Haziran ayı kadın cinayetleri raporu açıklandı. 39 kadının öldürülmesinde, kullanılan şiddet dilinin ve politikaların etkili olduğunu vurgulayan KCDP Genel Sekreteri Fidan Ataselim, kimyasal hadım ve idamla toplumun öfkesinin kullanıldığını söyledi
Necla Demir/İstanbul-MA
Geçtiğimiz günlerde, 39 kadının öldürüldüğü Haziran ayı kadın cinayetleri raporunu açıklayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), son zamanlarda daha da artan kadın cinayetleri ve çocuk istismarı ve kaçırmalarıyla birlikte yaşanan ölümleri gündemlerine aldı. Ayrıca, Meclis’in açılmasıyla birlikte hayata geçirilmeye çalışılan kimyasal hadım, idam ve kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesinin önünü açan yasa tasarılarına karşı da mücadele etmeye hazırlanıyor. KCDP Genel Sekreteri Fidan Ataselim, Haziran ayı raporuyla birlikte kadın cinayetleri ile çocuk ölümlerinin artışını değerlendirerek verilmesi gereken mücadeleye ilişkin konuştu.
‘Şiddet dili yansıdı’
Haziran ayında 39 kadının katledildiğini ve 22 kadının da cinsel şiddete maruz kaldığını hatırlatan Fidan Ataselim, kadın cinayetleri ve şiddet vakalarında öldürülen kadınların ciddi bir oranının kim tarafından öldürüldüğü ve ölüm sebeplerinin tespit edilemediğini söyledi. Kadınları ilgilendiren en önemli gündemlerden birinin de 24 Haziran seçimleri olduğunu dile getiren Ataselim, bu süre zarfında kullanılan şiddet dilinin yansımasını kadınlar ve çocuklar üzerinde görebildiklerini söyledi. “Seçimde bile çok önceden kazandığımız haklarımızdan biri olan oy kullanma hakkından sığınma evlerinde kalan kadınlar yararlanamadı ve oy kullanamadı” hatırlatmasında bulunan Ataselim, şöyle devam etti: “Seçilir seçilmez Konya’daki bir kadın vekilin ‘idam getireceğiz’ sözlerini duyduk. Bu noktada vekillerin kadın hareketinin sözcüleri olmaları gerektiğini düşünüyorum. Aynı zamanda yine çok tartışmalı olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Çalışma Bakanlığı ile birleştirilmesi tam da seçim döneminde oldu. Siz devletin kadın ve çocukları koruyacak mekanizmalarını ortadan kaldırırsanız bunun topluma yansıması doğrudan olur. Haziran ayında birçok çocuk kayıp haberi aldık ve bunların tesadüf olmadığını düşünüyoruz” dedi.
‘İntikamcılık körüklenecek’
Toplumda ciddi bir infiale yol açan bu yaşanan örnekler karşısında hükümetin çözüm olarak kimyasal hadım ve idamı görmesine de tepki gösteren Ataselim, “Bu tür açıklamalar yapmak çok tehlikeli. Hükümetin esas yapması gereken çocukların ve kadınların hayattayken gerçekten korunmalarını sağlamak, önleyici tedbirleri almak ve uluslararası kanunları devreye sokmaktır. Bunları yapmıyorlar, kadın cinayetleri ve çocukların öldürülmesinin ardından toplumun kabaran öfkesini bir tür araçsallaştırarak, istismar ederek ‘bunun çözümü idamdır’ demekteler. İdam çözüm olamaz. Yeniden bir tür linç etme kültürünü sağlayacak. İntikamcılığı körükleyecektir” diye belirtti.
‘İdam suçu azaltmadı’
İdam ve hadım cezalarının uygulandığı mevcut ülkelerde dahi suçu azaltma eğilimlerinin olmadığının gözlemlendiğini ifade eden Ataselim, “Çocuk istismarı, kadın cinayetleri dediğimiz şey bir anda durmayacak belki; ama başta suçu ortaya çıkartan nedenlerinin irdelenmesi gerekir. Nasıl bir toplum yapısı var, kadın erkek eşitsizliği ne durumda gibi. Her zaman sadece cezayla önleyemezsiniz. Bunun başka bir ucu da şudur. Şu an zaten bir tür cezasızlık hakim, çocuk istismarı davalarında. Mevcut yasalar uygulanmıyor ya da indirimler uygulanıyor. Bu tür bir cezasızlık zaten toplumun adalete olan inancını zedelemesinin yanında yıpratıyor da. Bu yüzden kolay ve kestirme bir yol olarak toplumun belli bir kesiminin ‘idam’ demesini buradan anlayabiliriz” dedi.
‘16 ülkenin nüfusuna denk’
Son 8 yılda 104 bin 531 çocuğun kaybolduğunu ve bu rakamın 16 ülkenin nüfus oranına denk düştüğünü söyleyen Ataselim, “Toplumda infial yaratan olaylar ardından ‘kader, tevekkül edelim, bazen üst üste gelir’ gibi normalleştirici açıklamalar yapmak bunu bir tür meşru zemine oturtmaktır. Evet, böyle şeyler olur, bunun hepimiz farkındayız da, bunların durdurulması ile ilgili ne yapılması gerekir ya da ne yaptınız sorusu gelir bu açıklamayı yapanlara” sözleriyle tepki gösterdi.
Önce kadınlar…
Yeni dönemin kadınlar açısından zorlu bir süreç olacağını dile getiren Ataselim, şunları söyledi: “Haziran sonrası tüm toplumu ilgilendirdiği gibi en çok kadınları ilgilendirecek çünkü yeni bir rejimin inşasının yapı taşlarını oluşturmak için öncelikle güçsüz gördüğü ya da ilk başta direneceğini düşündüğü kesimlere yönelecektir. Bu yüzden zaten bir tür iktidarı sergileme biçimi olarak da ev içerisinde erkeklerin kadınlara uyguladığı, işyerlerinde patronların, bütün toplumda da iktidardaki başkanın kendi altındaki herkese uyguladığı bir iktidar sergileme biçimini bütün boyutlarıyla yaşıyor olacağız.”
Kadınlar direnç gösterecek
Meclis açılışında gündeme getirilecek kadın ve çocuk düşmanı yasa ve düzenlemelere karşı kritik bir sürecin yaşanacağına dikkat çeken Ataselim, devamla, “Bunun karşısında umutsuz değilim. Kadınlar mutlaka bir direnç gösterecektir. Çocuk istismarı, kadın cinayetlerini durdurmanın yol ve yöntemlerini biz biliyoruz zaten. Yapılması gereken siyasi irade göstermek” dedi.