Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi, yaptığı açıklamada ‘Hasankeyf İçin Geç Değil, Dicle Özgür Aksın!’ sloganıyla duyarlılık çağrısında bulundu
Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nin yaptığı “Hasankeyf ve Dicle Vadisi Kıyamet Günlerini Yaşıyor!” başlıklı açıklamada, ilk insan izlerinin 300 bin yıl önce görüldüğü, ilk yerleşimin ise 12 bin yıl önce gerçekleştiği ve bir açık hava müzesi olan antik kent ve en az 24 medeniyete ev sahipliği yapan Hasankeyf, sadece 20’sinde arkeolojik kazısı kısmen yapılan 289 höyük, 199 yerleşim yeri, en az 100 endemik tür ve soyu tükenme tehlike listesinde bulunan canlıya ev sahipliği yapan Dicle Vadisi’nin, ömrü 50 yıl bile olmayan Ilısu Barajı suları altında bırakılacağı belirtildi.
‘İnsansızlaştırma projesi’
Yerel halkın ve komşu ülkelerin tüm itirazları, yapılan uluslararası kampanyalar, uyarılar dikkate alınmadan inşaatına devam edilen Ilısu Barajı’nda, 2019 yılının Temmuz ayında sessiz sedasız su tutmaya başlandığı ifade edilen açıklamada, “Suyun tutulmasından sonra 1980’li yıllardan beri devam eden sistematik göç ettirme politikaları devam ettirilmiş, tarihi Hasankeyf kentinde yaşayan insanlar adına ‘yeni’ denilen yerleşkeye taşınmaları için zorlanmıştır. Bu çerçevede 8 Ekim günü antik kente giriş çıkışlar kontrole alınıp zorlaştırılmıştır. Yeni yerleşke üzerinden tarihi Hasankeyf’e gidişler de bilinçli bir şekilde zorlaştırılmıştır. Yeni yerleşke iktidara yakınlığı ile bilinen şirketler eliyle insan haklarından olan barınma ve konut hakkı dikkate almadan inşa edilmiştir. Rant politikaları üzerinden inşa edilen yeni yerleşkenin konut sorunları ve çevre düzenlemesi başta olmak üzere altyapı, üstyapı problemleri devam etmektedir. En başta güvenilir içme suyu sorunu çözülmemiştir. Aynı zamanda tarihi Hasankeyf’te aileler ve esnafın taşınma işlemleri bitmeden belediye suyu kesmiştir. Daha bitmeyen yeni yerleşke, suyun kesilmesi ve halkın göce zorlanması antik kenti insansızlaştırma projesidir” denildi.
Basın açıklamasına gözaltı
Çarşının dozer ve kepçelerle yıkılmaya başlandığı ve bunun hala devam ettiği vurgulanan açıklamada, bazı esnafların dükkanlarını içindekilerle yakarak yıkıma tepki gösterdikleri hatırlatıldı. Yıkım karşısında gelişebilecek kitlesel tepkileri engellemek ve psikolojik baskı için Batman Valiliği’nin hiçbir yasal altyapısı olmayan kararlar alarak “Hasankeyf’te her türlü basın açıklaması ve etkinliği” yasakladığı hatırlatılan açıklamada, 16 Kasım’da yeni yerleşkede konut ve dükkan verilmeyen Hasankeyfli esnafların bir basın açıklaması yapması üzerine gözaltına alındıkları kaydedildi.
Hasankeyf’te engelleme
1981 yılında sit alanı ilan edilen Hasankeyf’te çivi dahi çakılmaması gerekirken, bugün ağır iş makineleri ve dozerlerle yıkımın devam ettiği vurgulanan açıklamada, “Yıkım devam ederken yeni arkeolojik buluntular bulunduğu basına yansımıştı. Diğer kazılarda olduğu gibi bu kazılarda da kazı çalışmaları aceleye getirilmektedir. Tarihe ışık tutabilecek arkeolojik kazılarda ağır iş makineleri kullanılmaktadır. Antik kente giriş çıkışların kapatılması ve yıkımın devam ettiği Hasankeyf’te basın emekçilerinin fotoğraflama/belgeleme çalışmaları engellenmektedir. Aynı şekilde daha önce Hasankeyf ile ilgili haber yapan gazetecilere de hukuki davalar açılmaktadır. Hasankeyf’teki yıkımı ve gerçekleri kamuoyu ile paylaşmayı görev edinen özgür basın emekçileri yanında olduğumuzu bir kez daha buradan kamuoyu ile paylaşıyoruz” diye belirtildi.
‘Kıyamet günleri yaşanıyor’
Temmuz ayından beri tutulan suyun, DSİ tarafından bir hafta önce yüksekliği 50 metre ve su miktarının 600 milyon metreküpe ulaştığının açıklandığına dikkat çekilen açıklamada, “Su yükseldikçe Hasankeyf’in su altında kalması tehlikesi daha da artmaktadır. Şimdiye kadar en başta Siirt ili olmak üzere bir çok yerleşim yerleri ve Çattepe Höyüğü gibi önemli höyükler su altında kalmıştır. Binlerce insan, gelecekte geçinimi nasıl sağlayacağı belli olmadan evini terk etmiştir. Tüm bu yıkımlara rağmen bir yıkım, sömürü ve tahakküm projesi olan Ilısu’dan vazgeçilmesi Dicle Vadisi’nde yaşayanlar ve bütün toplum için büyük yarar getireceği için mücadelemiz devam etmektedir. Bu açıdan Dicle Vadisi ve Hasankeyf için kıyamet günlerinin yaşandığı bugünlerde kamuoyuna tekrar sesleniyoruz: ‘Hasankeyf İçin Geç Değil, Dicle Özgür Aksın!’” denildi.