ÖSO’nun Efrin’den kaçırıp MİT’e teslim ettiği 11 sivile iki askerin yaşamını yitirmesiyle ilgili hapis cezaları verildi. Suçlamaların asılsız olduğunu belirten Av. Zarif, ‘Trafik kazasından gözaltına alınıp olayla ilişkilendirilen var’ dedi
Hamdullah Kesen/MA
Efrin operasyonu sırasında hayatını kaybeden 2 askerin ölümü ile ilgili iktidar medyası tarafından “özel operasyon” ile yakalandıkları lanse edilen ama ÖSO tarafından kaçırılıp MİT’e teslim edildikleri ortaya çıkan 11 sivil hakkında Hatay 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava karara bağlandı.
Karar duruşmasında savunma yapan sanıklar, kendilerine yöneltilen suçlamaları reddederek, ifadelerinin işkence altında alındığını ve suçsuz olduklarını beyan etti. Avukatları ise, ÖSO üyeleri tarafından aileleri ile tehdit edilen müvekkillerinin ifadelerinin de işkence altında alındığını belirtti. Yine iki askerlerin şarapnel parçalarıyla yaralanmaları sonucu yaşamlarını yitirdiklerine dair raporları mahkeme heyetine sunan avukatlar, müvekkilleri için tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Ancak mahkeme heyeti yargılama sonucunda sanıklardan 7’sine “devletin birliği ve bütünlüğünü bozma”, “nitelikli kasten öldürme” ve “örgüt üyesi olmak” iddialarıyla 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet, 4 kişiye ise “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 12’şer yıl hapis cezaları verdi.
‘Trafik kazasından gözaltına alınıyor’
Çıkan bu karara tepki gösteren sanık avukatlarından Suphi Zarif, mahkemenin büyük bir hukuksuzluğa imza atıp, müvekkillerinin suçsuzluğunu göz ardı ettiğini ifade etti.
Av. Zarif, dosyaya dair şu bilgileri verdi: “Bu dosyada hiçbir delil yok. Bir genç, Eylül ayının sonlarına doğru motosiklet ile trafik kazası yapıyor. Bu trafik kazasında kendi öz yengesinin ölümüne sebep oluyor. Bunun üzerine oradaki yerel çeteler bu genci gözaltına alıyor. Kazadan 8-9 ay sonra yani Afrin harekâtının 4’üncü günü iki asker yaşamını yitirmiş. Gözaltında bu gence nasıl bir uygulama yapıldıysa hiç alakası olmadığı halde iki askeri kendisi ile birlikte 10 kişinin öldürdüğünü söylüyor. Yani herhangi bir delil yok. 11 sivil, 12 gün boyunca oradaki çeteler tarafından ağır işkencelere tabii tutulduktan sonradan Türkiye’ye getiriliyor. Türkiye’ye de işkencecileri ile beraber geliyorlar. Sorgularına bu işkenceciler de katılıyor. Öyle ki bir sorgudan bahsetmek dahi mümkün değil.”
Sivillerin daha önceden hazırlanmış ifadeleri imzalamaya zorlandığı söyleyen Av. Zarif, imza atmak istemeyenlerin ise kendilerine işkence yapan Ebu Sait ve Ebu Mahmut adında iki kişi tarafından tehdit edildiğini kaydetti.
Aile ile tehdit
Zarif, “Bu kişiler sivillere, ‘Eğer bu ifadelere imza atmazsanız siz burada kalacaksınız, biz Afrin’e döneceğiz ve size yaptığımız işkencelerin aynısını bütün ailenize yapacağız, kadınlarınıza tecavüz edeceğiz ve gerekirse öldüreceğiz’ diyorlar. Bunun üzerine siviller bu ifadeleri imzalıyor. Normal bir ifadenin başlangıç ve bitiş saati vardır. Fakat bu ifadeler birbiriyle çok çelişik. Örneğin alınan iki ifadenin de aynı anda alındığı belirtiliyor. Bu ifadelere de aynı ekip imza atıyor. Yani ifadelerin düzmece olduğu ifade alınma saatlerinden belli. İfadeyi alan kişiler aynı gün Afrin’de de ifade almış gibi gözüküyor. Böylesine absürt bir dosyada sivillere ceza verildi” diye konuştu
İşkenceye maruz kalan sivillerin imzaladıkları ifadelerin çelişkilerle dolu olduğunu vurgulayan Av. Zarif, “Afrin’de söz konusu sivillerin köyü bombalanmış. Ardından bütün aileleri ile oradan ayrılmışlar. Siviller de olaya ilişkin kroki olduğu iddia ediliyor ama ortada kroki yok. Bununla birlikte otopsi raporlarından askerlerin roketle öldüğü anlaşılıyor. Siviller kendilerini suçladıkları ifadelerde bile ellerinde kalaşnikof olduğunu iddia ediyorlar. Ellerinde roket olduğuna dair bir ifade bile yok. Bu ifadelerin hiçbir mantığı yok. Akıl dışı bir karar verildi” ifadelerini kullandı.
‘Karar önceden hazırdı’
Av. Zarif, yargılama sırasında avukatlar olarak savunma yapma haklarının engellendiğini de dile getirdi.
Savcılık mütalaası gibi mahkemeden çıkan kararın da çok önceden hazırlandığını iddia eden Av. Zarif, “Avukatlar olarak mütalaaya karşı diyeceklerimizi söylediğimizde karar zaten hazırdı ve yazılmıştı. Hakim usulen de olsa bize söz hakkı tanımadı. Avukatları azarlayacak şekilde davrandı. Daha sonra savunmalarımızı yaptık ve taleplerimizi bildirdik. Hakim mütalaaya karşı söyleyeceklerimizi hiç dinlemeden taleplerimizi reddetti. Kaldı ki Dizor Ahmed Kurdi adında biri saldırıyı yaptığını itiraf etmiş, soruşturması halen sürüyor ve şu an Hatay’da cezaevinde. Hakimler bunu da dikkate almadı. Kendi aralarında müzakere bile etmeden, üç beş sayfalık kararı kopyala-yapıştır yaparak, duruşma zaptına geçtiler. Herhangi bir yargılama söz konusu değil. Mahkeme tamamen savunmaya kapalıydı” dedi.
Avukatı Zarif, itiraz ettikleri bu kararı İstinaf Mahkemesi’ne taşıyacaklarını belirtti.