Rusya’nın etkin gazetelerinden Nezavisimoye’de Zahar Gelman tarafından kaleme alınan yazıda ABD’nin Kuzey-Doğu Suriye sınırlarından geri çekilme kararı ve bu adımın yansımalarına dikkat çekildi
İsrail Askeri Birimi’nde (SAHAL) görev yapan farklı rütbelerden askerler, Facebook’ta, hükümete ‘Türkiye’nin Rusya ile yapılan anlaşmaya aykırı davranarak yeniden Kuzey-Doğu Suriye’ye saldırması halinde Kürtlere daha etkili yardım edilmesi’ için çağrısında bulundu. Kuşkusuz bu çağrı, uluslarlarası alanda kaderine terk edilmiş Kürtleri kardeş halk olarak gören Yahudilerin doğal tepkisidir. Her halükarda ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’nin kuzeyinden askerlerini çekme kararı öyle apar topar alınmış bir karar değildi, fakat uzmanlarla derinlemesine çalışılmadan alınan bir karardı. Pentagon’daki generallere danışılmış olsa da bu karar alındıktan sonradır. Jerusalem Post gazetesinin analisti Seth Franzman, Trump’ın altı günde, altı yılda yaratılan her şeyi neredeyse yok eden kararıyla ilgili kaleme aldığı “Bir İhanetin Kronolojisi” başlıklı makalesinde şöyle yazıyor: Görünüşe göre Trump sadece Kürtleri değil aynı zamanda kendi ordusunu da aldattı. DSG saflarındaki oğlunu IŞİD’le savaşta yitiren İngiliz Chris Scurfield Twitter hesabında şöyle yazıyor: Biz neden beş sene savaştık? Neden oğullarımızı kurban verdik?
‘Sistematik işgal’
‘110 bin Kürt savaşçısını eğitmek için çok çaba harcayan Amerikalı eğitmenler kabuslarında görseler dahi inanmazlardı bu kadar muazzam güç ve çaba harcayarak yardım ettikleri Kürt müttefiklerinin Washington’da alınan bir kararla kaderlerine terk edileceğine. Ve sonuçta, biz IŞİD militanlarının yenilgisinde önemli rol oynayan Kürtlerden bahsediyoruz. Amerikan lideri her zamanki gibi bir politikacı gibi değil bir iş adamı gibi davranıp on yıllardır dünya siyasetine yön veren ülkesindeki imajı için endişelenmeden şöyle açıklama yaptı: “Türkiye Kuzey-Doğu Suriye’deki IŞİD savaşçılarından sorumlu olacak.” Ankara ise Amerikan isteğini ret ederek ve önünün açıldığını düşünerek Kürt köylerini sistematik olarak işgal etmeye başladı. Aynı zamanda Türkler, Suriye Milli Ordusu (SMO) olarak adlandırdıkları kukla örgütü Kürtlerin üzerine saldı.
Ankara, SMO’yu Özgür Suriye Ordusu’nun bir parçası olan iki oluşum temelinde yarattı: ÖSO ve Suriyeli Türkmenlerinden oluşan “Sultan Murad” ve “Levant Cephesi.” SMO büyük ölçüde Türk istihbaratı tarafından kontrol ediliyor. Ekim 2017’de Ankara’nın Suriye- Türkiye sınırı üzerindeki kontrolünü SMO’ya devretmek istemesi dikkat çekiyor.
Xelef katledildi
Türklerin saldırısı yüzünden 200 binden fazla Kürt evlerini terk etmek zorunda kaldı. Kürt siyasi liderliğini ortadan kaldırma hedefini belirleyen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan azami dürüstlükle hareket etti. SMO’ya bağlı militanlar herkesin gözü önünde Suriyenin Geleceği Partisi Eşbaşkanı Hevrin Xelef’i infaz etti. Hevrin Xalef, 12 Ekim’de öldürüldü ve Amerikan özel kuvvetleri tarafından sıkıştırılan IŞİD Lideri Ebu Bekir El Bağdadi 26 Ekim’de kendisini patlattı. Sonuç olarak, bu iki karşıt siyasi figürün ölümleri arasında iki hafta var. Bu iki haftada ABD ordusunun kaçışını ve Türk ordusunun acımasız saldırılarının gerçekleştiğini akılda tutmak önemlidir…
Erdoğan başlatıyor Putin oynuyor
Kürtler, Türklerin ve cihadçı ortaklarının Kürt nüfusunun etnik temizliğini gerçekleştirdiği Suriye’nin kuzeybatısındaki Afrin’in kaderini asla unutmayacak. Seth Franzman “Moskova’dan Hmeymime” adlı makelesine şunu yazıyordu: Rusya dünyada ABD’yi nasıl değiştirdi. Jerusalem Post’ta yayınlanan yazıda, ayrıca: “Trump Putin’e, tek kurşun sıkmadan pozisyonunu güçlendirmesi için mükemmel bir fırsat sundu” dedi. Amerikalılar Kürtlere Esad ile anlaşma dışında bir seçenek bırakmadı. Kürtler iki ateş arasında daha az tehlikeli olanı seçmek zorunda kaldılar. İsrailli askeri uzman David Şarp, Novocti Nideli adlı gazetede, “Erdoğan Başlatıyor Putin oynuyor” başlıklı makalede şunları yazıyor: “Beğen ya da beğenme, Washington müttefikleri olan Kürtleri kendi kaderlerine terketti. Amerikalıların bu davranışı, İsrail ile olan dostane tavırlarına rağmen Trump’a güvenmenin gerçekte bir yanılsama olduğunu hatırlattı. Ankara’nın Kuzey Suriye’ye operasyon başlatmasından sonra Kürtler, Ayn İsa’daki hapishaneden ayrılmak zorunda kaldılar. Bu sınır bölgesinin Türkiye yanlısı Suriyeli cihadçı grupları tarafından kontrol edildiği göz önüne alındığında, IŞİD’çilerin harekete geçme tehlikesi göz ardı edilemez.
İsrail kenarda durmayacak
Yahudi ve Kürtlerin tarih boyunca kardeşçe ilişkileri oldu. Trump askerlerini Kuzey-Doğu Suriye’den çekeceğini açıkladığında İsrail’de herkes öfkelendi. Böyle bir şey beklemeyen Başbakan Netenyahu şaşkınlığını açıkça dile getirdi. ABD gibi yakın bir müttefiki daha sert bir şekilde eleştirilemeceği düşünülüyordu. Ancak farklı partilere ait İsrailli siyasetçiler Kürtleri açıkça desteklemeye hız verdiler. Yahudi devletinin Kürtlere yardım edip etmeyeceği önde gelen siyasetçiler tarafından dile getirildi. En saygın İsrailli siyasetçilerden ve Sağlık Bakanı, Ulaştırma Bakanı ve iki kez Savunma Bakanı Yardımcısı olmuş Efraim Sneh (İsrail Komünist Partisi’nin liderlerinden biri olan Moshe Sneh’in oğlu) “Medya Hattı” ile yaptığı röportajda şöyle dedi: “İsrail Kürtler için insani yardımlar yapmaya devam edecek. Psikolojik boşluğu doldurmaya ve hastanelerimizde tedavi için bir çok sayıda yaralı Kürt’ü kabul etmeye hazırız. Erbil ya da Ürdün aracılığıyla bize ulaştırılabilirler.” Facebook aracılığıyla, Kürtlere askeri yardım sağlama çağrısında bulunan İsrail devletinin yönetimine toplu bir dilekçe veren SAHAL’ın başkanı Yair Fink, birkaç defa gazetecilere verdiği demeçte “Biz İsrailliler ve Yahudiler olarak müttefiklerimiz tarafından savunmasız bırakılan bu halkın soykırıma uğramasını bir kenara çekilip izlemeyeceğiz. Ayrıca biz halkımızın akan kanını ve bir halkın dünya devletleri tarafından kaderine terk edildiğinde neler olacağını iyi hatırlıyoruz…”
Tetikte olmak gerekli
Kürt askeri birliklerine olası yardım konusunda Amerikan HBO kanalının sorusunu yanıtlayan, Kürtlere sempati duyan Yaser Arafat’ın eski danışmanı Ramallah’ta yaşayan Filistinli Ahmad Bakayi, Müslüman dünyasına dikkat çekti: “Hiçbir Müslüman Devlet Kürtlere Etkin Askeri Yardım Sağlamıyor. Bu ülkelerden hiçbiri buna gönüllü değil. Çünkü Kürtlerin bağımsız devlet olmalarına Türkiye, Irak ve İran aktif olarak karşı çıkıyor. Ve kimse bu ülkelerle savaşmayacak. Yahudiler gönüllülerini gönderirse durum tüm bölge için infiala neden olacak. Herhangi bir askeri yardım yalnızca Rusya tarafından sağlanabilir, çünkü herhangi birinin doğrudan Ruslarla yüzleşmeye cesaret etmesi muhtemel değildir. Eğer Amerikalılar Kuzey-Doğu Suriye’de kalsaydı bu devletler Amerika ile de yüzleşmeye cesaret edemezdi.” Pek çok yönü olan Kürt sorunu en azından Suriye’nin Kuzey-Doğu bölgesinde çözülene kadar, Türkiye-Suriye sınırındaki yüksek gerilim azalmayacak.
*Zahar Gelman’ın bu yazısı Nezavisimoye gazetesiden kısaltılarak çevrilmiştir.
Çeviren: Aysel Tabak