Açıklamaları iddianame konusu olan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, duruşmada ‘Biz lafımızı eğip bükecek bir parti değiliz. Bu konuşmalar dün de yapıldı, bugün de yapılıyor, yarın da yapılacak’ dedi
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın hakkında hazırlanan 7 ayrı fezlekenin birleştirilmesiyle oluşturulan davanın 16’ncı duruşması Ankara 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 92 sayfalık dosya kapsamında 30 yıldan 83 yıla kadar hapis cezası istenen Yüksekdağ’ın Demokratik Toplum Kongresi (DTK) içerisindeki faaliyetleri ve diğer eylemleri nedeniyle “örgüt yöneticisi” sıfatıyla cezalandırılması isteniyor. Ankara Adliyesi’nde yapılan duruşmaya HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç ve HDP Muş Milletvekili Mensur Işık takip etti.
‘Varlıklarını yargıyla sağlıyorlar’
Yüksekdağ, savunmasında partilerine yönelik siyasi soykırım yapıldığını, ve operasyonların farklı biçimleriyle karşı karşıya kaldıklarını belirtti. Yüksekdağ, iktidara atıfla “Kendi varlıklarını yargıyla sağlıyorlar. Kayyım atamalarıyla temsiliyete müdahale ediliyor” dedi.
Yüksekdağ’ın savunmasından bazı başlıkları şöyle: “Hukuki olarak başkan seçilmesinde sorun olmayan biri iki gün sonra sorun görülüyor, mazbatasına el konuyor. Kriminalize etme ve hedef haline getirilerek bugün itibarıyla 33 belediyemize el konuldu yerine kayyım atandı. Bu tablo içinde ne bu yargılamaların sağlıklı şekilde sürdürülmesi ne de olağan yaşamın sağlıklı sürdürülmesi mümkün. Siyasi iktidar toplumsal yapıya kendi hastalığını bulaştırmıştır. Bu hastalığın bulaşması sonucu çok ciddi toplumsal siyasal travmalar oluşuyor.”
‘Toplumsal patlamalar yaşanacaktır’
“Biz her şeyden önce hakikate ışık tutmak durumundayız. Dün bu ülkede Ceren adında gencecik bir kadını sokak ortasında öldüren bir katil bu ülkede iyi hal indiriminden yararlanarak açık cezaevine denetimli serbestlik gibi haklardan ve esnetilmiş hukuk kurallarından yararlanarak sokakta hiç bir denetime uğramaksızın yeni cinayetler işleyebilir. Aynı ülkede bir insan cumhurbaşkanını eleştirdiği için 3-4 yıl cezaevinde kalabiliyor. Bu ülkede gazeteciler yıllarca hapishanelerde süründürülebiliyor. Siyasetçiler yıllarca hapis yatırılabiliyor. Bu durum sürdürülemez demiyorum ama bu durum böyle götürülse bile bunun sonucu olarak çok büyük toplumsal patlamalar yaşanacaktır.”
“HDP’li belediyelere el konulması demek eşit kadın temsiliyetine darbe yapmak demektir. Bu zulmün demokratik biçimde hesabını sormak konusunda en ufak tereddüt göstermeyeceğiz halkımıza güveniyoruz, halkımız da kendisine güveniyor. Hapishanelerle durdurulamayacak bir seviyeye gelmiştir.”
Yüksekdağ, konuşmasına birleşen fezlekeye ilişkin olarak devam etti. 2016 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevlerinde Diyarbakır’da yaptığı konuşmadan kaynaklı hakkında düzenlenen fezlekeye dair şunları söyledi: “2016 yılında Türkiye’de siyasetin temel konusu Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit konusuydu. 2019 yılında yine bu sorun ciddi bir kriz olarak karşımıza çıktı ve açlık grevi bu sorunun çözümü idi.
‘Bir ülkenin barış umuduyla oynanmaz’
“Siyasi iktidarın zihniyeti statükocu olunca tarih tekerrür ediyor. 2016’da yaptığını bugün yine tekrar ediyor. 2016’da bu sorunu çözmeyerek derinleştirdi, bugün yine derinleştiren bir rol oynuyor. İktidar, İmralı’daki tecrit meselesini kendi siyaset tarzının aparatı olarak görüyor. O kadar görüşme yapıldı hukuki olarak, siyasi güvenilirlik bakımından korunması gereken bir sistem var ama siyasi iktidar ‘Canım istediği zaman görüştürürüm’ diyor. Yani bunu siyasi yönetimin bir enstrüman olarak görüyor. Bizler dün de bu kadar hayati bir konu üzerinden oyun oynanmayacağını ifade ettik. Konuşma içeriğimde bu vardı, bugün de aynı şeyi söylüyorum. Bir ülkenin barış umuduyla oyun oynanmaz. Bugün de aynı çaba içerisindeyim. 3 aydır İmralı ile görüşme yapılamıyor. Yeni bir siyasi oyun kurma aşamasında İmralı’yı bir aparat olarak kullanma arayışını da açık etti. Yerel seçim döneminde çıktılar İmralı’dan yapılan açıklamayı ‘destekleme çağrısı yaptı’ diyerek pazarlamaya çalıştılar. Bu iktidar neresinden baksanız elinizde kalır.”
‘Öcalan bir haftada çözerim demişti’
“Biz lafımızı eğip bükecek bir siyasi parti değiliz ki. Biz gerilime rağmen fikirlerimizi savunmak gibi bir sorumluluğu taşıyoruz. Bu tür konuşmalar dün de yapıldı bugün de yapılıyor yarın da yapılacak bunda bir yanlışlık yok. Türkiye’nin çok temel bir siyasi sorununa yapılan bir vurgu vardır konuşmamda, bu sorunun barış ve demokrasi çerçevesinde çözülmesi için yapılmış bir çağrı vardır. Türkiye barışa kavuşacaksa savaş ikliminden kurtulacaksa bizler burada oturmaya hazırız. Bugün Suriye’de, Türkiye bir çatışmanın içerisinde. Ortadoğu’da çok ciddi bir emperyalist müdahale gerçekleştiğinde elinden gelen her şeyi yapıyor. Bu yetmiyor Libya’da savaşın tam merkezine oturmaya çalışıyor. Normal siyasal döngü içinde durmaktan kopmuş bir siyasi iktidar var.”
‘Bakanlığa göre terör tehdidi hiç bitmez’
“Suriye savaşı yetmedi şimdi Libya’da savaşın merkezine taşınıyorlar. Bu içinde bulunduğumuz savaş ve kriz durumunu gittikçe derinleştiriyorlar. Abdullah Öcalan çok net ifade etti; ‘Kürt sorununun güvenlik krizine neden olduğunu mu düşünüyorsunuz gelin 1 haftada bu sorunu çözebilirim.’ Türkiye’nin demokratik bünyesinin güçlendirilmesi gerek iç barışının kurulması gerek. Bakın Efrin operasyonu yetmedi Kuzey Doğu Suriye’ye başka bir harekat gerçekleştirildi. 300’ü sivil bine yakın insan öldürüldü. Türkiye kimyasal silah kullanmaktan BM elinde dosyası olan bir ülke haline geldi. Kürt halkına kadim kardeşliği bir düşmanlığa dönüştürmek pahasına girişilen bir hareketti. Ne oldu? Kürtlerin seçilmiş siyasi iradeleriyle tüm dünyanın diplomasi yürüttüğü güçlerle Türkiye hala savaş yürütüyor. Bununla mı gurur duyacağız? İçişleri Bakanlığına göre terör tehdidi hiç bitmez. Çünkü terör bitse kendileri biter. Bu olağanüstü savaş halini ne zamana kadar sürdürebilecekler?
‘Türkiye Rusya’nın vesayeti altına girmiştir’
“Bizim gerçek anlamda bir demokratik tahkimata ihtiyacımız var. Böyle bir iktidar olduğu müddetçe Türkiye kaybediyor. Kan üzerinden o kadar büyük üstünlük gösterileri yaparak operasyon hareketi yürüterek kazandık dedikleri zafer, Amerika hamiliği yerine Rusya hamiliğidir, başka bir şey değildir. Şu an Türkiye Rusya’nın vesayeti altına girmiştir. Türkiye’de barış ikliminin gelişebilmesi, çatışmanın son bulabilmesi, faşist siyaset ortamının ortadan kaldırılması için demokrasi mücadelesinin geniş zeminlerde oluşturulması gerekiyor. HDP olarak elimizden geleni yapacağız. Bu ülkenin halkları neyi hak ediyorsa o doğrultuda hareket edeceğiz. Kaderimizi siyasi iktidara rehin vermeyeceğiz.”
Duruşma ertelendi
Savunmasını sonlandıran Yüksekdağ, sağlık sorunları olduğunu ve duruşmanın ikinci celsesine katılamayacağını belirtti. Yüksekdağ’ın savunması ardından duruşma avukatların beyanlarıyla devam etti.
Avukat savunmaları ardından iddia makamı Yüksekdağ hakkında istenen ceza miktarının alt ve üst sınırının yüksek olması, suçlamaların katalog suçlar arasında yer alması ve adli kontrol hükümlerinin yetersiz olacağı gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Ara kararını veren mahkeme heyeti iddia makamının taleplerini kabul ederek, Yüksekdağ’ın tutukluluk halinin devam kararı verdi. Bir sonraki duruşma 10 Mart 2020 tarihine ertelendi.
Kaynak: MA