Erdoğan’ın ABD gezisi öncesi içeriği resmen açıklanmasa da Trump’tan bir mektup daha aldığı ortaya çıktı. Basına sızan bilgilere göre mektubun en önemli konusu S-400’ler. ABD, bir şekilde S-400’lerden vazgeçilmesini istiyor. ABD, S-400’ler yerine patriotları öneriyor. Eğer Türkiye patriotları almayı kabullenirse, F35 projesine geri dönebilecek.
Erdoğan’ın bu isteklere karşı direnebilecek gücü yok. Trump, Erdoğan’ı fena yakaladı. Türkiye’nin 2,5 milyar dolar ödeyerek aldığı S400’leri hangara çekmesini istiyor. Hatta bunun ABD’nin denetiminde yapılmasını istiyor. Bu Erdoğan için zor bir karar. Çünkü bir elini fena halde Putin’e kaptırmış durumda. Böyle bir karar Putin’i çok fena kızdıracak. Putin kızarsa neler olabileceğini Erdoğan, uçak krizi sırasında deneyimlemişti.
İki süper güç arasındaki dengelere dayanarak sürdürülen siyasetin sonuna gelmiş gibi görünüyor. Kongre’de oylanması beklenen iki tasarıdan birisi Erdoğan’ın ve ailesinin mal varlığının araştırılması. Aynı istek birçok Türk yetkilisi için de geçerli. Ermeni soykırımı ile ilgili yasa tasarısı da her an Kongre’nin gündemine gelebilir. Bunun dışında bir Halkbank davası var. Bütün bunlar toplandığında Erdoğan’ın hiç de pazarlık gücü olmadığı görülüyor.
Bu gezinin amacı Trump’ı bu tasarıları durdurmaya ikna etmek. Trump’ın tekrar Erdoğan için elini taşın altına koyması için Erdoğan’ın çok önemli adımlar atması gerekiyor. Trump için azil süreci işliyor. Erdoğan’dan önemli tavizler koparmadan adımlar atarsa bu azil sürecinde kendisini zor duruma sokacaktır.
Erdoğan bütün bunları bilerek ABD seyahatine karar verdi. Hem ABD heyeti bu seyahatten önce Ankara’ya geldi, hem Trump ile telefon konuşmasında bu konular konuşuldu.
Trump silah tüccarlarının temsilcisi. Türkiye’ye patriotları ve diğer silahları satmak istiyor. Putin de önemli bir başarıya imza atarak bir NATO üyesine silah sattı ve satmayı sürdürmek istemekte. Rusya’nın Batı gibi gelişmiş teknolojisi yok. Bir Appel’i yok, Facebook yok, Microsoft’u yok. Bu yüzden de S-400’leri ve Nuh Nebi’den kalma nükleer reaktörleri satmak zorunda.
Zorluk bu noktada başlıyor. Eğer Türkiye, ABD’nin istiklerini kabul ederse artık Rusya ile silah alışverişine bir nokta koymak zorunda kalacaktır. En azından sınırlamak durumunda kalacaktır. Oysaki Türkiye biraz da Putin’in verdiği izin sayesinde Suriye’de kalabilmektedir. Eğer bu alışveriş suya düşerse, Putin de Erdoğan’ın Suriye hayallerine son verebilir. Erdoğan bunun farkında, bunun için de ABD’de Putin’in gazabına karşı da koruma istiyecektir. Seyahate başlamadan önce Erdoğan’ın döndükten sonra Putin ile yapacağı bir telefon görüşmesinden söz etmesi biraz da buna bağlıydı. Bu durum rotada yeni bir düzeltme anlamına gelir ve önemli bir sarsıntıya yol açması kaçınılmazdır. ABD, Türkiye’yi kaybetmek istemiyor, ancak Türkiye’yi kaybetmemek uğruna Rusya ile ne kadar karşı karşıya gelmeyi göze alır belli değil. Aşağı yukarı İsrail’e verilen koruma kadar bir korumadan söz ediyoruz. Bu mümkün görünmüyor. Onun için gemi büyük sarsıntılar geçirecek, belki de kayalara çarpacak. Batmayacak ama su alacak ve yan yatacak.
Peki, Erdoğan’ın Tump’tan hiç isteği olmayacak mı? Elbette olacak. En önemli isteği Kürtler konusunda olacak. Geçtiğimiz günlerde Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) ABD ile varılan anlaşma gereği belli bölgelere çekildiğini açıklayan Erdoğan, ABD’ye uçmadan önce DSG’nin bölgeden çekilmediğini ve ateşkesi ihlal ettiğinden söz etti. Yandaş kalemler bile bu sözleri ABD’ye gitmeden önce elini güçlendirmek için söylendiğini yazdılar.
Erdoğan bununla kalmadı, DSG’nin Minbic’ten de çekilmediğini, Kobani’den de çekilmediğini söyleyerek pazarlık yapacağı belli başlı konuyu açıklamış oldu ve bu konuda el yükseltti.
Eğer Trump’a kalsa belki Erdoğan’a, Suriye’de istediğini verecek. Ancak ABD’de hakim sınıf yekpare bir blok değil. Farklı kesimlerin farklı çıkarları söz konusu. Üstelik kuvvetler ayrılığı ve her kuvvetin sınırları kalın çizgilerle çizilmiş durumda.
Trump’ın Erdoğan’a vereceği tavizler onun için başlatılmış olan azil sürecini hızlandırabilir. ABD kamuoyunda Türkiye’nin Suriye’de giriştiği operasyona büyük tepkiler var. Ayrıca kamuoyu buna izin veren ABD yönetimine kızgınlığını ortaya koyuyor. Sadece Demokratlar değil, Cumhuriyetçi seçmen de IŞİD’i yenmiş olan DSG’nin yalnız bırakılmasını kabul etmiyor. Anlaşılan o ki Tump’ın oyun alanı oldukça dar, Erdoğan büyük ihtimalle eli boş dönecek.
Muhalefet, HDP hariç mektup muhabbeti yaptı. Kimi suratına çarpmaktan söz etti, kimi de elçi ile gönderilmesini istedi. Bunların hiçbiri işin özüne dahil değil, sadece hamaset yaparak Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmak istiyorlar. Ancak bu tür bir muhalefet Erdoğan’ın tayin ettiği sınırlar içinde bir muhalefettir. Bu kadarına izin vardır, üstelik bu ABD ile pazarlıkta işe bile yarayabilir. Erdoğan muhalefetin eleştirilerini gerekçe göstererek bazı tavizler koparmaya çalışabilir. Ancak muhalefetin bu yaklaşımı Türkiye’yi savaş felaketinden korumaz. Ekonominin her gün daha kötüye gitmesine engel olmaz. Türkiye’yi toplu intiharlar ülkesi olmaktan çıkaramaz.