İşsizlik, işten çıkarılma korkusu ve ekonomik kriz nedeniyle bireylerde kaygı bozukluğu yaşandığına dikkat çeken Psikolog Sevimli, iktidarın korku kültürünün intiharlara sürüklediğini kaydetti
Derinleşen ekonomik krizle birlikte son dönemde birçok bireysel ve toplu intihar vakaları yaşanıyor. Psikolog Deniz Sevimli, yaşanan intihar vakaları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’de süregen halinde bir ekonomik krizin yaşandığını söyleyen Sevimli, insanlarında da krizden sosyolojik ve psikolojik olarak etkilendiğine dikkat çekti. Krizin ilk psikolojik belirtisi olarak bireylerde anksiyete (kaygı) bozukluğu oluşturduğunu söyleyen Sevimli, anksiyetenin en önemli unsurunun negatif olasılık olduğunu belirterek, “Bireyler, iş bulamama kaygısı içine girer. İşi olan bireyde işten çıkarılma kaygısı ile birlikte korku, öfke, şüphe ve nefret gibi birtakım duygular baş gösterir. Ailenin geçimini sağlayan bireylerde bu duygular daha baskın olur” dedi.
‘Yalnızlaşan birey umutsuzlaşır’
Bireylerde oluşan anksiyete iyi bir şekilde yönetilmediğinde depresyonlara neden olacağını vurgulayan Sevimli, “Depresyonla birlikte bireyde içe dönme ve kendini sorgulama evresi başlar. İçe yönelen birey yalnızlığından umutsuz duygulara kapıldığında ise intihar etme duygusu egemen olur” diye ifade etti.
‘Çürümüşlüğün yansımasıdır’
Son zamanlarda yaşanan toplu intiharların ciddi bir mesele olduğunu kaydeden Sevimli, şöyle devam etti: “Daha önceki dönemlerde de krizden dolayı bireysel intihar vakaları ile karşılaşılıyorduk. Zaten intihar dediğimiz şey bireysel bir karardır. Fakat son süreçte gördüğümüz şey, bireylerdeki depresif krizin ve bu krizden bir şey yapamama huzursuzluğu toplu intiharlar gerçekleşiyor. Muhtemelen birey ‘ben öldükten sonra bunlar ne yapacak en iyisi birlikte yaşamımıza son verelim’ düşünce hali ile hareket ediyor. Yani intiharı bireyler kuruluş olarak görebilir ama toplu yapılan intiharlarla birlikte intihar, toplu olarak kurtulmaya dönüşmüş durumda. Bunun sebebi ise ekonomik kriz ve toplumsal dayanışmanın yoksunluğundan kaynaklanan toplumsal çürümüşlüğün yansımasıdır.”
Modernleşmenin intiharlara etkisi
Yaşanan intiharların birlikte yaşama kültürünün ne kadar tahrip edildiğinin göstergesi olduğunu ifade eden Sevimli, yaşanan toplu intiharların modernleşmenin etkisinden gelen yalnızlaşma düşüncesinin de etkisi olduğuna dikkat çekerek, “Birey, modernleşme ile birlikte insanlığın en büyük korkusu olan yalnızlıkla karşı karşıya geldi. Yalnızlaşan birey kendini bir yere ait his etmediğinde doğalığında bireysel intihar düşüncesi hakim oluyor. Bunun bir tık ötesi ise toplu intiharlardır” diye konuştu.
‘İntihar vakaları yaygınlaştı’
Toplumun genel psikolojik değerlendirilmesine bakıldığında intiharların çeşitlenerek devam edebileceği kaygısı taşıdığını söyleyen Sevimli, “Türkiye’nin genelinde binlerce kişinin ekonomik krizden kaynaklı intihar ettiğine ilişkin vakalar mevcut. Bahsettiğim vakalar hastaneye kayıtlarında olan vakalar. Birde hastaneye gitmeyen birçok bu tarz vaka olduğunu biliyoruz. Bu vakaların birçoğu psikolojik nedenlerle gerçekleşen vakalar ama bu vakaların temel nedenine baktığımızda ekonomik krizin etkisinden kaynaklandığını biliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Baskı kültürü intiharı tetikliyor’
Egemen unsurların “toplumu daha iyi yönetebilmek” için baskı mekanizmasını kullandığını ve baskı mekanizmasını da topluma korku salmak için kullandığını sözlerine ekleyen Sevimli şunları belirtti: “Toplumdaki haksızlıklara karşı hakkını arayanlar başında hep sopa görüyor. Bu sopa baskı aracıdır ve korku salar. Bireyler korkuyu yenebilmek için örgütlenmeler yapar. Örgütler vardır ama pratik anlamda bir şey yapmıyor ya da uzun süreden beri bir zamanım elde etmemişse; insanların artık örgütlülüklere de çok fazla inancı kalmamış olabilir. Bu neyi getiriyor; bireyin yalnızlaştırmasını derinleştiriyor ya da birini haklı buluyorsunuz ama o kişiler terörist ilan ediliyorsa otomatik olarak sizde terörist ilan edilirsiniz diye kendinizi geri çekiyorsunuz. Bu durum Türkiye’de mevcut iktidarla ortaya çıkan bir durumdur.”
‘Depresyonun başlangıcıdır’
Birçok insanın haksız yere işinden atılması, cezaevine girmesi toplumda bir korku kültürünü oluşturduğunu dile getiren Sevimli, “Korku kültürü de geliştiğinde de insan örgütlenme veya toplumsal dayanışmanın dışına çıktığında yalnızlaşmaya başlar, yalnızlaşma depresyonun başlangıcıdır. Yalnızlaşan bireylerde intihar duygusu kendiliğinden gelişir. Bu intihar vakalarına ilişkin ciddi anlamda farklı araştırmalar yapılması gerekiyor. Çünkü bu son süreçte yaşatılan korku kültürü ile birlikte mücadele etmek tek başına yapabileceğin bir şey değildir. Sistem dayanışma gücünü de dağıttığı için insanlar yalnızlaşmaya başlıyor. Yalnızlaşmada beraberinde bu tarz psikolojik etkiler ortaya çıkarıyor” diye belirtti.
Korku kültürünün egemen olmasından dolayı sadece intihar vakalarının olmadığını birçok farklı ruhsal sıkıntıya da neden olduğunu aktaran Sevimli, “Bugün hastanelere gittiğimizde anti-depresyon ilaçlarının çok yoğun bir şekilde verildiğini görüyoruz” dedi.
‘Dayanışma önüne geçebilir’
İntihar vakalarının önüne geçmek için vatandaşların yalnızlık duygusundan çıkması ile mümkün olacağının altını çizen Sevimli, yalnızlıktan da ancak toplumsal birtakım dayanışma örgütleri ile sağlanabileceğini kaydetti. Sevimli, “Yalnızlıktan kurmanın ilacı örgütlü dayanışmadır. Bu dayanışma dernek, mahalle, parti, sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri olabilir. Bu tarz örgütlenmeler, sosyal olarak örgütlenmeyi güçlendirir. İntiharların önüne geçmek için bundan başka çare yoktur” şeklinde konuştu.
MA / Naci Kaya