Politikanın girmediği alan, uygulamadığı yöntem yok gibidir. Gündem değiştirme politikası da bu alanlardan biri. İtinayla kurgulanıp başarılı bir şekilde uygulandığında başarıya ulaşması kaçınılmazdır. Türkiye’de de iktidarlar, türlü yöntemlerle yapay gündemler oluşturarak, asıl ilgilenme durumunda olunması gereken konuları gözden kaçırmaya çalıştı her zaman.
Oluşturulacak gündem önceden medyadaki yandaşlara servis edillir. Manşetler atılır.Bu sayede ‘nereden çıktı bu gündem’ serzenişinin önüne geçilir. Toplum hemen yeni gündemin üstüne atlamaya hazırdır zaten. Artık iktidar kendini bu tartışmanın dışında gösterir. Onun adına kalemşorları ve sözcüleri devreye girer. Yeni gündem oluşturulduktan sonra eski gündem yavaş yavaş geri çekilir gazetelerde ve tv’lerde geri sıralarda verilir. Sıra yeni gündemin abartılmasına gelmiştir. Köpürtme işi yine medyanındır. Artık her şey hazır, iktidar olarak konuyu istediğiniz gibi şekillendirip kullanabilirsiniz.
***
Noam Chomsky, dikkat dağıtma, gündem değiştirme stratejisini söyle betimler: “Toplumun dikkatini gerçek toplumsal sorunlardan uzaklaştırarak, önemsiz konularla uğraşmasını sağlamak. Toplumu meşgul etmek, düşünmesine vakit bırakmamak.”
İktidar aleyhinde olaylar geliştiğinde hemen gündem değiştirilir. Gerçek gündem esir alınır, onun yerine uygun bir gündem oluşturulur ve devreye sokulur. İlginçtir muhalefet de anında oltaya atlar. Muhalif parti temsilcileri, akedemisyenler, gazeteciler kanal kanal gezerek yorum üstüne yorum yaparlar. Tartışmalar alevlendikçe dinleyicilerin gerçek gündemden uzaklaştırılması kolay hale gelir. Korkmuş, sinmiş, teslim olmuş medya da gerçek gündemi saklamak üzere oluşturulmuş bu yapay gündemin değirmenine su taşırlar. Bu sayede gerçek sorunlar ve sıkıntıları el birliğiyle halıların altına süpürülmüş olur… İktidar bu konuda bir hayli başarılı. Önce en yetkili ağızlardan bir gündem yaratılır sonra bu gazetelerin, ana haber bültenlerinin manşetine taşınır. Sonrası bildik tartışmalar. Oysa gerçek gündemi yok etmek üzerine kurulmuş bu taktiklerin boşa çıkarılması muhaliflerin yaşanan gerçeklerden kopmamasına, gerçek gündemi ısrarla sıcak tutmasına bağlıdır.
***
Toplumsal barış ve insanca bir yaşam talep edenler hain ilan ediliyor. ‘Savaşa, faize, israfa, yandaşa değil, emekçiye bütçe’ diyenlerin sesi kısılmaya çalışılıyor. Ekonomi dibe vurmuş, işsizlik,yoksulluk tavan yapmış. Her gün zam üstüne zam. Üretici, işçi, esnaf perişan… Türkiye’de 2019’un ilk 11 ayında en az 430 kadın öldürüldü: Evde, sokakta, işyerinde, gözaltında, cezaevinde yaşanan kadına yönelik şiddetin haddi hesabı yok. İçişleri Bakanlığı tarafından belediye başkanlarına yönelik verilen kayyum ve görevden uzaklaştırmalar hız kesmeden devam ediyor. Başkanlar ve meclis üyeleri bir bir gözaltına alınıp tutuklanıyor. Türkiye hapishaneleri, başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere her türlü insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin yapıldığı birer işkence mekânları haline gelmiş. Ve daha birçok sorun. Bu tür sorunlar gündem olmaz bir türlü..Medyada da yer verilmez.. Verilse de çarpıtılarak verilir. Şairin dediği gibi her şey yalana dair:
‘İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa, duvarda afiş,
sütunda ilan yalan söylüyorsa,
beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak
baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa,
ninni yalan söylüyorsa,
rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan
yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin
gecelerinde ayışığı,
ses yalan söylüyorsa,
söz yalan söylüyorsa,
ellerinizden başka her şey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
elleriniz karanlık gibi kör,
elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin
diyedir.’