Bakırköy’de açlık grevlerine dikkat çekmek için yaptıkları eylemde gözaltına alınan ve haklarında dava açılan Beyaz Tülbentli Anneler, mahkemede gördükleri işkence ve kötü muameleyi teşhir etti.
İstanbul’un Bakırköy ilçesinde açlık grevine dikkati çekmek için yaptıkları eylemden dolayı gözaltına alınıp, haklarında “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” “örgüt üye olmamakla birlikte yardım etmek” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla dava açılan Beyaz Tülbentli Annelerin ilk duruşması, Çağlayan’da bulunan İstanbul 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı Hakların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut’un yanı sıra çok sayıda kişi takip etti.
Beyaz Tülbentli Anneler ve müdafi avukatlar duruşmada hazır bulundu. Kimlik tespitinin ardından Beyaz Tülbentli Anneleri söz aldı. Anneler savunmalarını Kürtçe yaptı.
İkaz yapılmadı
İlk olarak söz alan annelerden Behiye Dağ, olay yerine açlık grevlerine dikkati çekmek için oturma eylemi yapmaya gittiğini söyledi. Oturma eylemi yapılacak olan alana gittiklerinde polis ekipleri tarafından hiçbir uyarı yapılmadan kendilerine müdahale edildiğini belirten Dağ, “Polisler hiçbir ikaz yapmadan, bizlere müdahale ederek, darp etti. Darp etme polis aracının içinde devam etti. Yasal haklarımı kullandım” dedi.
İşkenceyi anlatmaya izin verilmedi
Gözaltında çıplak aramaya maruz kaldığını ifade eden Dağ’a mahkeme heyeti müdahale ederek, “İddianame konusu değil. İddianamede doğrultusunda savunma yap” demesi dikkat çekti. Mahkeme heyetinin savunma hakkını ihlal ettiğini belirten avukatlar, “Ortada bir işkence durumu var. Olayla tamamen ilgili bir unsur; müvekkillerimizin savunmasına müdahale edilmemeli” diyerek itiraz etti.
Avukat salondan çıkartıldı
Ardından söz alan Kumri Akgül, gözaltı sırasında ve gözaltında yaşadıklarını şu şekilde anlattı: “Yerlerde sürüklenerek gözaltına alındık. Gözaltı aracında da yine aynı şekilde fiziki ve sözlü kötü muameleye maruz kaldık. Torunum yaşındaki polislerin kötü muamelesine maruz kaldım. Beyaz tülbentimi yere attı. ‘Ayıptır, yapmayın’ dedim. Emniyette de kötü muameleye maruz kaldık.”
Mahkeme heyeti Akgül’nün yaptığı savunmada işkence ve kötü muamele ile ilgili bölümü tutanaklara geçmemesi üzerine müdafi avukatlar yeniden itiraz etti. Avukat Gökmen Yeşil, müvekkillerin savunmalarına müdahale edildiğini belirterek, müvekkilin işkence ve kötü muameleyle ilgili olduğu bölümü tutanaklara kayda geçmemesinin savunma hakkı ihlali olduğunu hatırlattı. Avukat Gökmen Yeşil, itiraz üzerine mahkeme heyeti tarafından salondan çıkarıldı.
Bunun üzerine söz alan avukat Selin Yıldırım, savunmaların tutanaklara geçmesini istedi. Yaşanan gerginlikten dolayı mahkeme heyeti duruşmaya kısa ara verdi.
‘Böyle bir şey daha önce yaşamadım’
Verilen aradan sonra Menekşe Demir savunma yaptı. Oturma eylemi yapılan alana gittiklerinde alanın polis ekipleri tarafından kalkanlarla kapatıldığını söyleyen Demir, “Milletvekilleri önümüzde amirle görüşmek istedi. Bizde o sırada kaldırımda oturduk. Kaldırımda okuturken, birden ‘al al’ diye bir ses duydum. Bize ilk müdahalede darp edildiğimiz için bir anne darp alınca ambulans diye bağırdım. Ardından erkek polis beni yere yatırdı, kadın bir polis de saçımdan tutup çekiyordu. Defalarca hasta olduğumu söylememe rağmen darp edildim. Gözaltı aracında belirli bir süre nefes alma sorunu yaşadım. Buna rağmen bir polis beni darp ederek, ağza alınmayacak hakaret etti. Böyle bir şeyi filmlerde bile görmedim. Kızım ve kardeşim avukat olmalarına rağmen bize yapılanları onlara anlatmadım” diye konuştu.
Gözaltı aracında kötü muamele
Müdahale sırasında bir arkadaşının baygınlık geçirdiğini anlatan Özlem Noyan, “Baygınlık geçiren arkadaşımıza müdahale edecekken, bizler gözaltına alındık. Gözaltı aracında avukat arkadaşımıza ve bizlere işkence yapıldı. Yine aynı şekilde Vatan Emniyeti’nde kötü muameleye maruz kaldık” şeklinde anlattı. Beyaz Tülbentli Annelerle birlikte gözaltına alınan Haci Ugiş, olay günü maruz kaldıkları durumu şöyle anlattı: “Polisler orantısız güç kullanarak anneleri darp etti. Anneleri darp eden polislere, ‘Onlar anne yapmayın. Eğer darp edecekseniz onların yerine beni dövün’ dedim. Böyle söyledikten sonra polisler beni darp ettiler. Çok ciddi bir şekilde darba maruz kaldım.”
Orantısız güç
Müdafi avukatlardan Pınar Bayram, olay günü orada olduğunu belirterek, “Polisler herhangi bir uyarı yapmadan bizim etrafımızı sararak, müdahale etti. Avukat olduğumu söylememe rağmen ısrarla beni de gözaltına almaya çalıştılar. Polis orantısız güç kullandı. Tüm sanıklar hakkında beraat talep ediyorum” dedi.
Çıplak arama
Avukat Rengin Ergül, Kumri Akgül’ün savunmasına müdahale edildiğini, savunmasını tamamlamak için sorular yönelteceğini söyledi. Ergül’ün, “Gözaltına alınma sırasında zor kullanıldı mı?” sorusu üzerine Akgül, “Biri erkek 6 polis dirsekleri boynuma vurdu. Belimden ameliyatlı olduğumu söylememe rağmen defalarca vurdular. Sözlü ve fiziki hareketlere maruz kaldım. Polislere, ben anneyim başörtümü almayın dedim. Araç içerinde yine darp edildik. Vatan Emniyet’te çıplak aramaya tabi tutulduk. Onlara ‘Torunum yaşındasınız, bu zulmü yapmayın’ dememe rağmen yaptılar. Kamera ile görüntüleyerek bizleri çıplak aramaya maruz bıraktılar” diye anlattı. Akgül, “Müvekkillerimizin anlatılanlara bakıldığında, asıl yargılaması gerekenlerin kolluk güçleri olduğunu görüyoruz. Orantısız güç kullanan polisler hakkında işlem yapılması gerekir” talebinde bulundu.
Avukatlardan Seyit Demir, davanın hukuki bir davayla açıklanacak bir tarafının olmadığına işaret ederek, şunları söyledi: “Bu davada soruşturma tam tersi bir şekilde işlemiş. Hukuki ve insanı olarak kullanılan bir hakkı polis orantısız güç kullanarak müdahale etmiş. İddianameye müvekkillerimizin beyaz tülbentleri olması dramatik olarak geçmiş. Müvekkillerim dini ve kültürü olarak kullandıkları bu beyaz tülbentlerin Kürt geleneğinde önemi var. Beyaz tülbent atıldı mı, en kanlı çatışmalar birer durur Kürt geleneklerinde. Bu tarz bir ifadenin iddianame de olması kabul edilemez.”
Talepler reddedildi
Avukat Sezin Uçar da, sorgu tutanaklarında müvekkillerinin işkenceye maruz kaldığına dair kayıtların olduğunu söyleyerek, “Heyet, bu işkence açığa çıkarmalı. Bu anlamda olayın tanıkları dinlenmeli” talebinde bulundu. Talebi reddeden mahkeme heyetine itiraz eden Uçar, “İşkence yapıldığına dair bütün taleplerimizi ret ediyorsunuz. Neden?” diye sordu.
Kolluk kuvvetleri yargılandı
Avukatlardan Ferdi Yamar ise, “Bu tarz dosyalar defalarca beraatla sonuçlandı. Bu rağmen bu dosya niye Ağır Ceza Mahkemesi’nde açıldı. Müvekkillerimiz işkenceye maruz kaldıkları için burada sanık olarak değil, mağdur olarak dinlenmeliydi. Ama maalesef ki olmadı. Annelerin beyaz tülbentlerine yapılan bir saldırı söz konusudur. Kolluk kuvvetleri yargılanmalı” diye belirtti.
Mahkeme ertelendi
Verilen aradan sonra kararını açıklayan mahkeme heyeti, olay günü orada bulunan polis memurlarının dinlenmesi için İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne müzakere yazılmasına ve anneler hakkındaki adli kontrol tedbiri uygulanmasının kaldırılmasına karar vererek, duruşmayı 19 Şubat 2020 tarihine erteledi.