Ekoloji Politik Konferansı’nda sosyal ekolojinin bir parçası olarak Demokratik Konfederalizm önerisi yapıldı. Rojava’dan gönderilen mesajda ise, ‘Biz doğa ile denge içerisinde bir hayatı savunuyoruz’ denildi
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi’nin (SYKP) düzenlediği “Ekoloji Politik” Konferansı Şişli’de bulunan Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde ikinci gününde devam etti. Günün ikinci oturumunda Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Yunanistan, Almanya, Lübnan, Fransa, Brezilya ile çok sayıda ülkeden siyasi parti ve ekoloji örgütü temsilcileri katıldı. “Ekoloji mücadelesinin toplumsal ve sınıfsal boyutu” başlığıyla düzenlenen forumun son oturumda, Güney Afrika’dan Witwatersrand Universitesi’nde Ekonomi Politiği Profesörü Patrick Bond, Avusturya Sosyalist Sol Parti lideri Sonja Grusch, Politik Ekoloji-İklim Krizi yazarı Demetrios Roussopoulos ve Karaburun Gündelik Yaşam Bilimi ve Kültür Derneği’nden Melda Yaman çeşitli sunumlar gerçekleştirdi.
Bir değişim olanağı var
İlk sunumu Güney Afrika’dan Witwatersrand Üniversitesi Ekonomi Politiği Profesörü Patrick Bond, sinevizyon gösterimiyle gerçekleştirdi. Fikirler üzerinde bir mücadele sürdürülmesi gerektiğinin altını çizen Bond, “İklim eyleminin gücü ve zayıflıkları, iklim adaletinin ihtiyacı, feminist-sosyalist kuruluşa ihtiyaç var” dedi. Avusturya Sol Parti Lideri Sonja Grucsh, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) Paris İklim Anlaşması’na destek açıklamalarını hatırlatarak, enerji üretiminin nükleer enerjiden kurtarılması gerektiğinin altını çizdi. Grucsh, “Bir adım atılmıyor, sahte deklarasyonlara rastlıyoruz. Petrol şirketlerini bir araya getiriyor, topraktan petrol çıkarıyorlar. On milyar dolar yatıracaklarmış ve de fosil enerjisinin bir kısmını tutacaklarmış, çıkarmayacaklarmış. Paris Anlaşması’na desteklerinin ne kadar yalan olduğunu görüyoruz. Ama aynı zamanda büyük hareketler görüyoruz, milyonlarca insan dünya çapında karşı çıkıyor. Bu da bize olanak sağlıyor. Bir değişim olabileceğinin olanağını sağlıyor” ifadelerini kullandı.
‘Öcalan ve Bookchin önemli’
Politik Ekoloji-İklim Krizi yazarı Demetrios Roussopoulos, politik ekoloji ve sosyal ekolojiye dair gerçekleştirdiği sunumda, doğa sömürüsünün modern çağa ait olmadığını söyledi. Devlete ve sermaye güçlerine güvenilmemesi gerektiğini dile getiren Roussopoulos, radikal dönüşüm önerisinde bulundu. Sosyal ekolojinin bir parçası olarak Demokratik Konfederalizmi öneren PKK Lideri Abdullah Öcalan ile özgürlükçü sosyalist ve ekolojik düşünsel çizgide bulunan toplumsal ekoloji hareketinin kurucusu Murray Bookchin’in çalışmalarının önemine dikkati çeken Roussopoulos, “Sosyal güvenlik ve gıda egemenliğine sahip olmalıyız. Çevre sorunlarını sosyal sorunlara bağlantılayan şeyler yapmalıyız” diye belirtti.
Konferansa Rojava’dan mesaj
Konferansta, Rojava’dan gönderilen bir mesaj Kürtçe, Türkçe ve İngilizce olarak okundu. “3 yıl önce Rojava’daki ekolojik zorlukları analiz etmeye yöneldik su kıtlığı, mono kültür, hava kirliliği ve çöp sorunlarına karşı bir alternatif ürettik” ifadeleri yer alan mesajın devamında ise şunlara dikkat çekildi; “Siyah ve gri suyu filtreleme yoluyla yeniden kullanıma açmak, permakültür yoluyla tarıma yönelik yaklaşımları dönüştürmek, yenilenebilir enerji kullanımını artırmak, doğa konusunda eğitimler yapmak. Rojava için insanlık ve doğayla ilişkisi için yeni bir yol var. Biz kendimizi doğanın üstünde görmüyoruz. Biz doğa ile bir denge içerisinde bir hayatı savunuyoruz. Yaşlıların tarım konusundaki bilgilerini korumaya çalıştık. Tüm dünyada insanlar iklim değişimi ve ekolojik sorunlar konusundan çalışıyorlar. Biz burada kendimizi bu işin bir parçası olarak görüyoruz ama aynı zamanda da bütün bu ekolojik zorluklarla uğraşırken bir yandan da bütün dünyada ekolojik krize çözüm bulmanın yolunun kendimizi de dünyadaki toplumlar gibi örgütlenmek sorununa odaklanıyoruz. Rojava’daki feminist-ekolojik taban hareketi, bunun temel örneklerinden biri. Operasyonun başlamasıyla birlikte bir taraftan bu somut projelere ara vermek zorunda kaldık. Öte yandan da ekolojik krizle genel olarak da modernite kriziyle karşı karşıya kaldık. Bu yüzden savaşın doğa ve halklar üzerindeki sonuçları konusunda son derece üzgünüz. Bu konuda uyarılarda bulunuyoruz. Umuyoruz ki dünyanın farklı yerlerindeki deneyimleriyle birlikte adalete ve ekolojik bir dünyaya daha fazla yaklaşacağız.”
EKOLOJİ SERVİSİ