinle kirli savaşı finanse etme dahil her şey var, var da var. Kendi cumhurbaşkanlarını zehirleme de var.
Mehmet Ağar yıllar önce kurdukları sistemi çok güzel özetlemişti. Bir tuğla çekilse devlet binası tümden çöker demişti. Bu mealde sözler sarf etmişti. Tabi ki neyi kastettiğini Türkiye’de yaşayan aklı başında herkes anlamıştı. Bu bir organize iştir; bir tanesini yargılamaya çalışırsanız hepsini içine almış olursunuz, yani devleti yargılarsınız demek istemiştir. Mehmet Ağar Türkiye’nin kara kutusudur. Tayyip Erdoğan da MİT müsteşarı için benim sır küpüm, yani kara kutum demişti. Şimdi eski ve yeni kara kutular birleşmiş, demokrasi güçlerine ve muhaliflere yeni komplolar ve tezgahlar kurma peşinde! Tabi ki yeni bir kirli ve gizli iş Türkiye’yi yeniden şekillendirmek isteyen Tayyip Erdoğan’ın kara kutusunun bilgisi dışında olmayacaktır. Zaten hedeflediklerini önceden ellerindeki televizyon, radyo ve gazetelerle karalıyorlar, kirli bir işin muhatabı haline getiriyorlar. Kürtler ve demokrasi güçlerine uyguladıkları yöntemi şimdi AKP içinden çıkan muhaliflere de yapıyorlar. Eski dostlarını sözüm ona eskiden kendilerine karşıt gördükleriyle tehdit ediyorlar. İşte Erdoğan ve AKP’nin geldiği nokta budur.
1990’lı yıllardaki kirli savaş esas olarak Kürtlere yönelikti. Kürtlerle ilişki içinde olan demokratik devrimci güçlere yönelikti. Şimdi bu tehditler sistem içi güçlere de yönelmiştir. Bir süredir CHP’ye yönelik yürütülen özel savaş, psikolojik savaş şimdi de Davutoğlu ve Babacan’a yöneltiliyor. Geçen yıl Kılıçdaroğlu’na bir cenaze töreninde yapılan saldırıların benzerleri Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’na yapılırsa kimse şaşırmasın. Ya gizli güçlere ya da MHP gibi sözde legal güçlere bunları yaptırırlar. Zaten MHP eskiden beri kontr-gerillanın üslendiği siyasi yapılardan biriydi. Alpaslan Türkeş Türkiye’de 1950’li yıllarda kurulan Özel Harp Dairesi’nin (Seferberlik Tetkik Kurulu), yani kontr-gerillanın ilk üyelerindendir. Devlet Bahçeli’nin de böyle bir konumu olduğu söylenmektedir.
Kürtlere ve demokrasi güçlerine yönelik özel savaş saldırılarının şimdi sistem içi güçlere yapılmasının nedenleri var. Tayyip Erdoğan yeni bir siyasi, toplumsal, kültürel ve ekonomik sistem kuruyor. Bu açıdan sistem içindeki bazı güçleri de önünde engel olmaktan çıkarmaya çalışıyor. CHP ve kendi içindeki muhaliflere yönelmesinin bir nedeni budur. Diğer bir nedeni ise bu iktidarın ideolojik, siyasi, toplumsal, kültürel temelleri çok zayıflamış durumda. Yeni siyasi sistemini kurmada çok zorlanmaktadır. Bu açıdan en küçük bir muhalefet istemiyor. Biraz muhalefet gelişince yıkılacağından korkuyor. Bu nedenle her muhalefeti PKK ve teröristlere destek vermekle suçluyor. Sistem içi muhalefeti bile beka sorunu olarak görüyor.
Mehmet Ağar’ın AKP içi muhalefeti ve yeni parti kurmak isteyenleri tehdit etmesi, bu partilerin kuruluşunu da beka sorunu olarak gördükleri anlaşılıyor. Zaten Devlet Bahçeli de benzer değerlendirmeler yapmıştı. Eski cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bakanlar da artık tehdit olarak görülüyor. Ağar kafası böyledir. Erdoğan da Ağar’laştığına göre böyle düşünmesi normaldir. Ağar döneminde Turgut Özal halledilmişti. Benzer zihniyet şimdi hedefini eski cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlara kadar genişletmiştir. Niye? Türkiye için tek doğru siyaset onların siyasetidir! Türkiye ancak faşist diktatörlükle, herkesi susturarak bekasını sağlayacaktır. Bunun dışında farklı siyaset, yönetim Türkiye’nin bekasını tehdit etmektir. Tüm faşistler ve diktatörler böyle düşünür. Erdoğan da Bahçeli de Ağar da böyle düşünüyor.
Türkiye için de tüm insanlık için de en büyük tehlike ve tehdit bu zihniyet ve uyguladığı politikalardır. Bu açıdan Türkiye halkları 2020 yılında bu zihniyete ve politikalara karşı direnerek Türkiye’yi ve insanlığı bu tehlikeden kurtarmalıdır. Şu anda Türkiye için en hayırlı iş; kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşman gören bu beladan kurtulmaktır. Yeni yıl böyle bir isteğin gerçekleşmesi için her türlü veriyi sunmaktadır. Bu temelde Türk’ü, Kürt’ü, Çerkez’i, Müslümanı, Hristiyanı, Yahudisi, Ezidisi ve Alevisiyle tüm Türkiye halklarının ve inanç topluluklarının yeni yılını kutluyor, yeni yılın Türkiye için demokrasi ve özgürlük getirmesini diliyorum.