Posta Kutusu: 253 Yenişehir ANKARA e-mail: aykol267@gmail.com
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan iki başvuru 17 Eylül 2019 günü sonuçlandı. Cezaevindeki mahpusları çok yakından ilgilendiren bu haberin medyamızda yeterince kendisine yer bulabildiğini sanmıyorum.
Ülke içindeki yargı süreci tüketildikten sonra AİHM’in önüne gelen iki dosya mahpusların memleketlerinden uzak yerlerdeki cezaevlerinde tutulmaları ve memleketlerine yakın bir cezaevine sevk isteklerinin ısrarla reddedilmesi, üstelik her seferinde daha da uzak yerlerdeki cezaevlerine gönderilmesi hakkındaydı. Dava sonuçlandığında, Türkiye devletinin hak ihlalinde bulunduğuna karar verildi.
Başvuruculardan Abdülkerim Avşar, 1996 yılında müebbet hapis cezası aldığında Çankırı E Tipi Cezaevi’ndeydi. Oysa ailesi Diyarbakır’da yaşamaktaydı. Annesinin Parkinson hastalığı olduğu ve seyahat etmesinin mümkün olmadığı, hastane raporuyla tespit edilmişti. Avukatının ve kendisinin Diyarbakır yakınlarındaki bir cezaevine sevk istemi kabul edilmediği gibi, önce Ankara – Sincan F Tipi ve Kırıkkale F Tipi Cezaevi’ne sevk edildi. Diyarbakır ya da yakınındaki bir cezaevine sevk için yazışmalar devam ederken, Abdülkerim Avşar, Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne sürgün edildi. Diyarbakır T Tipi Cezaevi’ne Mayıs 2018’de gelebildi.
İkinci başvurucu Abdülkerim Tekin de 1994 yılında müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Başvuru yapıldığı sırasında Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde kalmakta olan Abdülkerim Tekin’in ailesi Siirt’e bağlı bir köyde yaşamakta. Başvurucu, yetkililerden naklini birçok kez talep ettiğini ve tutukluluk süresi ile beraber değerlendirildiğinde 1992 senesinden beri ailesinden çok uzakta hapsedildiğini belirtti. 22 Kasım 2011’de başvurucu Adalet Bakanlığı’ndan Siirt, Batman veya Silifke’deki bir cezaevine naklini talep etmişti. Adalet Bakanlığı 1 Aralık 2011’de ilgili cezaevlerinin kapasitelerinin dolduğu gerekçesi ile başvuruyu reddetti.
Abdülkerim Tekin, 12 Aralık 2011’deki başvurusunda, son bir buçuk senedir kaldığı Kırıkkale Cezaevi’ne nakledilmeden önce 17 ay Buca Cezaevi’nde, 1.5 sene Malatya Cezaevi’nde, 9 sene Bartın Cezaevi’nde, 7 sene Kandıra Cezaevi’nde kaldığını belirtti. Başvurucu, çocuklarının da Siirt’teki köylerinde yaşadığını, hapsedildiği süre boyunca ailesinin kendisini nadiren ziyaret edebildiğini ifade etmişti. AİHM’deki dava sürecinde Ağustos 2016’da verilen son bilgilendirmede Abdülkerim Tekin, Balıkesir-Kepsut Cezaevi’ndeydi.
Birbirine benzer bu iki dosyayı aynı gün karara bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi mahkûm etti ve başvurucuların her birine 6 bin euro manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Böylesi bir para elbette yaşanan mağduriyeti gidermez ama belki Adalet Bakanlığı’na küçük bir uyarı olur. Çünkü mahpusların ailelerinden uzaklarda bir yerdeki cezaevine konulması somut bir hak ihlalidir.
* * *
Mahmut Ulusan, kadim mahpuslardan. Okurlarımız onu Musa Anter Gazetecilik Yarışması’nda kazandığı ödüllerden hatırlayacaktır mutlaka. Kendisi hemşerim olduğu için kıyak geçmemeye çalışırım. Çünkü karikatürleri, her yıl ödül kazanacak nitelikte. Dahası bir keresinde ödül kazandığında, ödülü, törende akrabasıyım diyen birine kaptırmıştık! Başka bir yıl kazandığı ödülü ise, bizzat ben alıp korumaya almıştım. Ödül camdan yapıldığı için cezaevine alınmıyor. O nedenle, ben gazetemizin bürosunda, çıkınca kendisine vermek üzere muhafaza ediyordum. O büro da, OHAL döneminde basıldı ve mühürlendi.
Ödül de halen orada. Ulusan, bana 28 Eylül 2019 günü yazdığı mektubunda şöyle diyor: “Aslında Mart ayında yazmıştım size. Ama mektubuma el kondu maalesef. İçinde yenge için bir 8 Mart kartı, size bir mektup ve gazeteye de bir karikatür vardı. Karikatür sakıncalı bulunup, Disiplin Kurulu kararıyla el kondu. İnfaz Hakimliği’ne yaptığım itiraza ise 6 aydır bir cevap verilmiş değil. 2008’de de böyle bir karikatürüme el konulmuştu da, AİHM’ye kadar taşıyıp, davayı kazanmıştım. Kazandığım tazminat da yazışmalar trafiğinde iç edilip verilmedi. Ben de çok almaya hevesli değildim doğrusu. Davayı kazanmak yeterliydi benim için. Parasını da alaydık iyi olurdu ama paranın peşine düşmemek daha havalı duruyor:)”
* * *
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden Yusuf Kenan Dinçer’in göndermiş olduğu Eylül 2019’a ait hak ihlalleri raporu özetle şöyle: Murat Kaymaz, Taner Korkmaz ve Yusuf Kenan Dinçer’e kargo ile gönderilen kitaplar verilmedi. Bu cezaevinde kişi başına 12 kitap ve 2 dergi kısıtlaması söz konusu. Yeni Yaşam gazetesine erişim keyfi olarak yasaklanmış durumda.
Rebbena Hanedar, Taner Korkmaz, Mecit Şahinkaya, Talat Şanlı’nın göndermek istediği mektup ya da faks metinleri engellendi ya da sansürlendi. Taner Korkmaz, Mecit Şahinkaya, Talat Şanlı, Murat Kaymaz, Yusuf Kenan Dinçer, Akil Nergüz’ün kimi disiplin cezaları devam ederken, yine aynı kişilere 1 aylık ücretli işte çalışmadan yoksun bırakma cezası verildi.
Bu cezaevinde 45/1 sayılı genelge gereği tutuklu-hükümlülerin haftalık 10 kişi 10 saat sınırıyla sohbete çıkarılması gerekirken, bu hak 2.5 saat olarak uygulanmakta. Mecit Şahinkaya’nın şartlı tahliye tarihi 8 Ağustos 2018 idi. Ancak kendisine bir yıl içinde üç tane hücre cezası verildiği için şartlı tahliyesinin yandığı belirtildi. Bu konuda Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan itiraz önce kabul edilmesine rağmen, daha sonra aynı mahkeme şartlı tahliye hakkını yok eden kararı onayladı.
* * *
Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde görüş, sohbet, spor, atölye etkinliklerinde ciddi bir sıkıntı yaşanmıyor. Haftada iki yarım gün (toplam 6 saat civarı) 10 arkadaş açık görüş yerlerinde sohbet etkinliğine çıkıyorlar. 1 saat civarında (yine 10 kişi) açık sahaya spora çıkabiliyorlar. Ara ara resim, ağaç benzeri atölye etkinliği oluyor. Havalandırmaların üzerleri kapalı değil. Ancak burada da kitaplarda sayı kısıtlaması başlatılmak isteniyor. Kişi başına 10 kitap bulundurulması, bu cezaevindeki okurlarımızın karşı çıktığı bir durum.
Akhisar T Tipi Cezaevi’nde bulunan Mehmet Bayram, tahliye oldu… Sakarya’da İl Başkanlığı da yapan 70 yaşındaki Mehmet Bayram’ın birçok hastalığı bulunuyor; ancak buna rağmen tedavisi için serbest bırakılmıyordu. Adalet Reformu’nun yasalaşan ilk paketinden yararlanarak tahliye olanlar arasında Mehmet Bayram da bulunuyor. Arkadaşlarına duyuruyoruz.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanımız Selçuk Mızraklı’nın adresini biliyor musunuz: 2 nolu T Tipi Cezaevi A-4 Bünyan – KAYSERİ
MEKTUBU GELENLER
Mahmut Ulusan – Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi
Resul Kocatürk – Kırıkkale F Tipi Cezaevi
Y. Kenan Dinçer – Van Yüksek Güvenlikli CİK