Nusaybin’deki yasak sırasında evinin bahçesinde vurulan Selamet Yeşilmen’in ölümünün üzerinden 4 yıl geçtı ancak soruşturmada ilerleme sağlanmadı. Yeşilmen’in ailesi ise, faillerin ortaya çıkarılmasını bekliyor
Mardin’in Nusaybin ilçesinde, 13 Kasım 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağının 3’üncü gününde evinin bahçesindeyken zırhlı araçtan açılan ateş sonucu vurulan 5 çocuk annesi Selamet Yeşilmen’in (44) ölümünün üzerinden 4 yıl geçti. Ancak, aradan geçen bunca zamana rağmen Yeşilmen’in ölümüne ilişkin Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada bir ilerleme sağlanmadı. Olayın yaşandığı gün anneleriyle birlikte kurşunların hedefi olan Fikret (20) ve Sevcan’nın (13) aldığı yaralar ise iyileşmedi. Sevcan bir gözünü olaydan sonra kaybederken, Fikret’in vücudundaki yaralar da halen duruyor.
4 yıl sonra kente geri döndüler
Anne Yeşilmen hayatını kaybettikten sonra, devam eden yasaktan kaynaklı evlerini terk ederek Şırnak’ın İdil ilçesine yerleşen aile de 4 yılın ardından kente geri döndü. Yasaktan sonra yaşanan yıkımdan kaynaklı Fırat Mahallesi’ndeki evlerini yerinde bulamayan aile, yıkımın yapıldığı mahallelerde sonrada inşa edilen TOKİ konutlarından bir daireye yerleşti.
4 yıl geçmesine rağmen halen ilk günkü acıyla yaşayan aile, olayın faillerinin bulunmasını talep etti.
Oğul Yeşilmen: Aklımdan çıkmıyor
Annesi öldürüldüğü sırada üzerine koşarken kurşunların hedefi olan oğul Fikret Yeşilmen, olayın yaşandığı günü, “Ben evde oturuyordum. Annem o sırada ‘ben ekmek yapmaya çıkıyorum’ dedi. Kapıdan çıktığı sırada mermilerin hedefi oldu. Ben annemin sesini duyar duymaz koştum. O sırada sokakta zırhlı aracın olduğunu gördüm. Zırhlı araç vardı diye çıkamıyorduk. Annem düşmüştü ama zırhlı araç ateş ediyordu. Biz çıkınca bize de ateş etti. Sonra muhtar geldi. Ateş kesildi” sözleri ile anlattı.
Yaralarından kaynaklı halen ağırlık kaldıramadığını aktaran Yeşilmen, olay gününün aklından çıkmadığını belirterek, “Yüreğimiz yanıyor. Başka ne diyelim” dedi. Yeşilmen, evlerinin yerine yapılan TOKİ’lerde yaşamak zorunda kaldıklarını ve sorunlarının halen devam ettiğini de sözlerine ekledi.
Yeşilmen’ın kızı: Üstü örtülmesin
Dört yıldır psikolojik sorunlar yaşamaya devam ettiklerini dile getiren Yeşilmen’in kızı Filiz Yeşilmen ise, kente “gönlü buruk” bir şekilde döndüklerini söyledi. Filiz Yeşilmen, annesinin öldürülmesinin ardından evin kısmi yükünün kendisi üzerinde olduğunu belirterek, “Annemin öldürülmesinin üstü örtülmesin. Kim ne hak ediyorsa o ceza verilsin” çağrısında bulundu.
‘Çocuklar bir fişek patlasa yerlerinden fırlıyor’
Yasaklar döneminde birçok zorlukla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Yeşilmen’in eşi Abdurrahman Yeşilmen ise “Üst katta oturan babamlar ellerini kaldırarak, sivil olduklarını söylemelerine rağmen aldırış etmediler” sözleriyle o güne değindi. Abdurrahman Yeşilmen, “Dört yıl sonra geri geldiğimizde evimizin olduğu binaya bu defa da havan isabet etti. Çocuklarım bugün de psikolojik sorunlar yaşıyor. Onları düşünmekten çalışamıyor, işe de gidemiyorum. Çocuklarım halen korkuyla yaşıyor. Bir yerde bir fişek patlasa yerlerinden fırlıyorlar. Tedavisi halen devam ediyor. Kızım Sevcan halen tek başına yatamıyor. İlk günden bu yana bu şekilde. Halen o günler geçmedi devam ediyor sanıyor” sözleriyle çocuklarının yaşadıklarına değindi.
‘TOKİ’lerde hapis hayatı yaşıyoruz
Abdurrahman Yeşilmen, yıkılan evlerinin yerine kendilerine verilen bir TOKİ dairesinde şu an yaşadıklarına işaret ederek, “Evimiz, arsamız gitti. Hiçbir güvencemiz kalmadı. TOKİ dairesine yerleşmekten memnun değiliz. Bu evlerde hapis hayatı yaşıyoruz. Rahatlıkla çarşıya bile çıkamıyoruz. Çocuklarımız korkuyor. Her gün polisler ve zırhlı araçlar evimizin önünden geçiyor. Çocuklarımız bunları gördükçe korkmaya devam ediyor” dedi.
Faillerin ortaya çıkarılmasını istedi
Eşinin öldürülmesinin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen soruşturmanın halen tamamlanmadığını ve dava açılmadığını hatırlatan Yeşilmen, adalet taleplerini yineleyerek,“O gün hangi polisler orada görevliydi, hangi zırhlı araçlar oradaydı hepsi biliniyor. Bunların ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Halen inkar ediliyor. Fişekler ortada olmasına rağmen fişeklerin polislere ait olmadığı söyleniyor. Ama biz davamızdan vazgeçmeyeceğiz” ifadesinde bulundu.
MA / Ahmet Kanbal