Dağları, ovaları, dereleri, gölleriyle çok güzel bir gezegende yaşıyoruz. Yeryüzünden gökyüzünü seyreylediğimizde gök mavi. Gökyüzünden yeryüzüne baktığımızda yeryüzü denizler, göller, nehirler ile kaplı, o da, mavi.
Her ne kadar evrensel dilde mavi özgürlük olsa da, gezegenimiz özgür değil, tutsak! Çünkü dünyamız küresel şirketlerin kıskacında. Alışveriş kültürümüzü bu küresel tekeller değiştireli çok oldu. Beslenme alışkanlıklarımızı da aynı tekeller dönüştürdü. Değiştirilen beslenme kültürümüzün Türkiye’deki tuzunu biberini AKP ekiyor şimdilerde. Yani beslenme alışkanlıklarımız hükümet eliyle değiştiriliyor.
Nasıl?
Türkiye, Sudan’dan 500 ton at, eşek ve katır eti ile ayrıca 500 ton at, eşek ve katırın da aralarında bulunduğu hayvanların sakatatları gümrük vergisi uygulanmadan ithal edecek (!)
Gümrük vergisiz ithalat izni veren aynı Hükümet; bir yandan “Sudan’dan toprak kiraladık, daha da kiralayacağız üretim yapacağız” derken, bu yandan evdeki bulgurdan olduk (!)
Küresel şirketler bir garip gezegene döndürüyor dünyayı. Türkiye tarım politikalarındaki garabetliğiyle dünyada en başa güreşiyor: Boğazına kadar borca batırılmış çiftçileri desteklemek dururken, cuma günü Müslüman köylülerin, pazar gayrimüslim üreticilerin işledikleri hazine arazilerinden elde ettikleri gelirlerle kurulan Ziraat Bankası -Simit Sarayı’nı- satın alıyor, kurtarıyor!
Demem odur ki, AKP, küçük çiftçilikten, üretimi desteklemekten ışık hızıyla kaçıyor. Üretmekten sakınıyor adeta. Üretim yerine ithalata yöneldikçe de, istikametini kaybediyor. Yani ters yolda tam gaz ilerlemeye devam etmekte ısrarını sürdürüyor.
Ve Hükümet diyor ki; “ÇAY-KUR’da Varlık Fonu’nda, çay, saray, simit ile Türkiye uçuşa geçer”. Kemerlerinizi bağlamayı unutmayın!