Erken seçim çağrılarını yineleyen Sezai Temelli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin sürdürülebilir olmadığını ve bu sisteme, bu iktidara son verme zamanı geldiğini söyledi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi, Eş Genel Başkanlar Başkanı Sezai Temelli ve Pervin Buldan başkanlığında parti Genel Merkezi’nde toplandı. Toplantının açılışında Sezai Temelli, PM üyelerine seslendi. Temelli, konuşmasına parti olarak 4’üncü Olağan Kongrelerinin hazırlık çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti. Kayyum rejimi döneminde anayasa 38 kez ihlal edildiğini söyleyen Temelli, Çağrımız tüm Türkiye halklarına, çağrımız emekçilere, kadınlara, gençlere; Türkiye’yi bu ceberut iktidardan hep birlikte kurtaralım” diye seslendi.
‘HDP Türkiye’yi değiştirecek’
HDP’nin Türkiye halkları için yegane iktidar seçeneği olacağını ve Türkiye’yi Ortadoğu’yu değiştireceğini söyleyen Temelli, “Bir seçenek ortaya koyduk. Şimdi bu seçeneği bir iktidar seçeneğine dönüştürme zamanı gelmiştir. Bu inançla, bu kararlılıkla bu mücadele azmi ile önümüzdeki dönemi yan yana var edeceğiz. İnanıyorum ki önümüzdeki dönemde Özlemini duyduğumuz o onurlu barışı demokratik cumhuriyeti var edecek en büyük güç olacaktır” dedi.
Katliamlar coğrafyası
Maraş Katliamı ve‘Hayata Dönüş Operasyonu’larına da değinen Temelli, Önümüzdeki hafta Roboski’de yitirdiğimiz 34 canı anacağız. Ama katliamlar bitmiyor. Dönüp baktığımız da bir katliamlar coğrafyasında yaşıyoruz. Her güne bir katliam sığdırmış bir zihniyetle karşı karşıyayız. O yüzden bir yüzleşmeye ihtiyacımız var” diye belirtti.
‘Sürdürülebilir bir sistem değil’
Temelli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin sürdürülebilir olmadığını ve bu sisteme, bu iktidara son verme zamanı geldiğini ifade etti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin toplumları ayrıştıran, halk düşmanlığından, Kürt düşmanlığından beslenen bir sistem olduğunu vurgulayan Temelli, “Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi dediğimiz bu sisteme dönüp baktığımızda geride bıraktığımız bir buçuk yıl içinde ne toplumsal ne siyasi ne iktisadi barış kaldı. Zaten yoktu diyeceksiniz ama olma umudunu da dinamitleyen bir sistem” dedi.
‘Kabine halka savaş açmış durumda’
Cumhurbaşkanı Hükümet Sisteminin kabinesinde yer alan bütün üyelerinin halka, topluma savaş açtığını belirten Temelli, “Bir İçişleri Bakanı var ki evlere şenlik. Topluma sürekli şiddet empoze eden, toplumları, halkları ayrıştıran bir bakandır. Bakan demeye bin şahit lazım. Kendi suçlarını örtbas etmek için iftira atan, milletvekillerimizi suçlayan, örgütümüze savaş açan, her gün HDP’yi düşmanlaştıran o diliyle toplumu düşmanlaştıran bir kabine üyesidir” ifadelerini kullandı.
‘İktidar işkenceyi sistematik hale getirmiş’
Temelli, Mezopotamya Ajansı’ndan Ruken Demir, Jinnews’ten Melike Aydın Şakran Cezaevi’ne girerken ciddi bir işkenceye maruz kaldıklarını söyledi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslenen Temelli, “Daha birkaç gün önce işkenceye sıfır tolerans diyen bu bakana hatırlatmak istiyorum. İstanbul Gençlik Meclisi üyeleri gözaltına alındığında yaşananların belgeleri hala ortada. Çıplak aramadan şiddete dövülmeye her türlü darbeye dair belgeler ortadadır. Yine hatırlatayım Van’da Şahin Ailesi. O ailenin ne yaşadıklarına dair fotoğrafları hala hafızalarımızda. Gevaş’ta mantar toplayan köylülere yapılan işkence, Halfeti’de 54 insana yapılan işkence. Bunlar aklımıza gelen bir kaç tane işkence vakası. İşkence neredeyse iktidarın son döneminde sistematik hale gelmiştir. Artık her türlü işkence ile toplum yüz yüzedir” dedi.
İmralı tecridi
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride de değinen Temelli, “Tecrit var olduğu sürece hukuksuzluk kaynağını buradan yoluna devam edecektir. Öyle de oluyor. Tecrit ve sonrasında gelen mutlak tecrit dönemiyle beraber Türkiye paralel hukuk var etmiştir. Tüm bunlar ortadayken hukuksuzluk adeta genel geçer bir yönetim haline getiren bu iktidar sıkıştıkça da Kürtlere saldırmaya, HDP’ye saldırmaya, Türkiye’deki sosyalistlere, devrimcilere, emekçilere saldırmaya devam ediyor” diye belirtti.
‘Elif Kısa’nın bugün serbest bırakılması gerekiyor’
Temelli, Elif Kısa’nın haksız hukuksuz yere cezaevinde tutulduğunu belirtti. Temelli, “Oysa hiçbir suçu yok, hiçbir arkadaşımızın bir suçu yok. Bu zihniyet kendi meşruiyetini bu düşmanlıktan alıyor. Elif Kısa’nın bugün serbest bırakılması gerekiyor. Tıpkı haksız yere tutuklu bulunan diğer arkadaşlarımız gibi” dedi.
‘Kayyım rejimi döneminde anayasa 38 kez ihlal edildi’
Kayyum politikalarına da değinen Temelli şunları söyledi: “Kayyım rejimi başlı başına hukuksuzluk rejimi. Kayyım rejimi başlı başına hukuksuzluk, çünkü Anayasa ihlali ve ‘Anayasayı bir kere ihlal etmekle bir şey olmaz’ diyen bu zihniyet kendini o denli yeniden yeniden üretti ki sadece kayyım rejimi döneminde anayasa 38 kez ihlal edildi. Bir anayasa suçu işlendi. TCK 309 maddesi çok açık bu konuda. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı neden resen harekete geçmiyor, o da bizim açımızdan merak konusu. Anayasanın bu denli açık ihlal edildiği kayyım atamalarında 38 kez açığa çıkmış durum ortadayken, TCK’de amir hüküm de çok açıkken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı harekete geçmiyor buradan çağrı yapıyorum bu suç durumunu teşhir ediyorum harekete geçmesi için de göreve davet ediyorum.”
Kanal İstanbul
Sadece 30-40 yıl enerji üretecek bir hidroelektirik santral uğruna tarih yıkımların devam ettiğini vurgulayan Temelli konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu zihniyet kent yıkımcıdır, tarih yıkıcıdır doğa talancıdır. Tıpkı Hasankeyf’e yaptıkları gibi. Utanmadan o tarihi binaların taşınmasını bir marifet gibi anlatıyorlardı. Utanmazlıklarının göstergesi taşıdıkları binalardır. Şimdi aynı felaket Sur’u, İstanbul’u bekliyor. Kanal İstanbul dedikleri proje, rant projesidir. O kadar aciz durumdalar ki ülkeyi parsel parsel pazarlıyorlar. Bu pazarlamanın yegane yolu da büyük projelerden geçiyor. Bunu planlamak ve sonrasında doğa talanına, kentsel yıkıma yol açacak bir projeden bahsediyorlar.”
2020 bütçesi
Kabinedeki iktisadi şiddeti körükleyen bir bakan da Ekonomi Bakanı. Ne diyordu? ‘Dolar düşüyor 5 TL’nin altına düşecek’. Ama ne oldu 6 TL’nin üzerine çıkıyor. O denli müdahale etmelerine, halkın toplumun kaynaklarını o denli çarçur etmelerine rağmen döviz yükselmeye devam ediyor. Bir kriz çarkı içindeyiz. Şimdi tekrar döndük döviz krizi aşamasına kriz sarmalı devam ediyor. Krizden çıkabilecek bir çözüm üretemiyorlar, bu çözümü üretecek akla da sahip değiller. Bütçeye dönüp baktığınız da krizleri aşmaya dönük değil, tam tersine bu krizleri derinleştirecek, yıkımı derinleştirecek bir bütçe.
Libya meselesi
Bunun böyle gitmeyeceği artık tüm çıplakla ortada. O denli siyaseten tükenmişlik hali var ki bunun son örneği Libya. Suriye meselesinden hiç ders alamamış bir iktidar şimdi de aynı senaryoyu Libya için önümüze getiriyorlar. Şimdi kalkmış diyor ki; ‘Libya bizim için vazgeçemeyeceğimiz bir müdahale alanıdır’. Suriye konusunda zerre kadar ders alamamışlar şimdi İdlib’den gelecek olan 80 bin kişi dünyayı tehdit ediyordu. Bu İdlip nasıl ortaya çıktı ya da Suriye’de IŞİD ve sonrasında gelişen çetele kimin marifetiyle bu hale geldi. ‘Suriye’nin toprak bütünlüğü’ diyor. Bu toprak bütünlüğüne saygı göstermeyen yegane unsur sizsiniz. Aynı şey yarın Libya’da da karşımıza çıkacak.
Erken seçim çağrısı
Erken seçim çağrısı yaptık, ne kadar çabuk kurtulursak o kadar iyi diye. Bu çağrıyı yaparken bunun sadece bir seçim çağrısı olmadığını anlattık. Bir sistem değişikliğine yeniden ihtiyacımız var. Eskiye öykünerek bunu söylemiyoruz. Evet sistem değişmeli ama eskiyi tekrar ederek değil. Bu sistemi ancak demokratik bir anayasa ile var edebiliriz. Bunu yapabilmek adına erken seçim dedik. Bunu yapabilmek adına Türkiye’nin önünü açabilecek bir adım attık. Erken seçimden ya da seçimden kaçmaya devam edecekler.
Türkiye halklarına çağrı
Bu tükenmişliklerini aslında sandıkta belgelenmesi olacaktır. Erken seçim kaçınılmaz ama erken seçime kadar yaşayacaklarımız var. Konferanslara gidiyoruz büyük kongreye gidiyoruz ama bu sadece HDP’nin kendi içine dönük bir arayış olmayacaktır. Bunun çok daha ötesinde büyüyen genişleyen toplumu örgütleyen hep birlikte Türkiye’yi Ortadoğu’yu dönüştüren demokratik toplum anlayışıyla demokratik Türkiye’yi var eden ve tabi ki onurlu bir barışı var edebilecek bir Türkiye için…Erken seçime giden yolu örmek örgütlemek ve erken seçim sonrası da bir dönüşüm değişim programı olarak bir geçiş programı olarak o demokratik rejimi var etmek çoğulcu laik bir demokratik parlamenter sistemi var edecek bir dönüşüm sağlamamız lazım. Çağrımız tüm Türkiye halklarına, çağrımız emekçilere, kadınlara, gençlere; HDP büyük kongreye gidiyor gelin bu süreci hep birlikte örelim. Türkiye’yi bu ceberut iktidardan hep birlikte kurtaralım.”
ANKARA