Hak ihlallerinin artarak devam ettiği Erzurum Oltu Cezaevi’nde tutukluların en az 7 çürük olması şartıyla diş tedavilerinin yapıldığı belirtilirken, koğuşlarda taciz boyutuna varan aramaların olduğu kaydedildi
Tutuklular ile Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), kadın tutukluların yaşadığı hak ihlallerine ilişkin dernek binasında açıklama yaptı. Açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma-Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) yöneticileri ile tutuklu yakınları katıldı.
Açıklama yapan TUAY-DER Eşbaşkanı Elif Haran, cezaevlerinde tutsakların maruz kaldığı hak ihlallerinin devam ettiğini, yetkili makamlar nezdinde yapılan görüşmelerin ve girişimlerin ise sonuç vermediğini kaydetti.
‘Cezaevleri nefes alınamayacak hale geldi’
Harran, aldıkları başvurular doğrultusunda dernek avukatlarının Kasım ve Aralık aylarında Bayburt M Tipi, Antep L Tipi, Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi, Oltu T Tipi, Elbistan E Tipi ve Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza infaz Kurumları’nda bulunan kadın tutsakları ziyaret ettiğini paylaştı.
Yapılan görüşmelerde tutuklu kadınların cezaevlerindeki hak ihlallerinin artarak devam ettiği aktarımında bulunduğunu paylaşan Harran, “Özellikle Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridi protesto etmek ve tecridin sonlandırılması için 7 Kasım 2018 tarihinde başlayan ve binlerce siyasi tutsağın katıldığı açlık grevi eyleminden sonra cezaevleri değil yaşamak, nefes almanın bile zor olduğu alanlar halini almıştır. Öcalan’ın çağrısıyla sonlandırılan açlık grevlerinden sonra artan baskılar özellikle hasta tutsakların ölüme terk eder gibi tedavilerinin engellenmesi başta tutsak aileleri ve biz demokratik sivil toplum kuruluşlarını ciddi anlamda kaygılandırmaktadır” dedi.
Yasaklı olmayan dergi kitaplar verilmiyor
Harran, aldıkları başvurular ve cezaevlerinde yaptıkları görüşmeler neticesinde tespit ettikleri hak ihlallerini ise şöyle sıraladı:
“Antep L Tipi Kapalı Cezaevinde görüşülen tutsakların beyanlarına göre, 6 kişilik kadın koğuşunda 10 kişinin olduğu ve bir kısım tutsağın yerde yattığı dile getirilmiştir. Ziyaret edilen birçok cezaevinde koğuşların sayı kapasitesinin üstünde tutsağın bulunduğu ve bu durumdan ötürü de tutsakların cezaevinde yaşam alanlarının daraldığı, yerlere yataklar serildiği tarafımıza iletilmiştir. Yine Bayburt M Tipi Kapalı Cezaevinde görüşülen kadın tutsaklar, koğuşta aramaların baskın ile yapıldığı, yapılan aramalarda defterlerin toplatıldığı ve tutsakların kitaplardan not aldıkları defterlerinin kendilerine teslim edilmediği, önceden mektup okuma komisyonu tarafından okunup tutsaklara verilen mektuplarında koğuş aramalarında, inceleneceği söylenilerek cezaevi yönetimi tarafından alındığı, ancak tutsaklara iade edilmediği belirtilmiştir. Tutsaklara dönük kitap, gazete ve dergiler sınırlandırılmıştır. Birçok kitap, gazete ve dergi yasaklı olmamasına rağmen keyfi uygulamalardan ötürü tutsaklara verilmediği görülmüştür. Tutsakların sağlık hakları ihlal edilerek, sağlık hakkına erişimleri kısıtlanmıştır. Özellikle Oltu T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutsakların diş tedavilerinin yapılmadığı, tutsakların en az 7 dişinin çürük olduğu durumda diş hekimine tedavi olabilecekleri şeklinde gerekçe ile tedavilerinin engellendiği bilgisi aktarılmıştır.”
Taciz boyutuna varan aramalar
TUAY-DER Eşbaşkanı, kadın tutsakların cezaevinden hastaneye veya adliyeye gidiş ve dönüşlerde, açık ve avukat görüşmelerine gidiş ve gelişlerde infaz koruma memurların taciz boyutuna varan aramalarına maruz kaldıklarını da ifade etti. Harran, Siverek T Tipi ve Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumları’nda tutsaklara verilen yemeklerin yetersiz olmasının yanında içinden böcek, izmarit, bulaşık teli, cam parçası gibi maddelerin çıktığını ekledi.
Çift kelepçe uygulaması
Yine Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda çift kelepçe uygulaması başlatıldığını, hasta tutsakların dahi çift kelepçe ile hastaneye sevkinin gerçekleştirildiği söyleyen Harran, bu konuda savcılıkla yapılan görüşmede “güvenlik” gerekçesinin öne sürüldüğünü kaydetti. Harran, bu uygulamanın “işkence” niteliğinde olduğunu söyledi.
Haran, yaşanan bu hak ihlallerine “Elbistan E Tipi Ceza İnfaz Kurumunda revire çıkışların iki haftada sadece üç gün olduğu ve bu muayene sırasında da kelepçeli muayene dayatıldığı ve kelepçenin kabul edilmemesinin ardından tutsakların muayene olamadan geri döndüğü belirtilmiştir. Özellikle cezaevlerinde bulunan hasta tutsakların tedavilerinin yapılmadığı ve hastane sevklerinin doktor kararı olsa dahi cezaevi idaresince keyfi olarak engellendiği ve bu sebeple durumlarının daha da kötüleştiği belirtilmiştir” diyerek tepki gösterdi.
İdarenin kayıtsızlığı
Cezaevi idarelerinin yaşanan hak ihlallerine kayıtsız kalmasının keyfi bir yaklaşım olmakla birlikte “suç” teşkil ettiğini vurgulayan Haran, “Bu uygulamanın devam etmesi, ileride olumsuz olayların gerçekleşmesine yol açabileceği gibi tutsakların can güvenliklerinin de tehlikeye düşebileceği endişesini taşımaktayız. Ayrıca, bahse konu cezaevlerinde tutsaklara uygulanan kötü muameleler ve cezaevi idaresi tarafından yasaya aykırı uygulanan davranışlar hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması için Adalet Bakanlığı’nı ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu gerekli yasal süreci ve çalışmayı başlatmak üzere göreve davet ediyoruz. Bizler bu sürecin takipçisi olduğumuzu siz değerli basın mensupları ve kamuoyuna bir kez daha deklare ederiz” dedi.
ERZURUM