Partisinin Çukurova Bölge Konferansı’nda konuşan HDP Sözcüsü Günay Kubilay, ulusal birliğin önemine vurgu yaparak öncelikli görevlerinin AKP’den kurtulmak olduğunu kaydetti
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Çukurova Bölge Konferansı’nı Şirin Park Otel’de gerçekleştirdi. Bölge il ve ilçe örgütlerinin yer aldığı konferansa, HDP Sözcüsü Günay Kubilay, milletvekilleri Fatma Kurtulan, Pero Dündar, Tülay Hatimoğulları ve Kemal Peköz ile Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce ile HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve Parti Meclis (PM) üyeleri katıldı.
Konferansta konuşan HDP Sözcüsü Günay Kubilay, Şubat’ta gerçekleştirecekleri büyük kongreleri öncesi hazırlık konferansları yaptıklarını ve partilerine yöne verecek temel politik argümanları açığa çıkarmaya çalıştıklarını söyledi. Ülkedeki siyasal ve ekonomik krize değinen Kubilay, “Ağır bir ekonomik kriz var. Ayrıca bir siyasi kriz var ama aynı zamanda bir jeopolitik kriz yaşıyoruz. Bir üçlü kriz döneminde HDP tarihsel bir role sahiptir ve bu toplantılardan çıkacak sonuçlara bağlı olarak HDP’nin rolünü oynayıp oynamayacağı ortaya çıkacaktır” şeklinde konuştu.
‘Faşist rejim adım adım inşa edildi’
İktisadi alanda bir emek yağmasına, doğanın talanına dayalı bir sermaye birikim rejimi var” diyen Kubilay, şöyle devam etti: “Bir ilkel birikim biçimi var. Sadece işçileri karın tokluğuna çalıştırıyorlar. Böyle bir sermaye birikim rejimi demokrasiye ihtiyaç duymayacaktır. Adım adım bir faşist rejimi inşa ettiler. Sembolik olarak Erdoğan rejimi desek de devletin tepesinde geniş bir ittifak söz konusudur. Bu nedenle onlar krizin yükünü emekçilerin üzerine yıkan bu sermaye rejiminden vazgeçmeyecekleri için siyasi olarak saray rejiminden de vazgeçmeyeceklerdir. Bu nedenle ekonomi ile siyaset iç içe geçmiştir.”
AKP’nin beka söylemiyle Kürt kazanımlarını ortadan kaldırmak için saldırılarını arttırdığını sözlerine ekleyen Kubilay, “Türkiye kapitalizmi bölgesel bir kapitalist güç olup pazardan pay almaya çalışan yayılmacı bir stratejinin sonucudur. Sömürgeci Osmanlı hayaliyle bu politikalara yöneliyorlar” dedi.
‘HDP 2 yönden sıkıştırılıyor’
“HDP tüm ilerici hareketlerin demokratik bileşkesidir” diyen Kubilay, partilerinin bu nedenle her iki taraftan sıkıştırıldığını kaydederek “Bir anlayış, ‘HDP’yi solcular ele geçirdi’ diyor. Diğeri ise ‘Sadece sınıf siyaseti yapsın’ diyen bir anlayış. İkisi de yanlış. HDP bu ikisini birleştirme potansiyeli olduğu için zaten rejimin azgın saldırılarına maruz kalmaktadır. Birleşik devrim stratejisine sahip olduğu için saldırıyorlar HDP’ye. HDP, ne Kürdistan’daki ilkel milliyetçiliğe ne de batıdaki sosyal şovenizme teslim olmayacaktır” dedi.
Ulusal birlik
Kürt sorununda iki noktaya vurgu yapan Kubilay, şunları söyledi: “Birincisi, çözüm adil, onurlu, demokratik barış yoluyla olmalıdır. Demokratik çözüm ve onurlu barış çözümü için öncelikli yaşamsal görev AKP iktidarından kurtulmaktadır. Ama aynı zamanda diğer önemli konu farklı parçalardaki Kürtlerin birleşmesini sağlamaktır. Ancak bunun doğrudan öznesi HDP değildir. HDP bu birleşmenin esas güçlerinin yardımcısıdır. DTK’nin ya da DBP’nin bu rolü üstlenmesi esastır. Bu birleşme artık yaşamsal bir sorundur. Artık hiç kimse kendi parçasındaki konjonktürel çıkarlarını öne çıkarma hakkına sahip değil. HDP bu konuda elinden geleni yapmaya çalışıyor ve yapmaya da devam edecektir.”
3’üncü yol çizgisi
HDP’nin çizgisinin 3’üncü yol çizgisi olduğunu ifade eden Kubilay, şöyle konuştu: “Bunda kafa karışıklığına yer yoktur. Bir demokratik ulus anlayışı etrafında yerel demokrasiyle güçlendirilmiş bir demokratik cumhuriyet projesidir. Ezilenlere aittir. Ama bu egemenlerin arasındaki çelişkilerden yararlanmak anlamına gelmez. Yerel seçimlerde bu stratejiye bağlı olarak muazzam bir sonuç çıkaran bir taktik izledik. AKP-MHP koalisyonunu yaşamsal bir sorun olarak gördük ve bu koalisyona kaybettirmek için çalıştık.
Derdimiz CHP’ye kazandırmak değildi, AKP-MHP’ye kaybettirmekti. Oy desteği sadece taktik adımdı. Eğer İstanbul’da Saadet Partisi’nin adayının kazanma imkânı olsaydı ona verirdik. Mesela Adıyaman’da Saadet’in adayına verdik. Bu süreci doğru okuyan ilk kişi Erdoğan oldu ve hemen bize karşı tepki verdi. Öyle büyük rant imkanları kaybettikleri ki büyükşehirlerde moral düzeyde çöktüler ve hemen Kürdistan’da kayyum siyasetine yöneldiler. Kayyum rejimi artık bir yönetme biçimidir ve merkezi devlet gücüyle yürütülüyor.”
Çok kritik ve tarihsel bir süreçten geçtiklerini belirten Kubilay, “Bugün iç birliğimizi güçlendirmeye, dik durmaya devam etmeye ihtiyacımız var. Onlar kan kaybediyor ve bir yerde durmak zorunda kalacaklar. Son söz, iç hayatımızı daha fazla demokratikleştirmeliyiz. Siyasetimizi yerelleştirmeliyiz.” dedi
HDP Sözcüsü’nün yaptığı konuşmanın ardından konferans basına kapalı olarak devam etti.