Yusuf Gürsucu / İSTANBUL
AKP iktidarının övündüğü enerji üretim kapasitesinde arz fazlalığının ağır bedeli halkın cebinden alınıp şirketlere verilmeye devam ediliyor. Yıllık 2 milyar lirayı aşkın haksız ödeme yapılan şirketlere ekim ayı için 192.1 milyon ödenecek. Türkiye’de üretim kapasitesi 90 bin megawatı aşarken bunun 1/3’ü kullanılıyor. Bu nedenle kamuya ait santraller ya çalıştırılmıyor ya da düşük kapasitelerle zaman zaman devreye alınıyor. Bu durumda şirketleri mutlu etmediği için üretmedikleri enerji için fazla kapasitelerini karşılamak için milyarlarca ödeme yapılıyor.
En yüksek ödemeler yandaşa
Ekim ayında ödeneceği açıklanan kapasite bedelleri için de en yüksek ödeme 17 milyon 87 bin 757 TL ile Soma Termik Santral Elektrik Üretim’e yapılacak. Bu şirket, 10 milyon 874 bin 27’şer lira ödemeyle Yatağan Termik Enerji Üretim ve Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret’e yapılacak. Her üç şirketin de santrallerinde baca filtrelerinin olmaması ise dikkat çekiyor. Kapasite desteği, santrallere yaptıkları üretimden bağımsız olarak kurulu kapasiteleri oranında üretmediği kilowat başına bir ödeme yapılmasını düzenliyor. Örneğin bir santralin 400 MW üretim gücü var ve bu santral dönem (1 ay) içinde bu gücün 1/4’ü kadar enerji üretiyor. Üretmediği ve bunun için hiçbir masraf yapmadığı şirkete 3/4’ü oranında bedel halkın cebinden çalınıp bu şirketlere aktarılıyor.
Pazar yok yatırıma devam
Bu ödemelerin nedeni ön görülemez biçimde enerji üretim kapasitesinin sadece sermaye kesimlerine yatırım (birikim) alanı yaratmak amacıyla gerçekleştirildiği biliniyor. AKP iktidarının komşularla ve AB ile sıfır sorun olarak belirlediği ilişkiler tersine dönünce enerji ihracatı hayalleri ortadan kalktı. AB ile sürdürülen müzakerelerde en önemli fasıl olan enerji faslının açılmaması sonucu AB ile elektrik ticareti başlamadı. Avrupa Birliği içinde serbest enerji pazarını düzenleyen kurum olan ENTSO-E’ye katılan ve bu nedenle enerji nakil hatları enterkontekte sistem ile birbirine bağlanan enerji hatları halen ticarete kapalı. Bu hatlara zaman zaman enerji göçmelerinde yararlanılan bir mekanzima işlevi dışında bir işlev yüklenebilmiş değil.
Halktan alınıp şirkete veriliyor
Diğer yandan Gürcistan, Azerbeycan, İran, Irak ve Suriye ile gerçekleştirilen enterkontekte sistem üzerinden elektrik ihracı sadece Irak’a yapılmakta. Bu ticareti ise Silopi’de Karadeniz Enerji ve Ciner Enerji’nin sahibi olduğu santraller yapıyor. Türkiye’de ağır sanayi yatırımlarının durmuş olması kapasite fazlalağının en temel nedenlerinden biri olurken bu durum ağır bir ekonomik krizin de en belirgin göstergesidir. Bu koşullara rağmen enerji santrallerine teşvik vermeye devam eden hükümet, bu kapasiteyi 120 bin megawata ulaştırma hedefiyle hareket ederken, bunun karşılığında halk açlığa ve sefalete sürükleniyor. 4 kişilik sıradan bir ailenin elektrik faturaları 120-150 liralara ulaşırken asgari ücret ve maaşlar düşük tutularak halkın hakları şirketlere aktarılıyor.
Akkuyu NGS Kıbrıs’a bağlanacak!
Akkuyu NGS Başkan Yardımcısı Anton Dedusenko, 10. Boğaziçi Zirvesi kapsamında düzenlenen “Nükleer enerjide uluslararası işbirliği” konulu panelde santralin Türkiye’yi dışa bağımlılıktan kurtaracağını söyledi. İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Tuğrul’un da, “Enerjideki bu dışa bağımlılık nükleer santrali öne çıkarıyor” diye konuşması dikkat çekti. Rusyalı bir şirketin kurduğu nükleer santralle arz fazlası olan Türkiye’yi dışa bağımlılıktan kurtaracağı sözleri gerçeği asla yansıtmıyor. Rus şirketin para kazanmasından başka bir sonucu olmayacak olan nükleer enerji üretimi olmayan pazar için sıkkıntı yaratacak. Bu sıkıntıyı ön gören AKP iktidarı Kıbrıs’a döşeneceği açıklanan deniz içi enerji hattı üzerinden Akkuyu NGS’ye pazar yaratmak amacında.