Zalimlerin bu topraklara serptiği kötülük tohumlarının en haincesi, kadını hedef alandı. Önce kadının özgürlüğünü sınırlara çektiler, sonra namus atfedip, kendilerince paye biçtiler, peşinden birbirlerini vurmak için kadını hedef seçtiler. Kavgalarını, hesaplarını kadın üzerinden görmeye başladılar. Kişiyi ve toplumu vurmak için kadını hedef almak bildik, uygulanır bir hesaplaşma yöntemi oldu. Kadını öldürüp, öldürtüp güya batasıca bir nam (!) salacaklar(dı). Ve bunu devletin gücünü arkasına alan birileri yaptığında, trajedi daha derin olacaktı.
19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu Ruslara ve İranlılara karşı yürüttüğü savaşlar ile Balkanlar ve Mısır’daki isyanlarda kan kaybedince, içte zayıflayan otoritesini pekiştirmek için mirliklere seferler düzenler. Diyarbakır valisi Reşit Paşa, Bitlis vilayetinin Siirt sancağına bağlı Rıdwan’ın bölgede nam salmış miri, Ezidi Mirzıkê Zaza’nın yönetimine el koyup -bu günlerin de bildik yöntemiyle- yerine de kendi adamı Emin Paşa diye birini tayin eder. Lakin Emin Paşa, Mirzıkê Zaza’nın bölgedeki saygınlığı karşısında ezilmektedir. Bu saygınlığa leke sürerek, ancak hakimiyet kurabileceği çılgınlığına kapılıp, başına mal olacak saygısızlığı yapar; Mirzıkê’nin eşini kaçırır.
Belgesel çekimi için gittiğimiz Rıdwan’a komşu Hemduna köyünde, Ali Amca sohbetimizin bir yerinde, Ezidi bir kadın olan, Hezar’ın şahsında da toplum olarak nasıl büyük bir hakarete uğradıklarını anlattığında, kendimi tutamayıp bela okuyunca, ‘Bela okuma, biz Ezidiler bela okumayız’ dedi. Ama yaşatılan bir zulümdü ve olaydan 44 yıl sonra, elimden başka da, hiçbir şey gelmiyordu.
Hemdunalı Hezar, esmer güzeli bir kadındır. Amcasının oğluyla da evlidir. 1975 yılında köye evli ve iki çocuklu bir öğretmen atanır. Hemdunalılar büyük bir misafirperverlik gösterirler. Öyle olur ki öğretmenin ailesi, tatillerde bile memleketlerine gitmeyip Hemduna’da kalırlar.
Bir yılın sonunda Mahmut öğretmen ekmek yediği sofraya bıçağını saplar, eşi Nazmiye ve çocuklarını Hemduna’da bırakıp, Hezar’ı kaçırarak, kayıplara karışır. Köylüler dağ taş Hezar’ı ve Mahmut’u ararlar. Nazmiye, eşinin yaptığı kötülük karşısında büyük bir utanç yaşar. Kaldıkları süre zarfında Ezidilerin insana ne büyük kutsiyet bahşettiklerini, kendisi ve çocuklarının başlarına bir şeyin gelmeyeceğini bilir, lakin Ezidilere karşı yapılan hakaretten dolayı öyle bir utanç yaşar ki kendisine karşı yapılan hakareti gözü görmez. Utancından dışarı çıkmaz. Köy halkı durumu fark edip teselliye gitmeseler, çocukları açlıktan ölecektir.
Hemdunalıların peşlerine düşeceğini tahmin eden Mahmut, izini kaybettirmek için Beşiri’nin Gom köyünde bir eve sığınır. Hezar’ı eşi olarak tanıtır. Lakin ev sahibi Hezar’ı tanır. ‘Bu gelin Hemdunalıdır’ der. Mahmut bu sefer de ev sahibinin aklını çelmek için, işi Ezidilik ve Müslümanlık ayrımına bağlar ve Hezar’ı Müslümanlaştırarak sevap kazanacağını, sebep olup sevaptan nasiplenmesini söyler. Ama ev sahibi vicdanlı bir insandır. Durumu Hezar’a sorduğunda, gerçeği öğrenir ve Mahmut’u evden kovup, Hezar’ın ailesine haber salar. ‘Ben Hezar’ı o zalimin elinden aldım, gelin alın’ der.
Ailesi Hezar’ı alıp köye, Hemduna’ya getirirler. Bir iki gün sonra savcılık Hezar’ı ifade için ilçeye çağırır. Hemdunalılar köyün dolmuşuna dolup, Hezar’la birlikte ilçe merkezine giderler. Mahmut’un Ezidi, Müslüman hesabı Gom köyünde tutmamış; bir köylünün aklını çelememiştir, lakin ilçe merkezinde devlet erkânının mıntıkasında, ahaliyi harekete geçirmesini becerir. Yüzlerce kişi cenge çıkmışçasına, Hemdunalıların aracına saldırıp parçalarlar, ilçe merkezini kana bulayıp, ganimet gördükleri Hezar’ı da bağırta bağırta zorla alıp tekrardan Mahmut’a kaçırırlar. Hemdunalılar tüm şikâyetlerine rağmen bir daha Hezar’ı göremez, haber alamazlar.
Nasıl ki kurban bir kadındır, utancını da bir başka kadın yaşar; Mahmut’un eşi Nazmiye, Hezar’ın ailesine gider ‘beni Hezar’ın eşine eş kabul edin, gelininiz olayım’ der. Lakin aile kabul etmez. ‘Sen ancak kızımız olursun, gelinimiz değil’ derler. Nazmiye üç ay köyden ayrılmaz ve bu teklifini birkaç defa daha tekrarlar ama Hezar’ın ailesinin kararı değişmez.
Yıllar sonra Hezar’ın kızı, annesinin köyü Hemduna’yı ziyaret eder. Hezar’ın ailesinden kimseleri göremez. O zulümden sonra, aile köyü ve ülkeyi terk edip Avrupa’ya göç eder. Babasının yaptığı hakaretin utancından ezilen kız, annesi Hezar’ın bir ömür boyu acı çekip, esir ve ezik yaşadığından bahseder.
Yaşatılan bir zulümdür.