Türkiye’de otizm tanısı konulurken klinik çalışmaların ve araştırmaların yetersizliğine dikkat çeken aileler, ‘Hayatımızı kâbusa döndüren şey otizm değil, toplumsal yargı’ dedi
Otizmli çocukları olan anneler, erken tanının öneminden, çocukların sosyal yaşamda kabul görmelerine kadarki süreçte yaşadıklarını, hatta yaşayamadıklarını anlattı. Ankara’da Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim Bozukluklarının Yaygınlığının Tespiti Araştırma Komisyonu’nda konuşan anneler, Aksaray’da yaşanan olayı örnek göstererek, “Türkiye duydu ama biz yıllardır yaşıyoruz” dediler.
Gazete Duvar’dan Müzeyyen Yüce’nin haberine göre; otizmli bir çocuk annesi Türkiye Sakatlar Derneği Muğla Temsilcilik Başkanı Elif Şenol, çocuğundaki farklılığı henüz 6 aylıkken görmeye başladığını ancak hiçbir doktoru inandıramadığını belirterek, otizm teşhisi konulmasının ergenlik dönemine kadar uzandığına dikkat çekti. Türkiye’de otizm tanısı konulurken klinik çalışmaların ve araştırmaların yetersizliğine dikkat çeken Şenol, otizmli bireylere yapılacak gen testine vurgu yaptı. Söz konusu gen testinin Avrupa’nın birçok ülkesinde otizm şüphesiyle doktora başvuran bireylere uygulanan tanılama protokolünün ilk sırasında olduğunu belirten Şenol, “Avrupa’nın birçok ülkesinde, bizim 35 bin TL ödediğimiz test, otizm şüphesiyle doktora başvuran bireylere ücretsiz” dedi.
‘Yan yana yaşamak istiyoruz’ Anne Kevser Tüfenk Çiçek ise “Hayatımızı kâbusa döndüren şey otizm değil” sözleri ile devlet desteği ile toplumsal yargıya ve sorumluluklarına dikkat çekti. Otizmli çocukların eğitimi önündeki engelin kaldırılması ve gerektiğinde neleri başarabildiklerinin görülmesi için bir umut isteyen anne Çiçek, “Bugün, Silikon Vadisi’nde mühendislik yapabilir. Müthiş projeleri var ama okulumuz bize imza vermediği için biz hiçbir projemizi gerçekleştiremiyoruz. BİLSEM’e kayıt dışı öğrenci olarak bir yıl gidebildi BİLSEM’in müfredatı değişti, gidemiyoruz. Ben, Millî Eğitim’den rica ediyorum, bugün buradan giderken hiç değilse deyin ki: ‘Yağız Demir’i biz BİLSEM olarak Millî Eğitim çerçevesinde bir kere daha değerlendirelim’. Duyduğu bütün sesleri notaya dökebiliyor. Ben çocuğumla ilgili genetik mühendisi olabilir diye ümit edebiliyorum. Masanın önünde ve arkasında oturmak iki farklı duygu, iki farklı hadise. Biz masanın arkasında oturanlar ile masanın önünde oturanların yan yana oturduğu bir dünyada yaşamak istiyoruz” dedi.
ANKARA