HDK’nin düzenlediği ‘Göç, mültecilik ve ayrımcılık’ başlıklı sempozyum 2’nci gününde devam ediyor. Sempozyumda konuşan Evrensel Gazetesi Yazarı Ercüment Akdeniz, çocuk işçiliğinde yaş ortalamasının 6’ya düştüğünü vurguladı
Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) düzenlediği “Göç, mültecilik ve ayrımcılık sempozyumu”, Şişli’de bulunan Kenter Tiyatrosu’nda ikinci gününde devam ediyor. HDK Eşsözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu ve bazı siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin katıldığı sempozyumun yapıldığı salona Kürtçe, Türkçe ve Arapça dillerinde “Dünya hepimizin evi mültecilik bir tercih değildir” pankartı asıldı.
Sempozyum “Göç, emek sömürüsü ve mücadelesi” başlığıyla günün ilk oturumu gerçekleşti. Oturumun moderatörlüğünü Oya Öznur yaparken Gazeteci Ercüment Akdeniz ve yazar Ferda Koç konuşmacı olarak katıldı.
Çocuk işçiliği ve Avrupa
Sempozyumun ilk oturumunda konuşan Evrensel Gazetesi Yazarı Ercüment Akdeniz, fotoğraflar ile Suriyeli işçiler ve çocuk işçilerin durumuna dikkat çekti. İstanbul İkitelli Organize Sanayi Bölgesinin son derece modern bir alan olduğunu ancak içine girince 3 binin üzerinde Suriyeli işçinin kayıt dışı çalıştırıldığını gördüklerini ifade eden Akdeniz, burada bulunan atölyelerde çalışan Suriyeli işçilerin çoğunun çocuk olduğunu ve bu çocukların Avrupa menşeli ürünlerin yapımında çalıştıklarını söyledi. Avrupa’da çocuk işçiliğine rastlanmadığını ancak dünyanın birçok yerinde Fason üretimlerde çocuk işçiliğinin kullanıldığına dikkat çeken Akdeniz, çocuk işçiliğinin bu kadar yaygın olmasının sorumlarından birinin de Avrupa devletleri olduğunu ifade etti. Fabrika ve atölyelerde çalışan işçi çocuklarının bakışlarının artık bir yetişkinin bakışları gibi olduğunu söyleyen Akdeniz, “Türkiye’de çalışan çocuk işçilerin çoğu anne, baba ya da ailesinden birilerini mutlaka kaybetti ve ailesinin sorumluluğunu da kendisi üstlenmiş durumda. Hayat şartları daha çocukluğunu yaşamadan yetişkin gibi görünmek zorunda bırakıyor” dedi.
Göçle birlikte çocuk işçiliği arttı
DİSK’in verilerine göre Türkiye’de 2 milyon çocuk işçinin olduğunu sözlerine ekleyen Akdeniz, Suriye savaşı ile birlikte gelen göçlerle bu sayının iki buçuk milyonu bulduğunu belirtti. Göç’ün çocuk işçiliğinde yaş ortalamasını da değiştirdiğini belirten Akdeniz, çocuk işçiliğinde yaş ortalamasının 6’ya düştüğünü ve çalışma saatlerinin ise de yükseldiğini söyledi. Yaşanan bu kadar emek sömürüsünde Suriyeli işçilerin de kendi emeklerini pazarlamayı öğrendiğini sözlerine ekleyen Akdeniz, savaştan kaçıp Türkiye’ye gelen Suriyeliler toplu halde kendilerine atölyeler açmaya başladığını ve emeklerini kendileri pazarlamaya başladı” dedi.
Önyargı örgütleniyor
Suriyelere dönük yaşanan ırkçı saldırılara dikkat çeken Akdeniz, “Savaştan kaynaklı travma yaşayan Suriyeliler bir sonraki travmayı da Türkiye’de yaşıyor. Hem iş yaşamında hem de sosyal yaşam içinde Suriyeliler istenmiyor. Suriyelilere karşı muazzam bir ön yargının örgütleniyor. Suriyeliler her kesin ortak ötekileştirdiği bir kesim oldu. Ancak yapılan araştırmalarda Suriyelilerin yüzde 52’si Türkiye’de kalmak istemiyor” diye konuştu.
İşçi sınıfının nüfusu üç buçuk milyarı aştı
Ardından söz alan Sendika.org ve gazetemiz yazarı Ferda Koç, “Kürt göçü ve Türkiye’nin büyük proleterleşme süreci” başlıklı sunum yaptı. 1890 yılında dünyada işçi nüfusunun 110 bin civarında olduğunu sözlerine ekleyen Koç, “1890 yılında teknoloji bu kadar gelişkin değildi. Ya da endüstriyel bir teknolojiden bahsedemeyiz. Kapitalizm değer kitlesini büyüterek hem değer hem de artık değer üretimini büyüttü ve dünya tarihinin en büyük proleterleşme süreci bu dönem yaşanıyor” diye konuştu. 1900 yılından 1980 yılına kadar dünyada işçi nüfusu 2 milyarı bulduğunu sözlerine ekleyen Koç, 2015 yılına gelindiğinde ise bu sayı üç buçuk milyarı bulduğunu ifade etti.
‘Hak kayıpları var’
1980’li yıllarda devletin değişik organizasyonlarla işçiliği teşvik ettiğini ifade eden Koç, Kürt bölgelerinden gelen göçlerden kaynaklı Kürt işçilerin ucuz işgücü olarak uzun yıllar kullanıldığını ifade etti. Bu dönemde işçilerin var olan haklarında ciddi erimelerin olduğunu ifade eden Koç, “Yeni bir işçi gurubu eski işçi kitlesinin içine katıldığında patronlar eski işçi gurubuna istediğini yaptıramıyor. Ancak yeni gelen işçi kitlesine katılan istediği koşulları dayata biliyor ve muazzam derecede ucuz iş gücü olmuş oluyor. Eğer sınıf gücünü seferber edip bir genel hareketinin içine girip bir mücadele zemini yaratırsa bu durumun önüne geçilebilir” diye konuştu.
Sunumların ardından oturum soru cevap bölümü ile son bulurken, sempozyuma öğlen arası verildi.
Öğlenden sonraki oturumda “Göçmenlikte kadınlar ve çocuklar” başlığı ile sempozyuma devam edilecek.