Ankara JİTEM Davası avukatlarından Yusuf Alataş, beraat kararını AİHM’e taşıyacaklarını söyledi
Ankara ve çevre kentlerinde 1993-1996 yılları arasında 19 kişinin zorla kaybedilip infaz edilmesine ilişkin açılan ve kamuoyunda “Ankara JİTEM Davası” olarak bilinen davanın karar duruşması, dün Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, “Cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan yargıladığı sanıklardan Ahmet Demirel’in yargılama devam ettiği sürede öldüğünden dosyasının düşmesine, devlet tarafından korunduğu iddia edilen kayıp sanık “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın dosyasının ayrılmasına, tüm sanıkların yabancı uyruklu iki kişiyi öldürme suçu bakımından tefrik edilmesine karar verdi. Diğer suçlardan ise tüm sanıkların beraatına karar verdi.
Bu karar için devletin bütün organları çalıştı
Dosya avukatlarından Yusuf Alataş, mahkeme heyetinin kararını Mezopotamya Ajansı’ndan Zemo Ağgöz’e değerlendirdi. Yargının Ankara JİTEM Davası’nda suçluların aklanmasına yönelik bir araç olarak kullanıldığını söyleyen Alataş, “Maalesef bu davada adalet başından bu yana aklanmaya yönelik olarak çalıştı. Bütün devlet organları, bu davanın gerçeğe ulaşmaması ve adalete uygun bir kararın verilmemesi için elinden geleni yaptı. Örnek olarak, Mehmet Ağır ile ilgili bilgi istediğinde; İçişleri Bakanlığı, ‘Mehmet Ağar hakkında herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır’ diye geri dönüş sağlamıştı. Böyle bir şey mümkün mü?” diye sordu.
Çarkın’ın ifadeleri önemliydi
Sanıklardan Ayhan Çarkın’ın ifadelerine dayanarak savcının iddianame hazırladığını ve dava açıldığını dile getiren Alataş, “Çarkın’ın ifadeleri en önemli delillerden birisiydi. Bu ifadelerle yargılamaya çıkan savcılık, mütalaasında bu ifadelerin çelişkili olduğu ve Çarkın’ın akli dengesinin yerinde olmadığını savundu. Mahkemenin isteği üzerine inceleme yapan Adlı Tıp’tan Çarkın’ın adli dengesinin yerinde olduğuna dair rapor vermesine rağmen savcı son duruşmada aynı iddiayı ileri sürdü” dedi.
Bu cinayetler siyasi
Dava sonucunu “devlet kararı” olarak değerlendiren Alataş, devamında, “Dönemin Cumhurbaşkanı, Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK), Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT), Başbakan’ın, İçişleri Bakanlığı’nın aklınıza gelebilecek bütün makamların yetkisi dâhilinde işlenmiş, faili meçhul cinayetler aslında birer siyasi cinayetlerdir. Kürt iş insanlarına, siyasetçilerine karşı bu toplumu sindirmeye yönelik bir operasyon yürütüldü. Öldürüleceklerin listesi Milli Güvenlik Kurulu’nda belirlendi ve şu anda yargılaması sonlandırılan kişiler de araç olarak kullanıldı” ifadesinde bulundu.
AİHM’e gidilecek
“Devletin geçmişle yüzleşme gibi bir iradesi yoksa yine devletin bir organı olan yargının tek başına bu gerçekleri ortaya çıkarıp, sorumluları cezalandırmasını beklemek çok iyimserlik olur” diyen Alataş, davanın takipçisi olacaklarını belirterek,”Bütün aşamaları sürdüreceğiz, en son Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) dâhil olmak üzere adaletin gerçekleşmesi için sonuna kadar mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
Davaya dair
1993-1996 yılları arasında Ankara’da Altındağ Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskın’ın da aralarında bulunduğu zorla kaybedilen veya yasadışı keyfi infaz edilen 19 kişiye ilişkin ilk soruşturma 2011 yılında başlatıldı.
20 Eylül 2013 tarihinde zamanaşımı riskinden dolayı Abdülmecit Baskın cinayetiyle ilgili iddianame düzenlenirken, 19 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen yeni iddianameyle Namık Erdoğan, Metin Vural, Recep Kuzucu, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Haci Karay, Adnan Yıldırım, İsmail Karaalioğlu, Yusuf Ekinci, Ömer Lutfi Topal, Hikmet Babataş, Medet Serhat, Feyzi Aslan, Lazem Esmaeılı, Asker Smıtko, Tarık Ümit, Salih Aslan ve Faik Candan cinayetleri de yargılamaya dahil edildi.
Sanıklar eski Emniyet Genel Müdürü ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Alper Tekdemir, Yusuf Yüksel, Abbas Semih Sueri, Lokman Külünk, Mahmut Yıldırım, Nurettin Güven, Muhsin Korman’ın “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçlarından yargılanıyordu.
ANKARA