4 Temmuz 2018 günü, Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde sınır hattında oyun oynayan 15 ve 12 yaşındaki iki kardeş bir cisim bulur. Eve götürdükleri bu cisim oynarken ellerinde patlar. Çocuklar ve evde bulunan anneleri ağır yaralanarak hastaneye kaldırılır. Neyse ki üçünün de durumu -artık- iyi… Neyse ki artık iyiler, çünkü bu kez Suriye tarafından geldiği düşünülen bu tür patlamamış mühimmatlar pek çok çocuğun yaşamını kaybetmesine sebep olabiliyor. Hatırlayalım…
Sadece 2018’de 12 Mayıs’ta 11 yaşındaki Hogir, 10 Mart’ta 10 yaşındaki Berat oyuncak sandıkları “cisimleri” ellerine alarak yaşamını kaybetti. 2017’de ise 5 yaşındaki Sıdıka, 3 yaşındaki Havin, 5 yaşındaki Fatih 12 yaşındaki Muhammet, 9 yaşındaki Abdulkadir, 6 yaşındaki Umut yine benzer şekilde yaşamını yitirdi. Onlarca çocuk ise yaralandı.
Dünyanın her yerinde özellikle sınır bölgelerinde mayınların ve çatışma atıklarının potansiyel mağduru genellikle çocuklar oluyor. Çünkü doğası ve gelişimsel özellikleri gereği meraklı olan, oyun kuran çocuk; parlak renkli, farklı büyüklükte ve biçimlerde, daha önce hiç görmediği, bilmediği, hiç dokunmadığı ama merakla dokunmak istediği bu cisimleri eline alıyor, oyununun bir parçası, oyuncağı haline getiriyor.
Nobel Ödüllü Uluslararası Kara Mayınları Yasaklanasın Kampanyası ( ICBL), kara mayınlarının etkilerine yönelik tüm dünyadaki durumu ortaya koymak için her yıl “Land Mine Monitor” ismiyle bir rapor hazırlıyor. Aralık 2017 yılında yayınlan son rapora göre; çatışma olan yaklaşık 40 bölgede, sadece 2016 yılında, en az 2089 kişi yaşamını kaybetti. Yaşamını kaybedenlerin yüzde 42’si çocuk… Raporda bu sayının 1999 yılından beri en yüksek sayı olduğu ve yaşamını kaybeden çocuk sayısının her yıl gittikçe arttığı da belirtiliyor.
Mayınsız Bir Türkiye Girişimi ise her yıl ortalama 180 kişinin mayın veya patlamamış mühimmat nedeniyle yaşamını yitirdiğini ya da sakatlandığını belirtiyor. Bunların üçte birinin çocuklar olduğunu söylüyor. Toplumsal Duyarlılık ve Şiddet Karşıtları Derneği (Duy-Der) de, Türkiye’nin Ottowa Sözleşmesi uyarınca sınırları ve kontrolü altındaki tüm bölgelerdeki mayınları 2014 yılına kadar tamamen temizlemek yükümlülüğü altında olduğunu ancak bunu yerine getiremediğini ve Türkiye’nin 8 yıl ek süre talebinde bulunduğunu belirtiyor.
Evet, tüm dünyada, savaşların, çatışmaların olduğu yerlerde insan hakları sözleşmelerine göre bu tür mühimmatların temizlenmesi yani çocuk ölümlerinin engellenmesi devletlerin yükümlülüğünde. Devletler insanları mayınlardan ve savaş atıklarından korumak için; bu tür mühimmatların bulunduğu bölgeleri temizlemeli, gerekirse çitlemeli, girilmez hale getirmeli, bu konuda riskli bölgede yaşayanların -başta çocuklar olmak üzere- kendilerini korumalarını sağlayacak, farkındalık yaratacak çalışmalar yapmalı.
Geçen yıl yaşamını kaybeden Muhammet ve Abdulkadir kardeşlerin kuzeni, köylerinin çevresinde patlamamış mühimmatları kuzenlerinin ölümünden önce fark ettiklerini ve temizlenmesi için başvuru yaptıklarını ancak sonuç alamadıklarını belirtmiş, bir kere daha çağrıda bulunmuştu. Muhammet ve Abdulkadir’den sonra başka çocukların yaşamını kaybetmiş olması bu çağrıya kulak verilmediğini gösteriyor ama çocukların ölmemesi için biz de çağrı yapmaktan vazgeçmeyelim. Çağrıyı tekrar edelim ve en azından farkındalık çalışmaları için olanaklar yaratmayı deneyelim…
Farkındalık çalışmaları için ulaşılabilecek sivil toplum kuruluşları: Mayınsız Bir Türkiye Girişimi www.mayinsizbirturkiyegirisimi.org Toplumsal Duyarlılık ve Şiddet Karşıtları Derneği (Duy-Der) duyder.wordpress.com