Geçtiğimiz yıllarda IŞİD’in Suriye’de yıktığı tarihi eserleri bütün dünya acıyla izlemişti ama aslında tümünün yıkılmadığı, çoğunun satıldığı anlaşıldı. Şimdi ise nöbeti ÖSO grupları devraldı. Efrîn’den Halep’e kadar herşey alenen satılıyor
Türkiye’nin desteğindeki Selefi silahlı grupların, kontrol altına aldıkları bölgelerde sadece nüfusu değiştirmeye çalışmadıkları, ayrıca Suriye antik tarihinin en değerli eserlerini çalıp sattıkları bildiriliyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) son olarak milattan önce 1300-700 yıllarında Hititler tarafından yapıldığı tahmin edilen Ayn Dara Tapınağı’nın soyulduğunu ve paha biçilmez değerdeki Bazalt Aslan Anıtı’nın ortadan kaybolduğunu bildirdi. Efrîn’deki tapınakla ilgili gerçeği, Suriye’nin kuzeyindeki antik eserlere yapılan saldırıların belgelenmesi konusunda uzmanlaşmış olan Efrîn Tarihi Eserler Konseyi Üyesi arkeolog Salih el Din Senno ortaya çıkardı. Senno, TSK ve ÖSO grupları şehre girmeden önceki döneme ait hava fotoğraflarıyla son hava fotoğraflarının karşılaştırmasına dayanarak Bazalt Aslan’ın yok olduğunu belirledi. Senno, ÖSO’nun bölgeyi askeri alana çevirmesinden beri kentin Efrîn sakinlerine kapalı olduğunu belirtti.
Binlerce yıllık tarihi var
Geç Hititler dönemine ait olduğu belirtilen Ayn Dara Tapınağı’nın M.Ö. 1300 ile 700 yılları arasında inşa edildiği düşünülüyor. Tapınağın adı ise, Efrîn’de bulunan bir köyden geliyor. Tapınakla ilgili atılan teorilerden biri buranın Akad mitolojisinde bereket, aşk ve savaş tanrıçası olan İştar için inşa edildiği yönünde. Suriye Tarihi Eserler İdaresi’ne göre bu tapınak, “M.Ö. birinci binyıl içerisinde Suriye’de Aramiler tarafından inşa edilmiş olan en önemli anıtlar” arasında yer alıyordu. Türkiye’nin Efrîn operasyonu sırasında tapınak ağır hasar görmüş, o zaman da arkeolog Senno, Ayn Dara’nın yüzde 40 ile 50’sinin zarar gördüğünü söylerken, “Hasar giriş bölümünde başladı ve iç alanlara da uzandı. Efsanevi hayvanların heykelleri, tapınak muhafızları ve tanrıları simgeleyen diğer heykeller paramparça oldu. Parçalanan heykellerin parçaları 100 metrelik bir alana yayılmıştı” demişti.
İnternet satışı bile var!
Türkiye destekli silahlı gruplar, Efrîn’e yerleştiklerinden beri kaçakçılık işine el atmış durumda. SOHR’un verdiği bilgiye göre, tarihi Milattan Önce 280’e kadar uzanan El-Nabi Hori bölgesi de ÖSO’nun yağma alanlarından biri. SOHR, özellikle Şukr El Şam grubunun cam, porselen, seramik, mozaik resim gibi malzemeleri buldozerlerle imha ettiğini belirledi. Ancak bir yandan da Facebook üzerinden mozaik satışı ilanları verilmeye başlandı. 6 Kasım 2019’da, üç mozaik ve diğer eserlerin resimlerini içeren Facebook sayfaları yayınlandı. M.A. isimli biri tarafından açılan hesapta, eserlerin El-Nabi Hori’nen olduğu da itiraf edildi. Aynı site sonradan bu fotoların sahte olduğunu da iddia etti ama konu yine de karanlıkta kaldı.
Yerel kaynaklar SOHR’ye El-Nabi Hori, Kharabi Raza ve Kakhera gibi yerlerin soyulduğunu ve ÖSO’cuların orijinal resimler yerine sahte resimler koyduğunu söyledi. Yine yerel kaynaklara göre, El-Nabi Hori sahasında bulunan eserler çalındı ve bu eserlerdeki bölgeleri tespit etmek için kazma makineleri ve karmaşık ekipmanlar kullanıldı, mozaik resimler ise aracılarla Türkiye’ye götürüldü. Ayrıca SOHR, ‘Sultan Murad’ grubunun de Halep’in kuzeydoğusundaki Bulbul bölgesinde kazı çalışmaları gerçekleştirdiğini belirledi. SOHR, Türk makamlarının ve ÖSO gruplarının Efrîn’deki eylemlerinin, 1954 Lahey Sözleşmesi, UNESCO’nun (1970-1972) Protokolleri ve 2139 sayılı Güvenlik Konseyi Kararı gibi kültürel varlıkları korumaya yönelik tüm uluslararası sözleşmeler ve anlaşmalara aykırı olduğunu belirterek UNESCO’ye çağrıda bulundu.
Kültürü yok ediyorlar
Efrîn’deki tarih yağması üzerine NPA’nın geçtiği haberlerde de, Şerawa’daki El-Ziyara kentinin belediye başkanı İmad Ahmad, “Efrîn’in bombalanması sırasında ve sonradan konuşlanan ÖSO fraksiyonlarının faaliyetleri nedeniyle tarihin yok edildiğini” söyledi. Tarih araştırmacısı Abdülkadir Deeb ise, silahlı grupların amacının, Suriye’nin eski eserlerini çalmak ve bölgenin kültürel kimliğini yok etmek olduğunu belirtti. Suriye Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Temmuz ayında uluslararası örgütlere çağrı yaparak kültürel mirasın korunmasını talep etmişti.
IŞİD meslek haline getirmişti
IŞİD’in, DSG tarafından yenilgiye uğratılmasından sonra ortaya çıkan gerçekler şok ediciydi. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Palmira’nın havaya uçurulması dahil tarihe karşı çok sayıda suç işleyen IŞİD, ticareti de elden bırakmadı. IŞİD’in tarihi eserleri parçalama görüntülerde yer alan eserlerin asıllarının kopyası olduğu, orjinal eserlerin ise özenle paketlenerek, sınıflandırılarak satıldığını belirtildi. “IŞİD’in kamuoyuyla dalga geçtiğini” belirten Interpol’den Corrado Catesi’nin aktardığına göre “müzelik” düzeydeki kimi parçalar “bazı zengin koleksiyoncuların siparişi üzerine” çalındı.
Çoğu eserin Türkiye ve Lübnan üzerinden gönderildiği belirtilirken, UNESCO’dan Édouard Planche, “2018 yazında, Uruguay’ın Montevideo şehrinde el konulan 300 adet çalıntı arkeolojik nesnenin arasında Palmira’dan gelen üç parça da bulunduğunu” kaydetmişti. Louvre Müzesi’nin İslam Sanatları bölümünün sorumlusu Yannick Lintz ise şöyle diyordu: “Suriye’den çalınan kimi nesneler Paris Roissy havaalanında ele geçirildi. Beyrut’tan geliyor ve Bangkok istikametine gönderiliyorlardı. Kasaların üzerinde, içlerinde bahçe süsü bulunduğu yazıyordu.” Bu arada yine Louvre Müzesi’nden Marielle Pic, IŞİD’in sahte eser de sattığını belirtmişti.
EFRIN