Neğşirvan Güner / İstanbul
9. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali açılış törenini gerçekleştirdi. Bu vesileyle Festival Direktörü Bengi Semerci ile 9. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’ni konuştuk
9. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, Cemal Reşit Rey’de gerçekleşen açılış töreniyle başladı. Sinema ve sanat dünyasından önemli isimlerin katılımıyla yapılan açılışı Yekta Kopan sundu.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Herkes İçin Adalet” başlığıyla düzenlenen festivalde tema ‘Sanal Dünyada Adalet’ olarak belirlendi. Festivalde bu yıl “Sinema Onur Ödülü” Zuhal Olcay tarafından Yeşim Ustaoğlu’na, “Akademik Onur Ödülü” Prof. Dr. Adem Sözüer tarafından Stephen Thaman’a, “Sinemaya Katkı Ödülü” ise Zeynep Atakan tarafından Prof. Sami Şekeroğlu’na takdim edildi. Açılışta Miroslav Terzic’in yönettiğ Soy Bağı (Savovı, 2019) filmi izleyiciyle buluştu. Bu sene Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması’nın başkanlığını Zuhal Olcay üstleniyor. Jüride ise Izeda Gradevic, Sahraa Karimi, Onur Saylak ve Ioana Uricaru yer alıyor.
Panorama bölümü bu yıl “Adalet Terazisi” ve “Beyaz Perdede Adalet” başlıkları altında gerçekleşecek. Adalet Terazisi bölümünde dünya sinemasının seçkin örneklerinden 11 film yer alıyor. Bu filmlerin on tanesi Türkiye prömiyerlerini gerçekleştirecek. Beyaz Perdede Adalet bölümünde ise son yıllarda çekilmiş Türkiye sinemasından filmler izleyici ile buluşacak. Ayrıca bu yıl “Sinema Onur Ödülü”nün sahibi Ustaoğlu sinemasından bir seçki de festivalde gösterilecek. 28 Kasım’a kadar devam edecek olan festival gösterimleri Beyoğlu Sineması ve City’s Nişantaşı sinemalarında yapılacak. Festival Direktörü Bengi Semerci ile 9. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’ni konuştuk.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından, 2011 yılında yaşama geçirilen Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali nasıl bir fikirle ortaya çıktı?
Adalet gibi birçok alanı ve yaşamı ilgilendiren konuya ilişkin tartışmaların sadece akademi ile kısıtlı kalmayarak, daha geniş katılım sağlanması için bir sanat etkinliği ile birlikte olmak fikri ile başladı. Sinemanın bunu sağlayabilecek, adalet ve sorunları yansıtabilecek, ayrıca geniş kitlelere ulaşabilecek bir sanat olması nedeniyle de film festivali başlatıldı.
9 yılda nasıl bir yol izlendi ve geriye dönüp baktığınızda neler hissediyorsunuz?
Her yıl dünyanın her yerinden adalet temalı filmler seçilerek gösteriliyor. Diğer yandan yapılan akademik tartışmalar, sinema ve akademi dünyasının paylaşımları daha iyi, daha doğru adalet kavramına ulaşmak çabasında her yıl biraz daha ilerleme isteği doğuruyor. Festivalin gerçekleşmesine ilişkin tüm zorluklara karşın amacın önemi nedeniyle daha fazla kişiyle buluşmak, daha fazla tartışma ve sonuç elde etmek isteğimiz var.
Festivalin teması önemli bir noktaya işaret ediyor. ‘Herkes İçin Adalet’ sözünü hangi çerçevede okumak lazım? Her anlamda bir adaletsizliğin yaşandığı ve dile getirilmesinin dahi yasaklandığı bir dönemde…
Adalet sadece olmadığı düşünüldüğü zaman tartışılacak bir kavram değil. Her zaman üstünde düşünülmesi, daha doğru nasıl olur diye çaba sarf edilmesi gereken ve herkesi etkileyen bir kavramdır. Bize göre insan adaleti önce kendi içinde okumaya başlamalı. Ne kadar adilim? Adalet dendiğinde ne anlıyorum? Yaşamımda nasıl uyguluyorum? Bu sorulara verilecek dürüst yanıtlar, bireylerden topluma ulaşan bir adalet kavramının temelini oluşturur. Sadece kendinizin ihtiyacı olduğu zaman değil, herkes için adalet istediğiniz de adalet olur.
Bu yılın teması olan ‘Sanal Dünyada Adalet’ ile ‘Herkes İçin Adalet’ nasıl bir bağdaşlık kuruyor? Ya da kuruyor mu?
Herkes için adalet bizim her yıl kullandığımız sloganımız. Adalet gibi geniş bir kavramın akademik olarak tartışılması için her yıl bir bölümü ele alınıyor. Sanal dünyada daha önce tartışılan ayrımcılık, göç, kadın hakları, çocuk hakları, yoksulluk gibi insanları ilgilendiren bir alan. Dolayısıyla bağdaşlık kurmaması mümkün mü?
Festivalin Adalet Terazi’si bölümünde dünya sinemasının seçkin örneklerinden 11 film yer alıyor. Beyaz Perdede Adalet bölümünde ise son yıllarda çekilmiş Türkiye sinemasından filmler izleyici ile buluşacak. Filmleri seçerken neleri göz önüne alıyorsunuz?
Nasıl bir aşamada bu filmler festivalde kendine yer bulabiliyor? Film seçimi için bir yönetmelik ve danışma kurulu var. Yönetmeliğimize göre yarışma ve adalet terazisi bölümleri için filmin son iki yıla ait olması ve İstanbul’da gösterilmemiş olması şartı var. Bu şartları yerine getiren filmler temaya uygunluk ve filmin teknik özellikleri açısından kurul tarafından değerlendirilerek karar veriliyor. Beyazperde kısmında ise yerli yapımlara yer veriyoruz. Onların da seçiminde temel koşullar tema ve film tekniği olarak aynı. Sadece gösterilmemiş olma şartı aranmıyor.
Festivalin bu yılki onur konuğu Yeşim Ustaoğlu. Ustaoğlu’nun filmlerinden Pandora’nın Kutusu, Araf, Tereddüt izleyici ile buluşacak. Ustaoğlu’nu onur konuğu olarak belirlemenizde ki etken neydi?
Dokuz yıldır sinema ve akademi alanında bir Onur Ödülü’müz var. Onur Ödülü ölçütü hem sinemaya katkı yapan bir kişi olması hem de filmleri, gerçekleştirdikleri ile adalet konusunu gündeme getirmiş olması. Yeşim Ustaoğlu bu iki ölçütü de tam karşılayan yönetmenlerimizden birisi.