Türkiye’de iktidarda olan AKP-MHP ittifakı her konuyu beka sorunu olarak yansıtıyor. Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli, Türkiye’yi kolay yönetmenin yolunu bulmuşlar. Her gün birkaç beka sorunu buluyorlar. Toplumu korkutuyor sonra da koyun gibi gütmek istiyorlar. On yıllardır bilmediğimiz, duymadığımız beka sorunları şimdi bir bir önümüze dökülüyor. En son Devlet Bahçeli, “Libya beka sorunumuzdur, tabi ki asker göndeririz” dedi ve herkesin ufkunu açtı! Suriye’nin kuzeyi beka sorunu, İdlib beka sorunu, Libya beka sorunu, Güney Kıbrıs’ın kıta sahanlığında gaz araması beka sorunu, HDP’li belediyeler beka sorunu, Davutoğlu ve Babacan’ın parti kurmaları beka sorunu, halkın “biz açız, ekonomi kötü” demesi, beka sorunu, AKP/MHP ittifakını desteklemeyen ve eleştiren basın beka sorunu. En büyük beka sorunu da, Tayyip Erdoğan’ın tek adama dayalı siyasi sistemini eleştirmektir.
Abdulhamit Han hazretlerinin, hafiye örgütü kim yıldız veya burun derse, takip edermiş. Abdulhamit’in burnu uzun olduğu için burun demek, Yıldız Sarayı’nda oturduğu için yıldız demek, aleyhte konuşmak ya da Abdulhamit Han’a bir tezgah kurmak olarak görülürmüş. Belki biraz abartılmıştır ancak o dönemde padişahın muhalif güçlerden korkusunu yansıttığı açıktır. Nitekim iki defa meşrutiyet ilan etmeye zorlanmış ve yetkilerinin sınırlanmasını kabul etmiştir. Tayyip Erdoğan, bırakalım yetkilerinin sınırlanmasını kabul etmeyi eleştirildikçe yetkilerini daha da arttırmaktadır.
Tayyip Erdoğan, bu yetki arttırmaya gerekçe olarak, sürekli beka sorunlarının artmasını göstermektedir. Türkiye’de Tayyip Erdoğan’dan ve Devlet Bahçeli’den başka vatanı düşünenler olmadığından, Türkiye’nin beka sorunlarını anlamadıklarından eğer Erdoğan’ın yetkileri kısıtlanırsa Türkiye’de beka sorunu ortaya çıkar, Türkiye’nin geleceği tehlikeye girer. Bu açıdan anayasa ve yasalara da gerek yoktur. Tayyip Erdoğan ne derse, onun dediğine uyulmalıdır. Zaten Tayyip Erdoğan bürokratlara, en başta da asker ve polise “mevzuatı engel görmeyin, ne gerekiyorsa yapın”, demedi mi? Tabi ki en başta da kendisi böyle yapacak ve herkese örnek olacaktır. Zaten Devlet Bahçeli, başbuğu Alpaslan Türkeş’ten bu yana “vatan söz konusuysa gerisi teferruattır” demiyor muydu? Şimdi onlarca beka yani vatan sorunumuz olduğuna göre, gerisi teferruattır. Tabi ki beka ve vatan sorununa da Türkiye’nin tek akıllı ve tek vatanseverleri olan Tayyip ve Devlet beyler, karar verecektir, vermektedir.
Tarih ve siyasetle ilgilenenler bilir ki, tüm faşist iktidarlar dış düşmanlar yaratarak yani beka ve vatan sorunlarının söz konusu olduğunu söyleyerek otoriter iktidarlarını sürdürmüşlerdir, sürdürmek istemişlerdir. Tabi ki beka ve vatan sorunlarının olduğunu söylemek, toplumları hizaya koyup koyun gibi gütmenin en kolay yoludur. Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli her gün, vatan millet Sakarya diyerek, şovenizmi körükleyip iktidarlarını sürdürmek istiyor. Aslında beka sorunu, vatan millet Sakarya demeleri de, kendi iktidarlarının beka sorunudur.
Dil ve mizah ustası Aziz Nesin, bu tür iktidarların her zaman toplumların başına çörekleneceğini düşünerek, toplumları koyun gibi güdüp kendi çıkarlarını koruyacaklarını bilerek on yıllar önce güzel bir öykü yazmış. Öykünün ismi, “Koyunlar İmparatorluğu”dur. Tam da bu günkü Erdoğan-Bahçeli ittifakının toplumu aldatmak için nelere başvuracağını önceden görmüş gibi hikayesini yazmıştır.
Hikayenin kahramanları kurtlar ve koyunlardır. Kurtlar kimdir, koyunlar kimdir, artık ona da okuyucu karar versin. Hayvanlar aleminin en güçlü varlıkları olan aslanlar, kaplanlar ve leoparlar dünyayı kendi aralarında paylaşmışlar. Kurtlara avlanma ve sömürge alanı kalmamış. Kurtlar buna bir çare bulmalıyız, demişler. Sonunda tüm koyun sürülerini kandırıp bir alanda toplayarak onları kendi sömürgeleri yapma kararı almışlar. Koyunları kandırmak için de, onların duymadığı çok tehlikeli bir düşmanın varlığına ikna etme taktiğine başvurmuşlar. Koyunları duymadıkları, bilmedikleri bu düşmanın çok tehlikeli olduğu, bu düşmanla ancak tüm koyunlar birleşip ve bir alanda toplanırsa karşı koyabilecekleri konusunda ikna etmişler. Koyunlara beka sorunu olduğunu kabul ettirmişler. Koyunlar her yerde kahrolsun ….. demişler. Bazı kurtlar da, koyun postu giyerek sürüler içine girmiş, koyunlar gibi sürekli kahrolsun….. demişler. Tabi böyle bir düşman yok. Ancak, tehlike ve beka sorunu ortaya konulmadan, koyunlar bir araya getirilemezdi! Sonuçta koyunlar hayali düşmana karşı koymak için dünyanın her yerinden gelip bir yerde toplanmışlar. Böylece kurtlar izledikleri taktikle amaçlarına ulaşmışlar. Her yerden gelen koyunlar bir alanda toplanınca, kurtlar etraflarını sarmış. Kurtların da bir sömürge ve avlanma alanı olmuş. Artık canlarının istedikleri gibi, istedikleri zamanda koyunları yiyebilirler.
Erdoğan ve Bahçeli, beka sorunu diyerek iktidarlarını ayakta tutmak istiyorlar. Sonunda tüm Türkiye halkını hatta Türkiye’yi koyunlar gibi kimlerin ağzına atarlar bilinmez. Kuşkusuz beka söylemleriyle iktidarlarını bir süre ayakta tutabilirler. Toplumu bir süre daha yönetebilirler. Ancak, bu her şeyi beka sorunu görüp üzerine balıklama atlayan Türkiye’nin sonu ne olur, gerçekten de bilinmez.
Türkiye beka denilerek bir alamet-i farikaya bindirilmiş gidiyor kıyamete.