Nevin Cerav / İstanbul
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2008 yılından 2019’un Ekim ayına kadar 3 bin 94 kadın, erkekler tarafından katledildi. Türkiye’deki erkek şiddeti, hiçbir veri tablosuyla ölçülemeyecek derecede korkunç boyutlara ulaşmış durumda
Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Türkiye’nin dört bir yanındaki kadınlar sokaklara akacak, eylemleriyle şiddeti protesto edecek ve erkek devlet şiddetinin durmasına yönelik taleplerini dile getirecek. Peki, kadınları her yıl alanlara döken şiddetin boyutları Türkiye’de hangi aşamada? Geçmiş yılların şiddet verilerinin yanı sıra son bir yılda neler oldu? Şiddetin boyutları neden her geçen gün daha da büyüyor? Hazırladığımız şiddet dosyasıyla bu soruların cevaplarını ana hatlarıyla vermeye çalıştık.
Son 10 ayda 383 cinayet
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun basına yansıyan haberlerden oluşturduğu verilere göre, 2019’un Ocak ayından Ekim ayının sonuna kadar 383 kadın, erkekler tarafından katledildi. Ortaya çıkan verilere dayanarak bile, sivil toplum örgütleri ile kadın örgütleri, kadın cinayetlerinin AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bugüne kadar yüzde bin 400 oranında artış gösterdiğini belirtiyor.
Verileri gizleniyor
Kadına yönelik şiddet ile katliam verilerine 2009 yılından bu yana resmi olarak ulaşılamıyor. Daha doğrusu veriler gizli tutularak paylaşılmıyor. Veriler gizlenmeden önce 2014’te Aile ve Sosyal Çalışmalar Bakanlığı’nın Hacettepe Üniversitesi ile birlikte yürüttüğü “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması”nda, kadınların ağır derecede şiddete maruz kaldığı belirlenmişti. Kadınların en az üçte birinin fiziksel ve cinsel şiddete uğradığı belirtilen araştırma, sadece yüzde 11’inin bunu resmi kurumlara bildirdiğini gösteriyor. Dolayısıyla, şiddete uğrayan kadınların resmi rakamlardan çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
Şiddet devlet politikası
Kadınlar, hayatlarının erkekler tarafından ellerinden alınmasının yanı sıra fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik ve daha pek çok şiddet türüne maruz kalıyor. Yanı sıra kadına yönelik devlet şiddetini de unutmamak gerekir. Çeşitli çevrelerden kadınlar, haklarını savunurken devletin güvenlik güçleri tarafından şiddet görüyor. Cezaevlerindeki kadınların da çıplak arama, işkence, taciz, tecavüz gibi şiddet türlerine maruz kaldıkları İnsan Hakları ile sivil toplum örgütlerince raporlaştırılıyor. Ayrıca Cumartesi Anneleri, muhalif birçok kadın siyasetçi de polis tarafından şiddete uğruyor.
Önleyici yasalar uygulanmıyor
Kadına yönelik şiddeti engellemekte kullanılan iki önemli yasa var. Bunlardan biri, Türkiye’deki kadın örgütlerinin mücadelesi sonucu AKP’nin 2012’de imzalamak zorunda kaldığı Uluslararası İstanbul Sözleşmesi, diğeri ise 6284 sayılı kanun. Kadınların öldürülmesini, şiddete, tacize ve tecavüze uğramasını önleyici önlemler, uygulamalar ve cezalar içeren bu yasalar ne yazık ki tam ve etkin bir şekilde uygulanmıyor. Bu da kadın cinayetleri ile şiddetin artmasında en büyük etkeni oluşturuyor.
Şüpheli ölümler artıyor
Son yıllarda, kadın cinayetlerinde şüpheli ölümler artıyor. Kadın örgütleri şüpheli ölümlerin çoğunun cinayet olduğunda birleşiyor. Birçok kadının öldürülmesine ‘intihar süsü’ verildiği biliniyor. Ayrıca şüpheli ölümler, devlet birimlerince yeteri kadar araştırılmadan kapatılıyor.
Şiddet ayrıntıları çok ürkütücü
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun, kadın cinayetleriyle ilgili 2019 Ekim ayı raporunda yer alan bazı ayrıntılar, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin vahametini gözler önüne serer nitelikte:
Cinayetlerin çoğu ateşli silahla
Kadınların 13’ü ateşli silahlarla, 6’sı kesici aletle, 3’ü boğularak, 2’si yakılarak, 1’i darp edilerek, 1’i yüksek bir yerden düşerek, 1’i kimyasal madde, 1’i de sert bir cisimle vurularak öldürüldü. 8 kadının ise nasıl öldürüldüğü tespit edilemedi.
Kadınlar evlerinde öldürülüyor
Kadınların 22’si evinde, 1’i arabada, 2’si iş yerinde, 1’i de sokak ortasında öldürüldü. Öldürülen kadınların cenazelerinin 1’i arazide, 1’i bahçede, 1’i denizde, 1’i mesire alanında, 1’i nehirde, 1’i de otelde bulundu. 4 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilemedi.
Nadira Kadirova’nın şüpheli ölümü
Özbekistan vatandaşı 23 yaşındaki Nadira Kadirova, 24 Eylül tarihinde bir yıldır çalıştığı AKP Milletvekili Şirin Ünal’ın evinde şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Emniyet Müdürlüğü, Kadirova’nın ölümünün ikinci gününde alelacele bir açıklama yaparak olay için ‘intihar’ dedi. Oysa Kadirova’nın otopsi raporu çıkmamıştı daha. Ardından Kadirova’nın cenazesi apar topar ülkesine gönderildi ve toprağa verdirildi. Nadira Kadirova’nın kadın arkadaşları ve ailesi onun intihar etmediğini, öldürüldüğünü dile getirse de ifadeleri bile doğru dürüst alınmadı. AKP’li vekil Şirin Ünal ise her konuşmasında Kadirova’nın psikolojik sorunları olduğunu ve intihar ettiğini iddia etti. Fakat, Kadirova’nın kendisiyle bağlantılı fotoğraflarını ve tabancasının Kadirova’nın eline nasıl geçtiğini açıklayamadı. Emniyet’in ve Ünal’ın intihar iddialarına karşı ise Kadirova’nın elinde barut izine rastlanmadı. Bütün bunlara rağmen, yargı Şirin Ünal’ı, sanık yerine tanık olarak görmekte ayak diretiyor. Kadirova’nın şüpheli ölümünün aydınlatılmak istenmemesi, Türkiye’deki şüpheli kadın ölümlerinin çoğalmasının da ipuçlarını veriyor.
Hevrin Xelef’in katledilmesi
Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevrin Xelef, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik başlattığı operasyonda katledildi. 12 Ekim tarihinde, TSK’ye bağlı ÖSO’lular tarafından sürüklenerek arabasından çıkarılan, darp edildikten sonra birçok kez ateş edilerek öldürülen Xelef’in vahşi bir şekilde katledilmesi bütün dünyada infiale yol açtı. Uluslararası kuruluşların savaş suçu olarak nitelediği olay, kadın örgütleri tarafından da protesto edildi. Xelef’in öldürülmesinin kadın haklarına ve kadın kazanımlarına yönelik olduğunu vurgulayan kadınlar, bu cinayetin aynı zamanda kadınlara bir gözdağı olduğunu belirtti. Son bilgilere göre, uluslararası birçok sivil toplum örgütü ile kadın hakları aktivistleri ve kadın siyasetçiler, Xelef’in korkunç bir şekilde katledilmesinden sorumlu olanların savaş suçu nedeniyle uluslararası mahkemelerde yargılanmasını istiyor. Xelef cinayeti, savaş ve çatışmalardan en fazla zarar görenlerin kadınlar ve çocuklar olduğu gerçeğini maalesef bir kez daha perçinlemiş oldu.
Emine Bulut cinayeti
Ağustos ayında Kırıkkale’de yaşayan 38 yaşındaki Emine Bulut, 10 yaşındaki kızının gözleri önünde boşandığı erkek tarafından boğazı kesilerek öldürüldü. Yaralı haldeyken ‘Yaşamak istiyorum’ diyen Bulut’un katledilmesi infial yarattı. Bulut’u katleden Fedai Baran’ın yargılandığı davada, mahkeme kadın örgütlerinin davaya müdahil taleplerini reddetti. Bulut’un katili Fedai Baran hakkında kasten öldürme suçundan müebbet hapis cezası verildi. Ancak verilen kararda, Baran yanında bıçak taşıyor olmasına rağmen “cinayeti tasarlama ve canavarca hisle öldürme” yer almadı.
Her yıl cinayetler daha da artıyor
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun, 2008-2018 yılları arasında basına yansıyan haberler ile kendilerine başvuran ailelerin ihbarlarından elde ettiği bilgilere göre, erkekler tarafından öldürülen kadınların yıllara göre dağılımı şu şekilde:
- 2008: 80 kadın katledildi.
- 2009: 109 kadın katledildi.
- 2010: 180 kadın katledildi.
- 2011: 121 kadın katledildi.
- 2012: 210 kadın katledildi.
- 2013: 237 kadın katledildi.
- 2014: 294 kadın katledildi.
- 2015: 303 kadın katledildi.
- 2016: 328 kadın katledildi.
- 2017: 409 kadın katledildi.
- 2018: 440 kadın katledildi