Onlar üzerinden cinsiyetçiliği yeniden üretmek Onlar üzerinden militarizmi kurumlaştırmak Onlar üzerinde tek adamcılık, faşizmi yükseltmek Onlar üzerinden savaşı yaymak Onlar üzerinden barışı, özgürlüğü, eşitliği suç saymak Onlar üzerinde yolsuzluk, yoksulluk, sahtekarlığı görünmez kılmak Onlar üzerinde red ve inkar siyasetini sürdürmek Onlar üzerinde ana dilleri yok etmek, utanılacak hale getirmek, Onlar üzerinden inançları aşağılamak, Onlar üzerinden ucuz iş gücü, iş cinayetlerini meşrulaştırmak Onlar üzerinden barınma, beslenme, korunmayı bir rehin alma siyaseti olarak sürdürmek Onlar üzerinden zindanları mantar gibi üretmek
Onlar üzerinden sokakları, okulları, parkları, bahçeleri korku rüyasına dönüştürmek Onlar üzerinden tecavüzü ( istismar, taciz evlendirmek) yasallaştırmak Onlar üzerinde ‘bir kereden bir şey olmaz’ zihniyetiyle tacizi okullu yapmak, Onlar üzerinden organ mafyalarını cesaretlendirmek Onlar üzerinden uyuşturucu şebekelerini kurmak Onlar üzerinden organize suçların(hırsızlık, mafya, fuhuş…) zeminini sağlamlaştırmak Onlar üzerinden ahlak ve vicdanı suç saymak Onlar üzerinden demokrasiyi iktidarın her türlü zulme kılıf uydurma aracı yapmak Onlar üzerinde cinayet olan idamı uygulamak 16 yıldır iktidarda olanın ifadesiyle ‘her gün 32 çocuk kaybolmakta’.
Bugün kendi idam isteği üzerine çocukları kullanarak cinayet vahşetini meydanlara taşımaktadır. Evet kaybolan çocuk değil toplumdur, insanlıktır, vicdandır, ahlaktır. Devlet ve hükümetin yaptıkları ortada, türkiye ve kürt illerinin kadın, gençlik, sivil dinamikleri ne hadım ne idam tüm toplumun top yükün seferberliğiyle evde, sokakta, iş yerlerinde, okullarda, parklarda çocukları koruma nöbetine girelim. Çocuk ya çocuk, hey vicdansızlar, bu kadarını nasıl kaldırsın deyip yürümezsek hepimiz suç ortağıyız.