ABD’de 1915 Ermeni Soykırımı tasarısı, Temsilciler Meclisi’nde kabul edildi. Ve ardından bir kez daha tehditler, tartışmalar başladı. İyi Parti Sözcüsü, hızını alamayıp “Kız çocuklarımıza bile Talat ismini koyarız” diyerek, ittihatçı Talat’ın izinde olduklarını bir kez daha duyurdu. Yaşadığımız coğrafyada, bize öğretilen tarih, “egemenlerin yazdığı” yalan bir tarih bilgisidir.
Bize öğretilmeyen bazı bilgileri aktarmak istiyorum. Örneğin Sogomon Tehliryan…
Tehliryan, Talat’ı öldüren Ermeni bir genç adam. Daha sonra yargılandığı davada savunmasında şunları söylüyor; “Yağma sırasında kafilenin ön sırasında ateş açıldı. Bir jandarma kız kardeşimi götürürken, annem ‘gözlerim kör olsaydı da görmeseydim’ diye çığlık atıyor. O günü hatırlayacağıma ölmek isterdim. Kardeşimin kafasının baltayla yarıldığını gördüm. Kız kardeşim kaçırıldı ve tecavüze maruz kaldı. Annemi öldürdüler. Babamı hiç görmedim. Kafilenin ön tarafındaydı. Başıma aldığım darbelerle düştüm. Kendime geldiğimde her taraf ceset doluydu.
Yüzüstü yatan annemin cesediyle, üzerimde ölen kardeşimin cesedini gördüm.
Sonra iki ay Dersim’de Kürtlerle yaşadım. Ve sonra dağlara doğru kaçtık.”
İfadenin arasında hakim Tehliryan’a “kendini suçlu hissediyor musun” diye sorar. Tehliryan ise şu cevabı verir: “Kendimi suçlu hissetmiyorum. Bir insan öldürdüm ama katil değilim.”
Tehliryan’ın duruşmasını izleyen genç bir hukukçu da duruşma salonundadır. Bu hukukçu, Raphael Lemkin’dir. İzlediği duruşma ve hissettikleri, onu bir sözleşme hazırlamaya kadar götürecektir.
Bu sözleşme, “soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırılması sözleşmesidir.”
Ve 1950’den bu yana, Türkiye devleti de bu sözleşmenin imzacısıdır.
İşte bize öğretilmeyenler..