İktidarın gayri meşru ve gidici olduğunu söyleyen HDP Sözcüsü Kubilay, erken seçimin bütün muhalefet için bir fırsat olabileceğini belirterek “Türkiye, Kayyım Cumhuriyeti mi, Demokratik Cumhuriyet mi” diye sordu
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Günay Kubilay, parti genel merkezinde yaptığı haftalık basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Kubilay’ın gündeminde HDP’nin geçen günlerde açıkladığı deklarasyon, Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşananlar ile ekonomik kriz vardı.
Deklarasyon toplantısına katılan herkese teşekkür eden Kubilay, “HDP’nin halklarımızın dişiyle tırnağıyla kazarak elde ettiği hiçbir demokratik kazanımdan vazgeçmeyeceğini, elindeki bütün siyasi mevzileri sonuna kadar koruyacağını teyit etmiştir. Ağır bir kan kaybı içinde olan ve kendinden olmayan herkese saldırarak ayakta durmaya çalışan saray rejimine karşı kararlı duruşunu, ilkeli siyaset tarzını ve meşru direniş çizgisini yükselteceğinin altını çizmiştir. Türkiye halklarının barış, demokrasi, özgürlük ve insanca yaşam özlemlerine yanıt verecek yeni bir demokratik siyasal sürecin inşası için öncü rolü oynayacağını ilan etmiştir” ifadelerini kullandı.
‘AKP-MHP iktidarının azınlığa düştü’
HDP’nin “erken seçim” ve “birleşik mücadeleyi örme” çağrısına dair konyuşan Kubilay, “HDP’nin bu çağrısı sadece toplantıya katılanlara değil, hayatın her alanında sarayın sultası altında ezilen, çok yönlü baskı ve saldırıları karşısında bunalan, işini aşını kaybeden, yarından ve yaşamdan umudunu kesen, işsizliğin, yoksulluğun, pahalılığın pençesinde kıvranan ve geleceği karartılan herkesedir” dedi. AKP-MHP iktidarının azınlığa düştüğünü ve meşruiyetini yitirdiğini belirten Kubilay, “Saray rejimi, kayyım darbeleriyle Kürt halkının iradesini gasp etmeye, seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldırmaya başladığı andan itibaren, kendi demokratik meşruiyet kaynağını da yok etmiştir” ifadelerini kullandı.
‘Liste uzun’
Kubilay, “saray saltanatına” son verilmedikçe ülkede kan ve göz yaşanın durmayacağını belirten Kubilay, “İşsizlik ve yoksulluk, açlık ve sefalet büyüyerek devam edecektir. Hırsızlığa ve yolsuzluğa, israfa ve şatafata, yağmaya ve talana son vermek mümkün olmayacaktır. Din istismarının, çocuk istismarının, kadın istismarının, doğa, emek ve kadın düşmanlığının sonu gelmeyecektir. Sosyal bir hak olarak eğitimden, sağlıktan, sosyal güvenlikten söz etmek de mümkün olmayacaktır. Liste uzun… Ancak bugün bu iktidar karşısında yaşamsal düzeyde ihtiyaç duyulan ve gecikmeksizin atılması gereken yegâne adım Türkiye halklarının demokrasi ittifakında buluşması ve sırtını birbirine dayamasıdır. Omuz omuza vermesi bu gayri meşru iktidarı hak ettiği yere göndermesidir” diye belirtti.
‘Bu iktidar gidicidir’
İktidarın medya desteği, zor aygıtları, yalan, tehdit ve şantaja rağmen 31 Mart’ta kaybettiğini belirten Kubilay, “Kürt illerinde büyük bir seçim yenilgisi yaşadı. Bu defa daha büyük bir yenilgi alacak, daha büyük kaybedecek ve iktidardan düşecektir. Hiç kimse Saray iktidarının hezeyanlarına ve efelenmelerine aldırmasın. Hiç kimse ‘sol göğsünün altındaki cevahiri’ karartmasın. Bu iktidar gayri meşrudur, gidicidir, gidecektir.”
‘Ülkenin erken seçime ihtiyacı var’
Kubilay, erken seçim çağrılarının parlamento içi muhalefet partilerinde karşılık bulmasının olumlu olduğu belirtti. Kubilay, “Farklı ses tonlarıyla, farklı gerekçelerle de olsa Türkiye’nin böyle bir kritik kavşak noktasında bir erken seçime yakıcı ihtiyacının olduğunun dile getirilmesi de olumlu bir yaklaşımdır. Ancak yeterli değildir. Bugün her şeyin sarayın tekeline alındığı ‘tek adam rejimi’ yerine Türkiye halklarının özgür iradesiyle oluşan demokratik, çoğulcu ve işlevli bir meclise ihtiyaç duyanlar, erken seçim talebini yüksek sesle dile getirmeli, kararlı bir iradeyle arkasında durmalıdır” diye konuştu.
‘Kayyım Cumhuriyeti mi, Demokratik Cumhuriyet mi?’
Kubilay, erken seçimin bütün muhalefet güçleri için fırsat olacağını vurgulayan Kubilay, “Eğer bu fırsat iyi değerlendirilmezse, mantıki sonuçlarına ulaştırılmazsa henüz kurumsallaşma aşamasında ki saray rejimi inşa sürecini kısa zamanda tamamlayarak kendini kalıcı kılacak ve ülkenin önünde uzanan 20-30 yılını ipotek altına alacaktır. Bugün Türkiye saray rejimi tarafından Kayyım Cumhuriyeti mi, Demokratik Cumhuriyet mi gibi bir ikilemin eşiğine sürüklenmiştir. HDP olarak, faşizmin kurumsallaşma sürecini tamamlamak için aralıksız hamleler yaptığı, içerde ve dışarıda saldırılarını yoğunlaştırdığı, ekonomik ve siyasi krizin bütün yıkıcı etkilerinin kendini gösterdiği, siyasi belirsizliğin sürdüğü böyle bir kaotik ortamda erken seçim çağrısı yaptığımızın farkındayız” dedi. Kubilay, erken seçim talepleriyle ilgili konuşmasını şöyle sürdürdü: “Erken seçimi iktidarının ömrünü uzatmak için her türlü gayri meşru yöntemi ve hukuk dışı yöntemi mubah sayan böyle bir despotik iktidardan ancak ve ancak meşru mücadeleyle, demokratik direnişlerle söke söke almak, direne direne kazanmak gerekecektir. Bu bakımdan seçim demokratik bir mevzidir ve demokrasinin vazgeçilmez uğraklarından biridir.”
‘Asıl güvenlik sorununu bölge halkları yaşamakta’
“Türkiye’nin güvenlik sorunu olduğunun içeride ve dışarıda bir nakarat gibi tekrarlanmasının nedeni, Kuzey ve Doğu Suriye topraklarını boydan boya ve derinlemesine işgal girişiminin yolunu açmak ve meşru bir dayanak noktası oluşturmaya çalışmak içindir” diyen Kubilay, “Asıl güvenlik sorununu bölge halkları ve Kürtler yaşamaktadır. AKP ve MHP koalisyonu bütün bölge için gerçek bir güvenlik ve istikrarsızlık kaynağına dönüşmüştür. Hükümet, Rusya ve ABD ile varılan ateşkes anlaşmalarına uymamakta, her fırsatta bu ateşkesleri ihlal etmektedir. Daha iki gün önce Kobanê’de yapılan SİHA saldırısında 2 sivil hayatını kaybetmiş 3 sivil yaralanmıştır. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) başta olmak üzere bölgeden gelen raporlar ve basından yansıyan bilgilere göre 9 Ekim’den beri yaşanan saldırılarda Kuzey ve Doğu Suriye’de 478 sivil hayatını kaybetmiş, 1070 sivil yaralanmış, 300 bin insan yerinden yurdundan edilmiş, 810 okul kapatılmış, 86 bin öğrenci eğitimden mahrum kalmıştır. İşte gerçek güvenlik sorunu budur” ifadelerini kullandı.
‘Saldırgan tutumundan vazgeçin’
Kürt düşmanlığından vazgeçilmesi ve derhal Suriye topraklarından çıkılmasının gerektiğini söyleyen Kubilay, “Suriye halklarına kan ve gözyaşından başka bir şey getirmeyen sömürgeci yeni Osmanlı hayallerinden vazgeçin. Kürt halkına yönelik saldırılar sadece Kuzey ve Doğu Suriye ile de sınırlı değildir. Bir süredir İran’da zamlara karşı başlayan, hak ve özgürlük talepleriyle devam eden gösterilere yönelik İran rejimi katı bir saldırı ile yanıt vermektedir. Bu saldırıların en yoğun yaşandığı yer ise Kürt kentleri ve Rojhilat’tır. Pek çok Kürt kenti, rejim yanlısı para-milliter güçlerin saldırısı altındadır. Bu vesileyle İran rejimini de halka karşı takındığı bu saldırgan tutumundan vazgeçmeye ve barışçıl eylemlerde dile getirilen taleplerin gereğini yerine getirmeye çağırıyoruz” dedi.
EYT’liler, AKP-MHP iktidarına takılmakta
Son olarak EYT’lilerle ilgili konuşan Kubilay, “Her şeyden önce emeklilikte yaşa takılanların temel talebi şudur: 1999’da yapılan bu değişikliğin geçmişe dönük uygulanmasına son verilmesidir. Yani 1999’dan önce çalışmaya başlayanlar, prim gün sayılarını doldurduğunda emekli olabilmelidir. O nedenle Erdoğan’ın ‘Erken emeklilik’ dediği gerçek dışıdır, koca bir yalandır. Zira EYT kapsamındaki olan ücretli çalışanlar Erdoğan’ın son açıklamasından sonra yaşa değil, artık AKP-MHP iktidarına takılmaktadır.”
Kaynak: MA