Bolivya’da halklar arası eşitlikten, yoksullara yönelik politikalardan rahatsız olan neoliberallerin darbesi sonrası ilk yerli Başkan Morales ülkeden ayrıldı. Ülke iç savaşa sürükleniyor. Morales daha güçlü döneceğini vurguladı.
Halkların eşitliği için, gelir dağılımını adaletsizliğine son vermek için, eğitim, sağlık, barınma haklarının sağlanması vizyonuyla başa geçen Bolivya’nın ilk yerli devlet başkanı Evo Morales, ordu, bazı uç kiliseler ve ABD baskısıyla istifa ettikten sonra ükesinden ayrıldı. Genelkurmay Başkanı Williams Kaliman, orduyu sokağa salarken, ABD’nin Bolivya’yı istikrarsızlaştırma ve kalkışmayı koordine etmesine dair ses kayıtları ortaya çıktı. Trump, Venezuela ve Nikaragua’yı da tehdit etti. Halklar ise sokaklarda darbeye karşı direniyor.
ABD, ordu, polis ve saivil faşistlerin baskısıyla istifa eden Bolivya’nın ilk yerli Devlet başkanı Evo Morales, Meksika’nın iltica kararını resmen çıkarmasının ardından daveti kabul ettiğini açıkladı ve sürgüne gitti. Morales, ayrılma kararını açıkladı ve “Meksika’ya gidiyorum. Bu kardeşlerimizin hayatımızı kurtarmak için gösterdiği hoşgörüye minnettarım” mesajını paylaştı.
Morales mesajın devamında, “siyasi nedenlerle ülkeden ayrılmanın kendisini üzdüğünü belirtirken “Siyasi nedenlerle ülkeyi terk etmek bana acı veriyor, ama duyarlı olacağım. Daha fazla güç ve enerjiyle geri geleceğim” dedi. Morales istifa ederken de İspanyol sömürgecilerine ve işgalcilerine karşı savaşan Tupac Amaru’ya atıf yaparak milyonlarla döneceğini söylemişti ve kendisini istifaya zorlayan “karanlık güçlere” karşı taraftarlarını direnişe çağırmıştı. Morales’in istifası ile boşalan devlet başkanlığı koltuğuna seçimlere kadar Senato başkan yardımcısı Jeanine Anez’in oturması bekleniyor. Anez Morales karşıtı. La Paz Polis Şefi Albay José Barrenechea, Bolivya Devlet Başkanlığı Binası Casa Grande del Pueblo’nun bulunduğu Murillo Meydanı’nda orduya müdahale çağrısında bulundu. Senato Başkan Yardımcısı Jeanine Anez yayınladığı video ile orduyu müdahaleye çağırdı. Darbenin aparatlarından Genelkurmay Başkanı Williams Kaliman, şiddet olaylarının önüne geçebilmek adına silahlı kuvvetlerin polisle ortak operasyonlar düzenleyeceğini açıkladı. Kaliman, basın toplantısında, polisin güvenliği sağlamak için ordudan yardım istediğini söyleyip, “Silahlı Kuvvetler, Bolivya ailesine kan ve yas dokunmasın diye, polisle ortak operasyon kararı almıştır” dedi.
Morales yanlıları direniyor
Darbe sonrası uç sağcı blokun eylemlerine karşı Evo Morales yanlıları ile gösterileri düzenledi. Başkent La Paz’ın bazı bölgelerinde Morales yanlısı ve karşıtları arasında çatışmalar yaşandı, polis göstericilere göz yaşartıcı gazla müdahale etti. Hayatın durma noktasına geldiği La Paz’da 60’tan fazla otobüsün ateşe verildi, bazı işyerleri kundaklandı. Birçok işyeri açılmadı, bazı okullarda eğitime ara verildi. Çeşitli bölgelerde mahalle sakinlerinin barikatlar kurarak bulundukları bölgeleri korumaya çalıştıkları belirtiliyor. Bolivya Polisi Genel Komutanı Yuri Calderon’un, Morales hakkında yakalama kararı çıkarıldığını yalanlayınca Calderon’un da istifa ettirildiği basına yansıdı.
Solu bastırmak için
ABD’nin, Latin Amerika’daki standart dışı ülkeleri, sol çizgideki ülkeleri emperyali sistemin içine çekmek, kamulaştırılan alanları yeniden özelleştirip küresel şirketlere açmak, yoksullara yönelik programlara son vermek, karbon yataklarını sermayeye sunmak, halkları IMF anlaşmalarına mahkum etmek için uyguladığı senaryolardan biri Bolivya’da sahneye konuyor. 35 üyeli Amerikan Devletleri Örgütü’nün (OAS) 20 Ekim seçimlerine ilişkin raporu 10 Kasım Pazar günü açıklandı. OAS’ın usulsüzlük olduğuna işaret eden raporunda Devlet Başkanı Evo Morales’e seçimi yenileme çağrısı yaptı. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanı Williams Kaliman aynı gün OAS açıklamasından kısa süre sonra kameraların karşısına geçerek muhtıra verdi ve Devlet Başkanı Evo Morales’in istifasını istedi. Muhtıradan önce maskeli polislerin sağcı faşistlerin saflarına geçtiği videolar yayınlanmıştı. ABD’yle çalışan firmaların işçileri de gösterilere dahil edilmişti.
Hükümetin politikalarından memnun olmayan kesimlerin mobilizasyonunu darbe yönüne çeviren ordu ve sivil faşistler Morales’i istifaya zorladı. Genelkurmay Başkanı Williams Kaliman, 10 Kasım’da canlı yayında okuduğu bildiriyle Devlet Başkanı Evo Morales’in istifasını istedi. Kaliman’ın muhtırasında “Ülkede artan çatışmalar karşısında halkın güvenliğini sağlamak, hayat hakkını güvence altına almak adına şiddetin durulmasına müsaade etmesi, Bolivya’nın iyiliği ve istikrarın korunması için Devlet Başkanı Evo Morales’e istifa etmesini öneriyoruz. Halka ve gösteri düzenleyen kesimlere de kardeşler arasındaki anlaşmazlığın kan dökülmesine ve ailelerimizin üzülmesine neden olmaması için şiddet olaylarına son vermelerini talep ediyoruz” deniliyordu.
ABD kayıtları
ABD Başkanı Donald Trump, “Rejimleri devirmeyi ve hükümetleri iktidardan düşürmeyi bırakacağız”, “Vergi mükelleflerinin parasını Ortadoğu’da harcamak istemiyorum” gibi laflar ederken Bolivya’da darbe tertipledi. ABD’nin darbedeki rolüne dair bazı veriler yayınlandı. elperiodicocr.com’da yayınlanan ses kayıtlarında sağcı liderler Bolivya’daki ABD Büyükelçiliği, ABD’li senatörler Marco Rubio, Ted Cruz, Bob Menendez ve Evanjelik Kilise’nin desteğini ifade ediyor. ABD Büyükelçiliği’nin ulusal basın üzerinden istikrarsızlaştırma planının seçimlerden önce koordine edeceği ifade edilen kayıtlarda Senatör Marco Rubio ve Ted Cruz’un muhalefetle doğrudan temas halinde olduğu belirtiliyor. Ses kayıtlarında planın bir “seçim hilesi” üzerine odaklandığı görülüyor. ABD Başkanı Donald Trump da darbe sonrası yaptığı yazılı açıklamada, “Morales’in istifası batı yarım kürenin demokrasisi için önemli bir olaydır…
Yaklaşık 14 yıl süren Bolivya anayasası ve halkının iradesinin üstüne geçmeye çalışma çabalarının ardından Morales’in görevinden ayrılması demokrasiyi korumuştur ve Bolivya halkının seslerini duyurması için yeni bir yol açmıştır… ABD, Bolivya halkını özgürlük talep ettiği için ve Bolivya ordusunu sadece tek bir insanı değil Bolivya anayasasını koruma sözüne bağlı kaldığı için alkışlıyor” dedi. Trump, Bolivya’daki bu gelişmenin “gayrimeşru rejimler” dediği Venezuela ve Nikaragua’ya da bir mesaj olduğunu vurguladı. Bu arada Trump, New York’ta Gaziler Günü töreninde konuşmasını güvenlik gerekçesiyle kurşun geçirmez camın ardından gerçekleştirdi.
PCR’den mücadele çağrısı
Bolivya’da darbeye karşı duran partilerden biri Komünist Devrimci Parti (PCR). PCR “en yüksek teklifi verinin hizmetine giren ordunun halkı ve demokrasiyi değil ABD emperyalizminin hizmetindeki mali oligarşiyi temsil ettiğini” kaydetti. Bildiride “Faşist darbeye hayır! Yurtsever, demokratik ve halkçı alternatif için mücadele” denildi. Bolivyalılara birlik olma; sivil faşistlerle askerlerin darbeci iddialarını gerçekleştirmelerinin engellenmesi ve yurtsever ve halkçı alternatif için mücadele örgütlenmesi çağrısı yapıldı. Morales yönetiminin de “mali oligarşi ve toprak oligarşisi ile uzlaştığı”, halkın “hükümetin madencilik ve Çin-Rusya blokunca beslenen kalkınmacı politikalarının mağdurları olduğu” da vurgulandı.
HDP: Karşı durmalı
HDP MYK, darbeye karşı demokratik ilkelerin yanında tutum almaya çağırdı. Şili ve Arjantin darbelerine dikkat çeken Merkez Yürütme Kurulu (MYK) yazılı açıklaması özetle şöyle: “Muhalefetin de bu askeri darbeyi destekliyor olmasını Bolivya demokrasisinin bir kaybı olarak görüyoruz. Uluslararası toplumu darbenin değil demokratik ilkelerin yanında tutum almaya çağırıyoruz… HDP olarak, nerede olursa olsun demokratik ve sivil siyasete yapılan askeri müdahalelerin ve darbelerin karşısında olmaya, halkların iradesini savunmaya devam edeceğiz. Bu temelde de Bolivya halklarının yanında olduğumuzu ifade ediyor, Bolivya Ordusu’nu ve darbe destekçilerini bu yasa dışı girişimlerine son vermeye çağırıyoruz.”
Bolivya’da 20 Ekim’de yapılan başkanlık seçimini Sosyalizm Hareketi Partisi (MAS) adayı 2005’te bu yana Devlet Başkanı olan Evo Morales yüzde Eva Morales’in yüzde 47,8 ile ile kazandığı, rakibi olan eski devlet başkanı Carlos Mesa’nın yüzde 36,51 ile kaybettiği açıklandı. Seçimi kazanmak için ya yüzde 50 barajını aşmak ya da yüzde 40 alıp rakibine 10 puan fark atmak gerekiyordu. İlk yerli devlet Başkanı olan Morales , 2005’teki seçimleri yüzde 54 ile kazanarak emperyalist ve oligarşik tabanlı işbirlikçi faşistlere büyük bir yenilgi yaşatmıştı. Morales 2008’de referandumu da yüzde 67 ile göğüsledi. Morales 2009’daki seçimlerde yüzde 64’le kazadı. Yeni anayasa oylamasında yüzde 60 evet çıktı. 2014’te yüzde 60’la 3’üncü kez seçildi. Morales yasalar izin vermediğinden 4’üncü kez seçilebilmek için 2016’da referanduma gitti ve yüzde 51’lik “hayır” cevabı ile karşılaştı. Ancak 2018’de Anayasa Mahkemesi “yeniden seçilmenin bir insan hakkı” olduğuna hükmedip adaylığına izin verdi. 20 Ekim 2019’da seçimler yapıldıktan sonra sağ blok hile olduğunu söyleyip gösterilere başladı. ABD’nin el atmasıyla olaylar büyüdü. Saldırılar, yağmalar oldu, cinayetler işlendi. Santa Cruz gibi zengin bölgelerdeki faşistlerin ve aşırı dincilerin ABD desteğiyle örgütlediği şiddet olayları yayıldı. Santa Cruz’un Yurttaş Komitesi Başkanı Luis Fernando Camacho gibi aşırı dinci patronların desteklediği sivil faşistlere polisler de katıldı. Hidrokarbon, maden, telekominikasyon gibi alanlardaki kamulaştırmaya öfkeli olan oligarklardan biriydi Grupo Empresarial Nacional Vida Holfingi patronu Camacho. Kamulaştırılan doğalgaz dağıtım şirketi Sergas şirketi Camacho’nun babası Jose Luis Camacho’ya aitti. Vatansever görünüyordu ancak vergi kaçırıyordu. Ülkesine vergi vermemek için offshore hesaplar üzerinden servetini katlamıştı, Panama Belgelerinde adı geçiyordu. Aşırı Katolik olan Camacho, ABD merkezli Evanjelist akımlarla da yakın ilişkide. Kamulaştırılan doğalgaz altyapısı şirketi Socre Camacho’nun amcasının, doğalgaz şirket Controgas de kuzeninindi.
Kamulaştırma ve ekonomi
Morales’li Bolivya’nın ABD’ye karşı olan Venezuela, Küba gibi ülkelerle ilişkileri ABD cephesinde hoş karşılanmıyordu. Çin ve Rusya ile de ilişkileri geliştiriyordu. (Bazı sol partiler Çin-Rusya ile ilişkili ekonomik politikaları eleştiriyordu) ABD ve Bıolivya’da Santa Cruz gibi sağın güçlü olduğu yerlerde oligarşi ve destekçisi sivil faşistler Değişim Süreci’ne öfke duyuyordu. Morales kaynakları yoksullarla da paylaşmak isterken askeri-mali sermaye bundan hoşlanmıyordu. Morales stratejik hidrokarbon sektöründeki şirketlerin kamulaştırmıştı. doğalgaz dağıtım şirketi Sergas, Socre, Controgas gibi şirketlerdi. Yüzbinlerin yoksulluktan kurtarılması sermayeyi kızdırıyordu. Yerli geleneklere dayandırılan Toprak Anayasası’nın milyonlarca insanı, hava ve suyu olumlu etkilemesi, çevreye duyarılık oligarşiyi kızdırıyordu. Morales’in yaklaşık 14 yıllık döneminde Bolivya, Birleşmiş Milletler Latin Amerika ve Karayip Ekonomik Komisyonu (ECLAC) ve Dünya Bankası verilerine göre yılda ortalama yüzde 4’ten fazla büyüdü. Bolivya 2008’de yüzde 6,2 büyüme yakalamıştı. Bolivya’da fakirlik yüzde 65’lerden yüzde 30’lara geriledi. 3 milyon Bolivyalı fakirlikten orta gelir grubuna geçti. Dünyanın 95. büyük ekonomisi olan Bolivya’da Para birimi Boliviyano. Kişi başına düşen milli gelirin 3 bin 500 dolar. Bolivya’da gayrisafi yurt içi hasıla 2017’de 37 milyar dolardı. Ülkede temel geçim kaynakları tarım, hayvancılık, Lityum, doğal gaz ve kalay madeni ve tekstil. Dünya lityum rezervinin yüzde 50 kadarı Bolivya’da
DIŞ HABERLER