Kriz nedeniyle geçinmekte zorluk çeken üniversite öğrencileri, buna karşı birleşik mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. Öğrenciler, ‘Bütçe görüşmelerinde patrona ve savaşa pay var ama öğrenciye yok’ dedi
AKP iktidarı, eğitimi tamamen paralı hale getirdi. Buna karşı birleşik mücadele verilmesi gerektiğini vurgulayan geçlik örgütleri ise, en temel taleplerin ‘Eşit, bilimsel, parasız, anadilde eğitim’ olduğunu söyledi
Türkiye’de tarihi 1980 askeri darbesine dayanan ekonomideki neoliberal dönüşüm birçok sosyal alanda kendini gösterdi. Eğitimde yaşanan bu dönüşüm birçok sorunu beraberinde getirdi. Eğitimin piyasalaşmasıyla birlikte öğrencilerin müşteri haline getirildiğini ifade eden Devrimci Gençlik Birliği (DGB), Marksist Fikir Topluluğu (MFT), Devrimci İşçi Partili Öğrenciler eğitimin mevcut gidişatını değerlendirerek, taleplerini sıraladı.
‘YÖK ideolojik abluka’
Eğitimdeki neoliberal dönüşümün yeni bir kavram olmadığını belirten Devrimci Gençlik Birliği (DGB) üyesi Gözde Ekici, “1970 ekonomik buhranı sonrası bir dizi kamu hizmeti, sağlık, ulaşım gibi eğitimde devletler tarafından omuzlarda bir yük olarak görüldü. Eğitimde neoliberal dönüşümü iki yönlü ele almak gerekiyor. Birincisi ekonomik dönüşüm, ikincisi ideolojik neoliberal dönüşüm. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) kurulması gençlik üzerinde büyük bir ideolojik ablukaydı. Bundan sonra eğitimde piyasalaşmanın önünü açtılar. YÖK’ün ilk başkanı İhsan Doğramacı, aynı zamanda ilk özel üniversiteyi açtı. YÖK kuruldu harçlar gündeme geldi” dedi.
‘Bizi düşürdükleri bir geleceksizlik var’
Günümüzde eğiminin ticarileşmesinden değil pahalılaşmasından bahsedildiğini dile getiren Ekici, ticarileşme sürecinin 1990’lardan beri Tarife ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) ve Bologna süreci gibi bir dizi Avrupa emperyalist devletlerinin yürüttüğü anlaşmalar ile hayata geçirildiğini ifade etti.
Ekinci, “Bugün dönüp baktığımızda da bu politikaların en derin etkisini barınmaya, ulaşıma, eğitim materyallerine kısacası her şeye gelen zamlar ile hissediyoruz. Öğrencilerin geçinebilmesi zor oluyor ve bunun yanında sermaye devletinin şefleri diyor ki burs almayın kredi alın bedavacılığa alışmayın. Sonra diyor ki her üniversite mezunu iş bulmak zorunda değil. Bizi aslında düşürdükleri bir geleceksizlik var. O geleceksizlikte biz işsiz kalacağız, açlık, yoksulluk çekeceğiz, eğitimizi tamamlayamayacağız” ifadelerini kullandı.
‘Bütçede patrona, savaşa pay var’
2018 yılında yayınlanan bir rapora göre son 5 yılda 1 milyon 100 bin üniversite öğrencisinin eğitimini bırakmak zorunda kaldığına dikkat çeken Ekinci, şunları belirtti: “Yine yakın zamanda yayınlanan bir raporda, Türkiye’de bir üniversite öğrencisi günün 9 saatinin 2 saatini okulda, 7 saatini işte geçiriyor. Mecliste görüşülmekte olan bütçe görüşmelerine dairde gençliğin talepleri var. Bütçe işçilerin alın terinden kesilen vergiler ile oluşturuluyor. Bize bugün eğitimde en temel ihtiyaçlarımıza yani, barınma, ulaşım, gıdaya zam gelirken. Bütçede patronlara ve savaşa daha fazla pay ayrılıyor. Bizim en temel talebimiz eşit, bilimsel, parasız, anadilde eğitim.”
‘Yoksul halkın sırtına ekstra yük’
AKP iktidarının eğitimi neoliberal dönüşüme tabi tutması ve özel okullara verilen teşvik primleri ile öğrencilerin özel okullara mahkum edildiğini aktaran Marksist Fikir Topluluğu (MFT) üyesi Barış Kuş, devlet okullarının kalitesinin her geçen gün düşürüldüğünü söyledi. Bununla birlikte parası olan kişilerin ancak iyi eğitim alabildiğini dile getiren Kuş, “Burada fakir olan ise okuyamaz demektir. Devlet okullarında en ufak masraflar bile velilere ödetilmeye çalışılarak, zaten yoksul olan halkın sırtına ekstra bir yük daha bindiriliyor” dedi.
‘Paralılaşmaya karşıyız’
Gençliğin hem liselerde hem de üniversitelerde paralı eğitime karşı mücadele ettiğini söyleyen Kuş, “Üniversitelerde bu neoliberal dönüşüm ile şirketlerin arka bahçesine dönüştürüldü. Çeşitli kariyer toplulukları üniversitelerde palazlandırarak üniversite gençliğinin bilincini kirletmeye çalıştılar. Ortaokulda, liselerde ve üniversitelerde hem özel okullara verilen teşviklere, hem de eğitim giderek paralılaşması karşıyız” şeklinde konuştu.
‘Örgütlenmekten başka çaremiz yok’
Eğitimin bütünüyle paralı hale geldiğini ifade eden Devrimci İşçi Partili Öğrenciler’den Can Gürünlü ise, buna karşı olduklarını ifade etti.
Üniversiteler ile sanayinin işbirliği üzerinde duran Gürünlü, şunları dile getirdi: “Üniversitelerin içerisinde öğrencilerin birlik oldukları, kendi hakları için örgütlendikleri yerler ve sermayenin kendi örgütlerini beslediği, kendi kadrolarını yetiştirdiği birimler karşı karşıya geliyor. Sermayenin bütün para kaynakları, buralardan döndürülüyor. Üniversitenin bütçesi, gelirleri sermaye fonları ile belirlendiği ölçüde, sermayenin istekleri doğrultusundaki öğrenci faaliyetlerine bu fonlar akıtılıyor. Dolayısıyla bizim buna karşı bir araya gelip örgütlenmekten başka çaremiz yok. Bu örgütlenme de parasız eğitim, parasız ulaşım, parasız barınma ve parasız beslenme temelinde olmalıdır.”
‘Sermayeye karşı birleşik mücadele’
Üniversitelerin sadece öğrencilerden ibaret olmadığını dile getiren Gürünlü, “Yine aynı sermaye düzeni, üniversitelerin içerisinde sermayenin çıkarlarını gözetmeyen bilim insanlarına saldırıyor. Aynı zamanda üniversiteyi çekip çeviren işçilerinde haklarını gasp etmek yönünde de politikalar izliyor. Dolayısıyla biz parasız eğitim taleplerimizi aynı zamanda üniversite emekçilerinin sınıfsal talepleri ile bir arada düşünmek durumundayız. Üniversitelerin yeniden halkın eğitim kurumları olmasını ve emekçi çocuklarının da istedikleri eğitimi, nitelikli, parasız ve bilimsel bir şekilde almasını sağlayabiliriz. Bunu yapmak sermayeye karşı birleşik mücadeleden geçiyor” dedi.
Kaynak : MA